T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çaresiz hükümet krizi ağırlaştırıyor

Bu hükümet "çaresizlik ve bilgisizlik" içersinde bocalayıp duruyor. Esnaf sokağa dökülüp "Hükümet istifa" dedikçe, iktidarda birkaç gün daha kalabilmek için ülkeyi içine düştüğü krizde daha da ağır yaralar alacak hale getirecek kararları almakta bir sakınca görmüyorlar.

Esnafların ne kadar "acılar" içersinde olduğu açıktır. Ne büyük sorunlarla boğuştuğu da bir gerçektir. Esnafların "daha iyi koşullarda" iş yapmalarını sağlamak da bütün hükümetlerin görevidir. Ama Ecevit hükümeti, "bilgisizlik ve beceriksizlik" yüzünden, esnafı şu zor günlere getirdiler. Esnafta "bıçağın kemiğe dayanmasına" neden oldular.

Şimdi ise, esnaf eylemlerini durdurmak için "esnafın ağzına çaldıkları bir kaşık bal" aslında ülkedeki krizi daha da ağırlaştıracak ve sonunda "esnafı da vuracak" bir çeşit "uyuşturucu ilaç" oldu.

Türkiye'de kriz, bazı devlet bankalarının "görev zararı" nedeniyle ortaya çıktı. Devlet bankaları yüzde 150'lerle para topladı, bu paraların "iktidarın isteği üzerine" yüzde 50'lerle ona buna dağıttı ve adına da "görev zararı" dedi. Esnafın borcunun ertelenmesi ve yüzde 55 faiz uygulanması, aynı krizi yeniden gündeme getirmekdir.

Vergi toplayamayan hükümet, yüksek faizlerle iç borçlamaya gittiği için kriz çıktı. Şimdi vergi borcu erteleniyor, vergi geliri olmayan hükümet yeniden iç piyasaya yüksek faizle bono satarak bu açığı gidermeye çalışacak. Yani krizi katlayacak.

Bu uygulamadan ellerinde "yüksek meblağda para bulunanlar" yani "rantiyeler" kazanıyor, olan gariban Türk halkına oluyor.

Hükümetin beceriksizliği ve iş bilmezliği yüzünden ortaya çıkan açık, "gariban" Türk halkı, tarafından, yok akaryakıt zammı, yok KDV artışı, yok Tekel zammı, yok "refah vergisi" gibi yollarla halkın sırtından çıkarılıyor ve "rantiyelere" aktarılıyor. Zaten bozuk olan gelir dağılımı böylece daha da bozuluyor ve fark artık "uçurum" noktasına varıyor.

Tek çözüm hükümetin istifası

Türkiye'nin içersinde bulunduğu durumdan çıkmanın tek çözüm yolu hükümetin istifasıdır. Hem de derhal istifası. Öyle revizyon mevizyon bu "yangını" söndüremez.

Ecevit, DSP içersindeki "diktatörlüğünü" hükümette de sürdürmek ister gibi "Bu hükümetin alternatifi yoktur. Hükümetin istifasını isteyenler onun yerine koyacakları "alternatif hükümet modelini" açıklamak zorundadırlar" diyor.

Bu sütunlarda ilk kez ben "Milli Mutabakat Hükümeti"ni önerdim ve "Meclis'de grubu bulunan siyasi partilerin hepsinin katılacağı bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulmalı. Ekonominin patronluğu yine Kemal Derviş'e verilmeli, hem "ekonomik krizle" savaşırken, ülkeyi seçime götürecek önlemler alınmalı, Seçimler Yasası, Siyasi Partiler Yasası gibi yasalar değiştirilerek "derhal" seçime gidilmeli." dedim.

Benim gibi bir çok parlamenter, yazar- çizer, oda başkanı aynı görüşü savundu. Ecevit'in bunları "duymazdan gelmesi", belki yaşı gereği hoş karşılanabilir ama bulunduğu konum gereği hoş karşılanması mümkün değil.

Ne olursa olsun Ecevit halen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı. Bir Başbakanın en önemli görevi "ülkesini kaosa ve krize sokmak" değil. Kaostan çıkarıp "esenliğe" yöneltmektir. Görüyorsunuz Ecevit'in başkanlığındaki bu hükümetle her geçen gün bunalımın göbeğine doğru yürüyoruz.

Bu hükümetin "bir an önce" istifa ederek çekilmesi ve Türkiye'nin önünün açılmasına izin vermesi gerekiyor. Yoksa bu hükümetin iktidarda kaldığı her saat, "bu ekonomik kriz" daha da ağırlaşarak bir "hiperenflasyona" doğru yol alacaktır.


12 Nisan 2001
Perşembe
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED