YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Simsiyah bir beyaz

İsra sûresinin ilk âyeti dilimde, âlemlere rahmet olan yüce Peygamber'in merkad-i şerifinin huzûrundan ayrılmak üzereyim.

Yeryüzünün ilk mescidi ve en eski mâbedi Beytullah şimdi artık çok gerilerde. Fakat hâlâ daha, Ebrehe'nin ordularını perişan eden gök kuşları uçuşuyor, müminlere kıblegâh olan Beytullah'ın üzerinde. Büyük dehâ Mimar Sinan'ın, Kabe-i muazzama etrafına birer ceylân zerafetiyle kondurduğu güzel kubbeler bu kuşların mekânı olmuş. Gece gündüz demeden tavaf edenlerin, namaz kılanların üzerinde uçuyor da uçuyorlar. Sanki onlar da tavaf ediyor; imamın Kur'an okuyuşuna, Davut aleyhisselâmın zikrine iştirak eden tabiat varlıkları gibi onlar da katılıyor.

Dikkat ettim o anlar da vicür-vücür seslerle daha bir coşuyor, zikrullahı varlığın diliyle durmaksızın tekrar ediyorlar. Yani şuna emin olun ki, yüceliği her geçen günle daha bir artan bu simsiyah yapı; ona bakan, etrafında tavaf eden ve görünür görünmez uzak diyarlardan evrensel bir koro halinde, kıblegâh olarak kendine yönelen müminlerin içini-dışını bembeyaz kılıyor. Yani bu nasıl bir siyahlık ki, durmaksızın sürekli bir beyazlık ve nûr tevlid ediyor.

Evrensel kıble

Ey Kâbe, ey Beytü'l Atîk!.. Eminim ki sen yalnız, sana inananların değil, seni bilen ve bilmeyen bütün ümmetlerin Kıblegâhısın!.. Onun için bütün ümid ve arzumuz odur ki, yeryüzünün bütün insan varlığı, gelmiş-geçmiş ve geleceğiyle hepsi sana yönelsin, seni âlemlerin kıblegâhı olarak kabul etsinler.

Fakat ne var ki İsra sûresinin ilk âyeti, Mescid-i Haram'da (Kâbe) ve Mescid-i Nebevîde hâlâ daha dilimde, vird olmuş vaziyette:

"Kulu Muhammed'i Mescid-i Haram'dan, etrafını bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya gecenin karanlığında yürüten Allah'ın şânı ne yücedir?"

Mescid-i Aksâ ki, en en uzak mescid mânâsında!.. Peygamber miracının ilk durağı olan ve Hz. Muhammed'in bütün enbiyâya imam olarak namaz kıldırdığı ulu, kutsal mâbet!..

Burada dikkatinizi çekmek isterim: Bu mâbet Kudüs-i Şerif'te bulunuyor ki, âyetin nâzil olduğu sıralarda, henüz bu beldeler bir islâm diyarı değil. Kudüs bölgesi bütünüyle Bizans'ın kontrolünde ve yüce Kur'anı Kerimde zikri geçen mescid veya mâbed de müslümanların inşa ettiği bir eser değil.

Hz. Süleyman Mabedi ve miraç

İşte yüce Peygamber miraç yücelişinde, Kudüs-i Şerif'de bulunan Mescid-i Aksâ'ya, yani Beytü'l Makdis de denilen bir mekâna yöneliyor. Zaten biliyoruz ki, müslümanlar bir vakte kadar, kıble olarak bu şehre ve bu mâbede yönelmiyorlar mıydı?

Umre için gittiğimiz mukaddes diyarlarda hep bunu düşündüm. Nedir bu Kudüs, nedir bu Mescid-i Aksa'nın sırrı diye. İyi biliyoruz ki, şimdi Filistinlilerin ve hemen kâmilen âlem-i islâmın üzerinde tir tir titrediği bu mâbed, Süleyman aleyhisselâmın inşâ ettiği bir eserden başkası değildir.

Koca Yunus'un: "Süleyman kuş dilin bilir dediler/Süleyman var Süleyman'dan içeri" dediği yüce peygamber yani. Zikrine bütün tabiatın iştirak ettiği Davut aleyhisselâma vâris olan Hz. Süleyman bu!.. Saba melikesi Belkıs'ın tahtını huzuruna celbeden, şark ve garp sütunlarının kendisine tâbi olduğu, tabiât kuvvetlerine hâkim, kuşların diline vâkıf ve onlara tasarruf gücüne hâiz bu yüce Peygamber'in inşa ettiği mâbed oluyor bu Mescid-i Aksa ve biz bu mescidi, belki yahudilerden daha ziyade kutsamış oluyoruz. Kutsuyoruz ki, müslümanların ilk kıblegâhı burası olduğu gibi, Hz. Peygamber de miraca yücelirken, ilk durak olarak buraya sevk olunuyor.

İlahî sevkteki hikmet

Mescid-i Haram/Kâbe, Mescid-i Aksa/Beyt-i Makdis ve Mescid-i Nebevî!.. Yeryüzünde kendilerine sefer câiz olan üç ibâdethâne buraları anlayacağınız. Ve bir önemli husus da islâmın kıblesinin, Mescid-i Haram'a döndürülmesi ile, Mescid-i Aksa'nın bizim nazarımızda değer yitirmemiş olmasıdır. Mescid-i Aksa olsun; onun türevi kabul edebileceğimiz mûsevilerin Ağlama Duvarı olsun, Hz. İsa aleyhisselâmın hatırasının yâdına vesile olan Zeytin Dağı isterse... Oralar bizim için, hâlâ daha saygıya değer ve mübarek beldeler.

Şu büyük Allah'ın hikmetine bakın ki, yeryüzünde bütün hrıstiyan ve musevîlerin kıblesi mesâbesindeki Kudüs-i Şerif üzerinde hep birlikte titriyoruz. Ben o kanaatteyim ki, neredeyse bütün insanlık, bu mübârek beldeye hizmet ve hâkimiyet noktasında, yüksek bir ihtiras içinde sevk olunup duruyoruz.

Suların akışı gibi, mevsimlerin dönüşü ve gece-gündüzün seyr-i tabiîsi gibi, akıyor da akıyoruz.


4 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...