YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Üfürülmüş zenginleri kırağı çaldı

Cavit Çağlar hakkında tutuklama kararı çıkması ve Bank Ekspres'in içini boşalttığı gerekçesiyle Korkmaz Yiğit'in gözaltına alınması, banka operasyonlarının devam edeceğinin işareti.

Yeni Bankalar Kanunu

Haziran 1999'da çıkan ve Aralık ayında bazı maddeleri düzeltilen Bankalar Kanunu (4389 ve 4491 sayılı kanunlar) banka sahip ve yöneticilerine çok ağır mükellefiyetler getiriyor.

Türk Ceza Kanunu'nun 508-510'uncu maddelerindekine benzer hükümler 23 Haziran 1999'da kabul edilen Bankalar Kanunu'na girdi.

"Başkasına ait olan .... sanat, ticaret veya hizmet sebebiyle kendisine tevdi ve teslim olan değerleri menfaati için kullananları" emniyeti suistimal gerekçesiyle cezalandıran, 508-510'uncu maddeler, çok ağırlaşan müeyyidelerle yeni Bankalar Kanunu'nun 22'nci maddesinde yer alıyor: "Banka yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile diğer mensupları, görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan, muhafazaları, denetim ve sorumlulukları altındaki bankaya ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirirlerse, 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis ile cezalandırılırlar."

22'nci madde banka kaynakları, hileli yollarla ele geçirilmişse, cezanın en az 12 yıl olacağını belirtiyor: "Bu fıkrada gösterilen zimmet suçu, fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse, faile 12 yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis ve meydana gelen zararın üç katı ağır para cezası verilir."

Çağlar ve Yiğit

Cavit Çağlar veyahut Korkmaz Yiğit'e yukarıdaki hükümlerin uygulanması imkânsız. Çünkü suçlarının tarihi, yeni Bankalar Kanunu'nun kabulünden önceye rastlıyor.

Eski Bankalar Kanunu'na göre (25.4.1985 tarihli 3182 sayılı Bankalar Kanunu madde 79) Çağlar'ın veyahut Korkmaz Yiğit'in alabileceği ceza 6 ay ilâ 2 yıl arasında değişiyor.

Ama Korkmaz Yiğit, Türk Ceza Kanunu'nun 313'üncü maddesinden gözaltına alındı. Af kapsamı dışında bırakılan 313'üncü madde, cürüm işlemek için teşekkül kurma fiilini cezalandırıyor.

Cavit Çağlar ise, Türk Ceza Kanunu'nun 503'üncü (dolandırıcılık) ve 504'üncü (haksız menfaat) maddelerine göre yargılanıyordu. Bir ara 508 veya 510'uncu maddelerin kapsamına alındığı ve emniyeti suistimalden dolayı suçlandığını duyduk.

Hükûmetin kafası o kadar karışık ki, 503 ve 504'ü (dolandırıcılık) istisnalar içinde tutarken, 508-510, Şartla Salıverme Kanunu'ndan yararlandırıldı.

Evvelki gün Cavit Çağlar hakkında tevkif müzekkeresi kesildi. Bu kararın sebebi, ifade vermek için mahkemeye gelmemesi. (Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 223) Gelip ifadesini verseydi de, büyük ihtimalle Egebank paketi içinde, "çetenin bir ferdi olarak" gene hapishaneye gönderilecekti.

Cavit Çağlar, İnterbank veyahut Etibank'tan dolayı yargılanırken, Murat Demirel'e uygulanan Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kanunu'nun hükümleri ona tatbik edilemiyor. Zira bu kanun 30.7.1999 tarihinde kabul edildi. Çağlar'ın Etibank ve İnterbank'la ilişkisi kanunun yayımından önce kesilmişti. Kanun geriye işleyemeyeceğine göre, Çağlar için, Ceza Kanunu'nda farklı maddeler (503-504-508-510) aranıp bulunuyor. Ama Egebank ile back to back kredi münasebeti kurmuşsa -ki yeni suçlama böyle- ancak o takdirde, Çıkar Amaçlı Suç Örgütü adını taşıyan kanun, yani Murat Demirel'e uygulanan hükümler, ona da uygulanabilir.

Çete üyesi mi?

Her şeye rağmen bir zorlama seziliyor. Esasında, banka sahipleri ve Yönetim Kurulu üyelerine çete üyeleri muamelesi yapılmamalıydı.

Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kanunu, mafyayı hedef alan bir düzenlemeydi; oysa şimdi, maksadı aşarak, bankacılara tatbik ediliyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Egebank veyahut Etibank dosyalarında, Bankalar Kanunu'nun 22'nci maddesi tatbik edilse, cezalar, çete oluşturmaktan da daha ağır. Ama, yargılama, Bankalar Kanunu'na göre yapılsa, DGM devreye giremiyor; davaya Ağır Ceza Mahkemeleri bakıyor.

Hükûmet, bir yandan bu işin peşini bırakmak istemiyor; bir yandan da suçu tam anlamıyla karşılamayan maddelerin uygulanmasına vesile oluyor.

Denilebilir ki... yargı bağımsızlığı var; hükûmet nasıl müdahale edebilir! Yargı siyasetten hiç etkilenmiyor mu?

Korkmaz Yiğit'in çete oluşturmak iddiasıyla gözaltına alınması, Ankara'daki kazanı fokurdatmaya başladı.

Egebank ile Demirel ailesinin canına okudular. Süleyman Beyin önünü kestiler. Sıra, Korkmaz Yiğit ile irtibatı yüzünden Mesut Yılmaz'a mı geliyor diye sorular soruluyor.

Gerçi Türkbank dosyası, Ecevit'in sahip çıkması, MHP'nin kısmi desteği ve DYP'nin Meclis'e gelmemesiyle, Yılmaz açısından kapandı ama, Korkmaz Yiğit'in ilgi çekici açıklamalarıyla her an güncellik kazanabilir.

Üfürülmüş zenginler

Nuh Mete Yüksel, Egebank'ın Genel Merkezi'nin İstanbul'da bulunması yüzünden, Ankara'nın yetkili olmadığı kararını verdi; dosya İstanbul DGM'ye geldi.

Etibank dosyası da demek İstanbul DGM'de görüşülecek.

Bu dosyanın Egebank'tan daha büyük gümbürtü koparacağını düşünüyoruz.

Eğer Cavit Çağlar'ın, Egebank'tan aldığı ve banka yerine bankanın sahibi Murat Demirel'e ödedeği 7,5 milyon dolarlık kredi, back to back ilişki olarak değerlendiriliyorsa, Etibank ile cep to cep kredi ilişkisi içinde olan veyahut depo kabul edip, parayı Dinç Bilgin'e geri veren koca koca adamlar ve firmalar ne duruma düşecek?

Özel sektör temizleniyor. Çürükler ayıklanıyor.

Kimileri, nüfuzlarından yararlanarak kısa sürede çok yol kat'etmek istediler. Bir kuyruklu yıldız gibi parlayıverdiler. Her türlü kanunsuzluğu ve usulsüzlüğü yaptılar ve kendilerine dokunulamayacağını zannettiler. Boynuzken, kulağı geçtiklerini sandılar.

Hür teşebbüsün de adını, hırsıza, yolsuza, üç kâğıtçıya çıkarttılar.

Şimdi bu "üfürülmüş zenginleri" kırağı çalıyor.

Yıllanmış çınar ağacının dibinde biten kavak ağacı, birden bire serpilmiş. Çınar ağacına tepeden bakmağa başlamış.

- Şu haline bak.. benim yanımda güdük kaldın, deyip dururmuş.

Yaz ayları sona ermiş; kara kış gelmiş çatmış. Soğuk hava kavak ağacını dondurmuş; kavurmuş.

Çınar gene dimdik ayakta.

- Hani ne oldu sana, diye sormuş.

Kavak ağacı cevap vermiş:

- Beni kırağı çaldı.

Diktikleri cam kulelerin en üstünde oturup, herkese tepeden bakanları ve haksızlık üzerinde yükselen bu ihtişamın hiç tükenmeyeceğini sananları, bir bir kırağı çalıyor.

Böylece namuslu, dürüst sermaye sahipleri de temize çıkmış oluyor.


4 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...