T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Ahbap-çavuşların yeni ortağı ABD

Bülent Ecevit'ler, Mesut Yılmaz'lar, Hüsamettin Özkan'lar, Devlet Bahçeli'ler ve bakanları, insan içine nasıl çıkacaklar bundan sonra? "Atanmış" Zekeriya Temizel bile dayanamadı "konu mankeni" olmaya.

Kentli, "laikçi orta-sınıf aydınlar", bunun için mi oy verdi Bülent Ecevit'in DSP'sine?

"Namus" ve "cesaret" meraklısı gelenekçi-milliyetçi Orta Anadolu seçmeni, bunun için mi Devlet Bahçeli'nin MHP'sini, iktidara taşıdı?

Bu Mesut Yılmaz'ın ANAP'ı mı, Turgut Özal'ın diğer partilere hiç benzemeyen "yenilikçi" hareketini temsil ediyor?

Önce siyaseti, arkasından ekonomiyi krizden krize sürüklediler.. Türk halkının refahını ve ümitlerini, dibe vurdurdular.

Cumhurbaşkanlığı seçimini Demirel'in uzatılmasına bağlayıp, kriz konusu yaptılar. "Af" diye bir sakız atıp, onu da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. Cumhurbaşkanı Sezer'le her konuda kriz çıkarttılar.. Boşaltılmış bankaların medyası ile, kamuoyunu sürekli yanılttılar..

Ne "Avrupa Birliği üyeliği" hayali kaldı, ne de enflasyonu tek rakamlı düzeye indirme programı kaldı..

Ne özelleştirme yapabildiler.. Ne devleti küçülttüler..

Yapabilecekleri birşey vardı..

İstifa edip, çekip gitmek..

Onu da yapamadılar.

Bunun yerine, Amerika'nın gönderdiği bir "yetkili"ye, ekonomiyi ve dolayısıyla yönetimi bırakıp, yetkisiz ve yeteneksiz kimlikleri ile, koltuklarına ve kırmızı plakalı Mercedes'lerine sarıldılar..

Bundan sonra Ecevit başbakan olsa ne çıkar, olmasa ne çıkar?

Alınacak kararlara, açılacak paketlere "hayır" veya "evet" mi diyebilecek?

Hüsamettin Özkan'ın iktidarı, "Sabah"ın manşetlerinden ve "Etibank" dosyalarından başka, neye yetecek ki?

Mesut Yılmaz, Ankara'dan uzaklaşıp, "Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer" dese, İstanbul'daki bir avuç ahbap-çavuştan başka, kimi etkileyebilir bundan sonra?

Türkiye'yi, Endonezya'ya, Filipinler'e benzettiler.. Türk ekonomisi de, bankacılık sistemi de, medyası da, orta sınıflar da, dibe vurdu..

Endonezya'da Suharto, Filipinler'de Estrada çekilip, gitmek zorunda kaldılar..

"Ecevit-Özkan-Yılmaz-Bahçeli" ise, koltuklarına yapışmış, direniyorlar..

Kendilerini, Kemal Derviş'in ve Amerika'nın kurtarmasını beklemekten başka, ne yapacak bir işleri, ne de icrai güçleri var..

Hâlâ neden oturuyorlar?..

Kokuşmuşluk dosyalarını inceleyen savcılara müdahale edebilmek için mi?

Gidip, MGK toplantılarında kavga çıkartabilmek için mi?

Bakanlar Kurulu'nda, Kemal Derviş'in alacağı kararları onaylayıp, kafa sallamaktan başka, ne yapabilirler?

Türk ekonomisini dibe oturturken, muhalefeti yok saydılar. Medyayı güdümlediler.. Denetim mekanizmalarını kilitlediler..

Şimdi de, iktidar, bir "gönderilmiş kurtarıcı"ya ihale edildi..

Hâlâ ne duruyorlar?

Anlamaları lazım..

Artık bu koalisyon "dört ortaklı."

Derin Bakan Kemal Derviş'in siyasi tabanı "Amerika" ve "Dünya Sermayesi."

Kendilerine "lider" dedirtenler, ülkeyi krizden krize sürükleyenler, siyasetin rantını halkın yoksullaşması karşılığında paylaşanlar karşılarında ortak olarak Amerika'yı buldular..

Ecevit'in ensesinde durarak güç sağlayan Özkan'ın ensesinde, "Dünya"nın nefesi var şimdi.

Mesut Yılmaz, protez gülümsemesi ile, Kemal Derviş'in de başarısız olmasını, "Konut"unda sabahlara kadar çok bekleyecek..

Hâlâ neden duruyorlar acaba?

ŞAKA

Sil baştan..

Zekeriya Temizel'i "kafa-kol"a alıp, kendileri hakkındaki dosyaları hasır-altı ettirenlerin işi zor..

Aylarca süren uğraş ve Ankara'ya gidip-gelmeler, havaya uçtu..

Şimdi yeni bir isim gelecek..

Bu ismi tanıyıp, yeniden çengel atmak aylar sürecek.

Oysa, buna vakit kalmadı..

Hay Allah!.. Bazan hayat ne kadar zorlaşıyor..

ESKİ-YENİ

Değişim rüzgarı, fırtına şiddetinde!..

Türkiye A'dan Z'ye değişmek zorunda..

Bundan sonra, hiçbir kurum ve hiçbir yetkili kişi, eskisi gibi davranamaz..

"Eski"nin fiyasko ile bitişi ve "yeni"nin doğum sancılarının başlaması olayı var gündemde..

Başarısız politik kadroları ile, fırsatçı bürokrasisi ile, bunlara dayanarak kamudan beslenen hortumcuları ile, "eski Türkiye" iflas etti..

"Biz bize benzeriz" masalına inanmanın bedelini, dünya sermayesi de ödüyor.

Bir avuç hortumcunun boşalttığı bankaların açığını, IMF'nin, Dünya Bankası'nın, Amerika'nın kapatmasını bekliyoruz..

Türkiye eski kadrolarını tasfiye edip, yeni kadrolar, yeni politikalar üretmek zorunda..

"Medya" da değişecek..

"Hortumcu medya", ne halkın özgürce haber hakkını sağlayabilir, ne de "4'üncü Kuvvet" olarak, demokratik denetimde rol alabilir..

Türkiye, "bankasız", "ihalesiz", "bağımsız" medya arıyor..

Oto-sansürü değil, şeffaflığı simgeleyen, manşetleri Ankara'ya mesaj göndermek için değil, halka gerçekleri duyurmak için atılan bir medyanın doğumu, kaçınılmazdır..

Bekleyelim.. "Değişim"i göreceğiz..


4 Mart 2001
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED