|
|
|
|
Kendi yayınlarını çok beğenmişler, öyle anlaşılıyor. Kurbanların sokaklarda, parklarda uluorta kesilmesine karşı ortaya koydukları kendi tepkilerini alkışlıyorlar. "Nasıl da ortak tepki geliştirdik ama" der gibiler. Görünüşte, hayvanlara karşı uygulan şiddete, kurban kesimine karşı gösterilen özensizliğe, çevre ve sağlık koşullarına aykırı görüntülere tepki veriyorlar. Ama aslında, böyle davranan halkı aşağılar gibi bir tavır içindeler. "İşte bu vahşet görüntüleri nedeniyle Avrupa Birliği'ne falan giremeyiz" diyorlar sanki. Hatta açıkça söylüyorlar da bunu... Valla aferin onlara... Gazetelerden de beklenen bu işte... Şiddete, vahşete ve kirliliğe karşı anında tepki verilmeli... Bu gazeteler ki, yıllardır bu memlekette yaşanan insan kıyımına, işkencelere, insan hakları ihlallerine, kanlı olaylara, şiddete, faili meçhul cinayetlere ve kayıplara karşı suspus olmuş, resmi açıklamaların dışında hiç tepki göstermemişler... Hatta zaman zaman şiddeti, kan dökülmesini teşvik etmişler... Şimdi ise, 'kanlı kurban kesimleri' dolayısıyla ortak bir tepki geliştirmişler. Sorumlu yayıncılık yapıyorlar!.. Bunu yapanlar, iki 'insan'ın kayıp oluşunu haftalardır görmezden gelenler... İnsanların akibetleriyle yeterince ilgileniyor olsalar, hadi diyelim hayvanların sokak ortalarında rastgele katledilmelerine de duyarlık göstermeleri doğaldır. İnsanlar söz konusu oldu mu 'ortak tepki' ne kelime, 'ortak sessizlik' geçerli... Derin bir 'ortak sessizlik'... Şu cevval tavırlarını, Silopi'de kaybolan, kaybedilen, kaçırılan, herneyse iki HADEP'li genç 'insan' için de göstermiş olsalar, devlet kurumları bu konuyu aydınlatmak konusunda bu kadar nazlanabilir miydi acaba? Medya, şu 'kanlı kurbanlıklar' konusundaki inceliğini, duyarlılığını Silopi'deki kaçırma olayının başından itibaren gösterebilseydi, olay belki de şimdiye kadar aydınlanabilirdi Ama o zor mesele. O konuda konuşmak zor... Devletin işine karışmak doğru olmaz. "Sonra kaybolanlar da pek sağlam ayakkabı sayılmazlar!"... Ayrıca iki 'insan'ın lafı mı olur. Bu memlekette, bu memleketin o bölgelerinde geçtiğimiz yıllarda neler olmadı neler... Binlerce insan kaybedilir, binlerce insan katledilirken bu gazetelerin sesi mi çıktı ki, şimdi çıkacak? Gaffar Okkan konusunda bile, baktılar, işin altından çapanoğlu çıkıyor arkasını getirmekten vazgeçtiler. Geçmişte Abdi İpekçi, Çetin Emeç cinayetleri konusunda da öyle olmadı mı? Kendi gazeteleri bile, şu 'kanlı kurbanlıklar' konusunda aldıkları ortak tepkili tavrı sürdüremediler bu hain cinayetler konusunda... Arada saman alevi gibi bir iki haber ve yazı o kadar... Evet, kurbanlıkların uluorta sokaklarda, parklarda kesilmesi hiç de hoş bir manzara değil. Bu tür kesimlere karşı gerek belediyelerin, gerekse vatandaşların tepki göstermesi gerekir. Netice olarak bu mesele bir belediye ve çevre olayıdır. Kuşkusuz gazetelerin görevi de bu meseleleri dile getirmektir. Ama, insan katliamlarına, kayıplara, insan hakları ihlallerine ve etik kirlenmelere karşı sessiz kalınırken, hayvan katliamlarında ortak bir tepki cephesi oluşturmanın da övünülecek hiçbir yanı bulunmamaktadır. 'Kanlı hayvan kesimleri'ne karşı ortak cephe oluşturan gazeteleri kayıplar ve insan katliamları konusunda duyarlılığa çağıralım. Ve onlardan talep edelim: Önümüzdeki üç gün, Silopi'deki kaybolma olayını manşet yapsınlar. Sokakların kandan temizlenmesi ve kan kokusunun ortadan kalkması için alınması gereken asıl ortak tavır bu... Gerisi, ucuz bir popülizm olur... Bu da, sadece Belediye Temizlik İşleri'ni ilgilendirir, o kadar...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |