|
|
Krize sermaye ayrımı neden oldu
Anadolu'da bazı çevrelerin, yeşil, kırmızı, siyah diye ayırdığı 70 civarında holding var. Ekonomik krizden hepsi de etkilenmişler... Ancak onları esasen siyasi kriz etkilemiş. Anadolu sermayesinin en güçlü temsilcileri onlar... Küçük tasarrufları, büyük yatırımlara dönüştüren, üretimin kalkınmada en önemli unsur olduğuna inanan bir kesim... Faizsiz, kredisiz, "kâr ve zarar" ortaklığını ilke edinen ve bunu Anadolu halkının yapısına uygun bir ekonomik yapı olarak gören, çok ortaklı kuruluşlar... Alınteri, göznuru ve emeğin karşılığı küçük tasarrufları birleştirerek Anadolu'da güç haline gelen Anadolu arslanları.. Halkımızın birikimlerini hem üretime yönlendiren, hem de kâr ortaklığı sistemi ile dar gelirli, orta halli insanlarımızın tasarrufa özendiren ve mutfaklarına, az da olsa katkıda bulunan makbul ve muteber kuruluşlar. Konya ve Anadolu holdingleri için sermayenin oluşumu zor olmaktan çıkmıştı. Çünkü birbirlerine güvenen insanların, küçük ve orta ölçekli maddi imkanlarını biraraya getirmesiyle gerçekleştirilen birikim, yerinde yatırımlarla, güç kazanmış, bu oluşumun farkına varan inançlı zümre ortaklık payından hisse kapabilmek için adeta yarışa girmişlerdi.
Gurbetçinin ümit kaynağıÖnce, küçük şirketler halinde kurulan, bilahere yatırım alanlarını genişleten ve daha sonra da holdingleşen kuruluşlar, Anadolu tüccarının simgesi haline gelmişlerdi. Bu atılım, bu gelişim ve büyüme hızı zaman içinde ülke sınırlarımızı aşmış, gurbetteki işçilerimizin bile ümit kaynağı haline gelmişti. İşte bu nedenle de birikimlerinin atıl kalmaması için Anadolu'da yeşeren, büyüyen ve adeta bereket fışkıran bu kuruluşlara göndermeye başladılar.. Yani küçük tasarruflardan, büyük yatırımlara dönüşüm bütün dünyada "yeni bir model" olarak tanınmaya başlandı ve bu sistem, özellikle paralarını bankalara yatırmak istemeyen inançlı zümre tarafından büyük ilgi gördü. Hatta kuruluşların büyük bölümü, başarılı da oldu; ancak aralarında istismarcılar, iş bilmez ve beceriksizler de çıkmadı değil. Rahmetli Özal'ın da teşvik ve desteği ile 1980'li yıllarda "Temel felsefesini güçlü öz kaynak, isabetli yatırım ve istikrarlı büyüme programları" üzerine inşa eden bu kuruluşlara, yurt dışından yüksek oranda döviz geliyor, güçlerine güç katarken, Türkiye'nin de bu istikamette rahat nefes alması sağlanıyordu. Yapılan istihdam, ihracat, piyasanın hareketlenmesi, işsizliğin giderilmesi, vergi girdilerinin artması gibi, daha birçok konudaki gelişim gözönünde bulundurulursa Anadolu arslanlarının ortaya koyduğu kâr ölçüye sığmazdı. Bu akım tam 28 Şubat hareketine kadar devam etti. 28 Şubat kararları ile birlikte, Anadolu Holdingleri (Anadolu Sermayesi) adeta bazı çevrelerin hedef tahtası haline geldi. Özellikle kartelci medyanın aleyhte yaptığı yayınlar ve "Yeşil sermaye" ile adlandırılıp sanki "yasak ve gayrımeşru bir iş yapıyorlarmış" gibi gösterilmeleri kafaların karışmasına neden olurken, güç kırıcı, moral bozucu ve döviz akışını engelleyici bir ortam yarattı. Tabii bu hunharca uygulanan dramatik oyun, holdingleri ve Anadolu sermayesini zora soktu. Arkasından da hepimizin bildiği "Ekonomik dar boğaz"a girdik ve dolayısıyla ikinci bir darbe ile sıkıntı iyice arttı.
Bilmem şöyle bir ifade yerinde olur mu: "Türkiye genelindeki esnaf, sanatkar, tüccar ve sanayici ekonomik krizden etkilendi tamam da; yeşil sermaye olarak nitelendirilen, aslında Anadolu'nun kalkınmasında, Anadolu tüccarının yeniden şahlanmasında ortaya yeni bir sistem koyan ve şahlanışa geçen bu kuruluşlar iki sefer tökezlemek durumunda bırakıldılar."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |