|
|
|
|
Türk siyasetinin en bariz vasfı nedir sorusuna farklı cevaplar verilebilir. Bu cevapların gelişmelere göre farklılaşması, önem sırasının değişmesi gayet normal. Mesela bugünlerde böyle bir soruya muhatap olan bir kişi, sanıyorum, hiç tereddüt etmeden siyasetin en bariz vasfının sorun çözememek, tıkanmışlık ve tükenmişlik olduğunu söyleyecektir. Bütün toplumlarda siyaset ve siyasetle meşgul olanların temel görevi toplumun beklentileriyle ilgili sorunları rasyonel ve makul bir şekilde çözmek, taleplere olumlu cevaplar verebilmektir. Eğer siyaset sorunu çözemiyorsa onun toplum nezdinde itibar görmesi ve meşruiyetini sürdürebilmesi imkanı yoktur. Siyaset toptan çöküyor, ama tedbir düşünen yok!
ANAR'ın şubat ayı kamuoyu araştırmasında ortaya çıkan çarpıcı sonuç bu söylediklerimizi doğruluyor: Yarın seçim olsa seçmenlerin yüzde elliden fazlası hiçbir partiye oy vermeyecek. Mevcut partilerden hiçbiri yüzde onluk ülke barajını aşamıyor! İki ay önce hiçbir partiye oy vermeyeceklerin oranı yüzde kırklarda seyrediyordu, bugünse yüzde ellileri geçmiş durumda. Sadece bu gösterge bile siyasetin toptan içinde bulunduğu kritik durumu özetlemeye yetmeli, siyaset seçkinlerini tedbir almak için bir an önce harekete geçirmelidir. Ama ne parti liderleri, ne partilerin önde gelen isimleri ve yöneticileri bu kritik durumu önemseyip herhangi bir tedbir düşünüyor değiller. İşin vahametini ve olayların gidişatını doğru dürüst değerlendirebildikleri konusunda şüphelerimiz var. Dikkat ederseniz herkes bütün olumsuzluklarıyla üzerimize çöken ekonomik krizle meşgul. Ekonomik krizin sonuçları çok net olarak görülebiliyor, günlük hayatımızda etkilerini hissediyoruz. Ama unutmamalı ki mevcut ekonomik kriz aynı zamanda siyasi ve toplumsal krizin bir uzantısı ve sonucudur. Şayet siyaset sorun çözebilir, halkın talep ve hedeflerine uygun karar alabilir donanıma sahip olsaydı böyle bir kriz söz konusu olmazdı. Siyaset sorun çözemediğinden ekonomik krizleri yaşıyoruz. Sorun çözemeyen siyasi kadrolar çözümü, ABD'den gönderilen bir uzmanı siyaset kadrolarına alarak sorunu kendisine ihale etmekte buldular. Bir umut ve son çıkış olarak sunulan Kemal Derviş'e kimse oy vermedi, hiç kimse onu temsilci olarak seçmedi. Halk Meclisteki milletvekillerini temsilci olarak seçti, sorunları çözmesini onlara havale etti. Siyasi temsil sistemi çalışmıyor
Bu olay da gösteriyor ki ülkemizde ulusal düzeyde temsil sistemi iyi çalışmıyor. Halk kendi temsilcisini seçmede zorlanıyor, temsilcisine hesap soramıyor, temsilcisini denetleyemiyor. Seçtiği temsilci de kendisini halkın temsilcisi olarak görmüyor. Siyasetin mevcut kronik durumun temelinde bu temsil sistemindeki çarpıklıklar yatıyor. Siyaset erbabı ise bunu görmüyor, veya görmek istemiyor. Çünkü gerçek bir temsil sistemiyle bu kadroların ayakta durmaları mümkün değil. Ulusal düzeyde temsil sistemi çalışmıyor, ama yerel düzeyde ise temsil sistemi her şeye rağmen iyi işliyor ve elinden geldiğince sorun çözmeye çalışıyor. Bu durumu gözlemek hiç de zor değil. Zaman zaman Anadolu'nun muhtelif il ve ilçelerini ziyaret ettiğimizde gayet net şekilde görebiliyoruz. Yerel siyaset ve temsil sistemi daha başarılı
Geçen hafta ziyaret ettiğimiz Elazığ ve Malatya ile bazı ilçelerdeki yerel siyaset temsilcilerinin nasıl bir ibadet aşkıyla ve her türlü zorluklara rağmen nasıl sorun çözdüklerini görmek gerçekten bizin için çok aydınlatıcı oldu. Elazığ'ın genç ve dinamik belediye başkanı Hamza Yanılmaz'ın Anadolu bozkırlarında bütün sıkıntılara rağmen nasıl bir mucize yarattığını yerinde gördüğünüzde yerel siyasetin başarısına şahit oluyorsunuz. İki dönemdir belediye başkanlığı koltuğunda oturan Yanılmaz, genç ve dinamik kadrosuyla ve çalışmalarına şiar edindiği toplumun ve bürokrasinin her kesimiyle diyalog prensibiyle Elazığ'ı bulvarlarla, ana caddelerle, ileride şehri yeşil bir kimliğe kavuşturacak binlerce fidanlarla büyük bir iş başarmış. Burada da elbette sorunlar var, çözümlenmemiş pek çok beklenti var. Ama işin özü şu: yerel siyaset sorun çözmeye çalışıyor, yerel temsili sistemi işliyor, halkın katkısı ona bir dinamizm kazandırıyor. Harput Elazığ'ın tarih ve kültürle örülü bir kimlik merkezidir. Selçuklulardan ve Urartulardan kalma onlarca tarihi eser var. Burası tarihi bir sit alanı. Kültür Bakanlığı'nın sorumluluğunda. Ne var ki eserler bakımsızlıktan çöküyor, yıkılıyor. Kale'de, Ulucami'de ve bazı yapılarda gerçekleştirilen restorasyonlar tam bir fecaat. Harput Elazığ Belediyesi'ne verilse, buranın yeniden yapılandırılması ve kazandırılması için son derece rasyonel çözümler üretileceğinden hiç şüphe yok. Çünkü yerel siyaset ve temsil sistemi sorun çözüyor, toplumun beklentilerine uygun hareket ediyor. Not:Tüm okuyucuların, Yeni Şafak ailesinin ve Müslümanların Kurban Bayramlarını tebrik eder, sağlık ve afiyet niyaz ederim. DD
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |