T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Salona acıdım

Bu ülkede ortaya bir top konduysa ve iki tarafa geçen iki takımın adı Galatasaray'la Fenerbahçe ise orada seyredecek çok şey vardır. Dünkü basketbol maçında da sporun iki ana arteri olan bu iki takımın taraftarı seyredilecek tek şeyi oluşturdular.

En büyük "müessese" bu iki takım.

Maç boyunca hızlı hücuma daha yatkın olan Fenerbahçe, geri dönmekte de sıkıntı çekmeyince Galatasaray'ı hep skor sıkıntısında oynamak zorunda bıraktı. Dış şutlarda "zorlama" atışlar yapan Galatasaray kayıp oranını yükselttikçe, pota altında etkili olan Fenerbahçe maçı kopardı.

Özellikle Mustafa Abi ve Beard'ün etkili oyunları Galatasaray'ın işini bitirdi. Fenerbahçe'ye bir tek Orhun'un gücüyle karşı koymak mümkün değildi.

Bunlar işin teknik tarafı..

Bundan fazlasından ben pek anlamam. Benim anladığım şey, basketbol kalabalığının böyle kulüp takımları tarafından oluşturulduğudur. Sadece basketbolla iştigal eden büyük "müesseseler"e karşı, gerçek birer "müessese" olan takımlara bir avantaj gerekiyor. Yoksa basketbol ölür.

Ölmez de seyircisiyiz oynanır..

Galatasaray-Fenerbahçe maçı bittikten sonra Ülkerspor gibi ülkenin dev basketbolcularını barındıran bir takım sahaya çıktı. Salon ise "bizim ev"in salonundan farksızdı. Üç-beş kişi ancak izledi bu maçı.

Büyük derbinin muhteşem seyircilerine su katan ve salonu biranda yerlebir eden bir adam vardı. O'nu ne bu elit spora, ne de böyle büyük iki taraftara yakıştıramadım.

Şu Zaza denilen adam olmasaydı dünkü maçtan çok daha hoş anılarım olurdu.


12 Mart 2001
Pazartesi
 
ÜMİT AKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED