|
|
|
|
Galatasaray, çok sorunlu noktalarında doğru tercih yapma şansını bu maçta kullanamazdı. Çünkü bu maç iyi idmanla veya doğru taktikle değil, Galatasaray'ın Galatasaray gibi oynamasıyla kazanılabilecek bir maçtı. İlk yarıda öyle de oldu. Capone'nin bilinçli "şişirdiği" bir top, Hagi'nin inanılmaz becerisiyle yayın biraz gerisinde "öldü". Bir Arjantinli'yle Brezilyalı'nın arasına giren bir Romen, Türk takımını, İtalyan takımı karşısında öne geçirdi. Giunti'nin manevi babası olan Alman hakem, bu futbolcuyu nasıl sahada tutabildi anlamak mümkün değil. Bir sarı kartı hemen gören Giunti iki tane arkadan net tekmeyle "beni at" der gibiydi. Leonardo'nun Emre'ye tekmesi ise sanki önümüzdeki yıl İtalyan Ligi'nde bizim küçük bücürü bekleyen tekmelerin habercisi gibiydi. Bir penaltı yorumunu ve kartları esirgeyen hakeme rağmen Galatasaray, ilk yarıda Galatasaray gibi oynadı. Küçük küçük presler, mükemmel bir yardımlaşma, gidenin geriye dönmesi olağanüstü olumluydu. Tek sorun hücuma biraz daha fazla adam çıkaramamızdı. Onu da Hagi'yle hallettik. Dünya'nın yıldızı yarım buldu, bir attı. Ama öyle bir attı ki kaleci Dida kasaptan kaçan koyun gibi yuvarlandı ve yerde kaldı. İkinci yarıda da mücadele gücünü yukarıda tutan Galatasaray, Alman Krug'un Milanlılara kalkan olmasına rağmen maçı, grubu ve biraz da tarihi halletti.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |