T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş bir umut mu, 'ara rejim' öncesi son halka mı?

Türkiye, şimdi kesinlikle dünden daha farklı bir noktada duruyor. Kemal Derviş'in ülkeye gelmesiyle, ya da gönderilmesiyle (her iki şekilde de yorumlamak mümkün) 28 Şubat'ın ülkeyi getirip bıraktığı uçurumun en trajik noktasında bulunuyoruz.

Eğer Derviş başarılı olursa, ekonomide ve siyasette kıstırıldığımız bu kapandan kurtulup yeni bir Türkiye ışığını yakalayacağız, aksi takdirde dünden daha beter bir "ara rejim" cehennemine yuvarlanacağız.

Kemal Derviş'in ekonominin patronu olarak bir haftada ortaya koyduğu performans umut verici. Henüz bir icraat ortaya koymadan, bu "umut" da nereden çıktı diyebilirsiniz. Elbette doğru, çünkü daha fiili anlamda işbaşı bile yapmadı.

Derviş, şu ana kadar sadece "kararlı" duruşu ile olumlu işaretler verdi o kadar. En azından, büyük umutlar vaadederek, bizi Alaaddin'in sihirli lambasıyla hayal bahçelerine çağırmadı. Ancak başarı için, "toplumsal uzlaşma ve siyasi uyumun" şart olduğunun altını özellikle çizdi.

İşte, tam da bu nokta Kemal Derviş'in işi gerçekten çok zor. Çünkü, gerek 28 Şubat'ın "konu mankenliğinden tekaüte ayrılmış" bulunan Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli üçlüsü, gerekse 28 Şubat'ın borazancıbaşılığından "hortum" işlerine terfi etmiş bulunan bir kısım medyanın, öyle "toplumsal uzlaşma" gibi önemli işlere ayıracak vakitleri yok.

Onların aklı Kemal Derviş'in çantasında. Acaba, çantadan "gıcır" dolarlar çıkar mı, çıkarsa Dinç Bilgin'e de düşer mi? Önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz ki, şimdilerde milyar dolarların hayaliyle topluma karşılıksız umutlarla "gaz" verip, Kemal Derviş'i uçuranlar, "rant muslukları"nın kesildiğini görünce, hiç beklemeden yeni bir karalama kampanyası başlatacaklardır.

Kemal Derviş'in karşısındaki en ciddi engel, işte bu "şizofrenik" mantıktır. Artık hepimiz gördük ki, deniz bitmiştir. Yıllardır "rant muslukları"nın başında bulunan "ulufeci"lerin dağıtacağı bir şey de kalmamıştır. Bu yüzden, Derviş'in özellikle "kurtarıcı" diye etrafını saran "ulufeci" takımından uzak durmasında yarar var.

Kabul edelim ki, Türkiye iflas etmiştir. Şimdi tek umut, Kemal Derviş'in hazırlayacağı "yeni program"da. Başarıya ulaşmanın da iki yolu var; güçlü bir siyasi irade ve toplumsal mutabatak.

Gerçi, siyasi basiretsizliğin ve ekonomik cehaletin mimarı olan Ecevit hükümeti bir "kâbus" gibi milletin önünde duruyor. Ancak milletin de, bu beceriksizler korosunun da başka seçeneği yok. Ya kendi siyasi hayatlarının da sonu demek olan bu kararların arkasında duracaklar, ya da siyaset tarihinin tozlu sayfaları arasında bir utanç fotoğrafı olarak yerlerini alacaklar.

Eğer bu krizden çıkacaksak, kesinlikle demokrasi içinde bir yol bularak çıkacağız, bu kesin. Parlamentodaki sağdan sola bütün politik yelpazeden, sivil toplum kuruluşlarına kadar herkes, ne tür fedakarlıklara katlanacağını bilmek zorunda. Açıkçası, kimsenin bu saatten sonra "Hüsam Amca"nın, Yılmaz'ın sevgili dostları Dinç Bilgin için, "ulufeci" tayfası için fedakarlığa katlanmaya tahammülü yok. Ayrıca, bu ülkenin popülizmle kaybedecek bir saniyesi bile yok.


12 Mart 2001
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED