T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

YALNIZLIĞIM dokunulmazlığımdır

Kendine özgü farklı bir tarza sahip olan Feridun Düzağaç "Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir" adıyla Universal Müzik'ten yeni bir albümle döndü. Yeni albümünün önceki çalışmalarından çok farklı olmadığını söyleyen Düzağaç son albümüyle ilgili şunları söylüyor: "Bu albüm de aslında benim bir dönemimi yansıtıyor. Bundan önceki albümde İstanbul'a yazdığım şarkılar vardı. Bu albümde ise İstanbul'da yaşamaya alışmış bir adamın mekana çok fazla bağlı kalmayan parçaları yer alıyor. Daha çok kendi içime döndüğüm, yaşadığım ve gözlemlediğim dünyanın artık beni daha az şaşırttığı bir sürecin ürünü bu albüm. Yani insanı güzeleştiren ve insan olmanın doğasında bulunması gereken değerlerden ne kadar uzak olduğumuz ve bu değerlerin peşinden ne kadar gidebildiğimizle ilgili bu çalışma."

Herkesin kendi şarkısını söylemesi gerektiğini düşünen sanatçı, başkalarının yaptığı parçaları söyleyerek mutlu olamayacağını ve albümlerini, şarkı sözlerini kendisinin yazıyor olmasından cesaret alarak yaptığını belirtiyor. Kendi içine dönmeyi çok seven ve müstakil bir kişiliğe sahip olan sanatçı, şarkı sözlerini yazışını şöyle anlatıyor: "Kendimce bir hayat yaşıyorum ama kimseye hissettirmeden başkalarının yaşadıkları hayatlara da girmek isterim. Gözlemlediklerimi kendi içimde değerlendirerek yazarım. Kendimi bu anlamda bir malzeme olarak kullanırım. Zaten işlediğim şeyler çok üretken konulardır. Yüzyıllardır şarkılara filmlere ne konu oluyorsa ben onları yazıyorum. Benim şarkı sözlerimde bir farklılık varsa eğer, o da insanları ortak bir paydada birleştirme ve bir slogan yakalama çabasının olmamasıdır. Direkt kendi düşüncelerimi anlatırım, insanların dertleriyle ilgili hesaplar yoktur benim parçalarımda."

"Tarzın varsa derdin de var"

"Ticari getiriye karşı değilim ama, benim tarzımla ticari getiri birbiriyle çok örtüşen şeyler değil. Bir tercih yapmak zorundasınız, ya yaptığınız işi, başka bir şeyin zedelemesine izin vermeyeceksiniz ya da bunu bir iş olarak görüp yaptığınız işi mümkün olduğu kadar popüler kılmaya çalışacaksınız. Ben o noktada samimiyetsizlik görüyorum. O yüzden bugünün 'Türkiye'sinde 'tarzın var mı derdin var' aslında. Ama bu, çok başarılı albümlerin ticari getirileri olamaz demek değil. Türkiye'de bunun çok fazla örneği yok ama bir kaç tane de olsa ticari ivme yakalayabilen güzel çalışma var. Benim çok satmaya karşı bir alerjim yok" diyen Düzağaç'ın, toplumun bütün kesimlerine ulaşmak gibi bir kaygısı yok. Sanatçı, bu kaygının müzikal anlamda çok renkliliğin oluşmasını engelleyeceğini düşünüyor: "Çok satmak uğruna vereceğim ödünler beni çok mutsuz kılabilir. Benim için bu hesapsız bir paylaşımdır. Ben, müzik dinlerken biraz düşünmek isteyen ne kadar insan varsa onların hepsine ulaştığımı düşünüyorum. Bu anlamda bir şikayet ya da eksiklik hissetmiyorum. Herkese ulaşma çabası yüksek egonun anlamsız kaygısına dayanıyor."

İnsanların bir albümü hangi amaçla dinlediğini kestiremediğini söyleyen Düzağaç, 'beni şu insanlar dinlesin' demek gibi bir lüksünün olamayacağını ama, dinleyici profilinin az çok belirdiğini ifade ediyor: "Beni dinleyenler arasında şarkı sözlerimi şiirsel bulanlar, temiz bir Türkçe kullandığımı düşünenler ve şarkılarımda ajitasyon olmamasını beğenenler bulunuyor. Tabii sound'a bakanlar da var. Bunların dışında benim hâlâ anlayamadığım sebeplerden dolayı albümlerimi satın alanlar bulunuyor. Mesela albüm kapağındaki resmimi beğendiğinden dolayı albümümü satın alan insanlara bizzat tanık oldum."

"Küçük kızlar beni dinlemez"

Dinleyici seçmediğini söyleyen Düzağaç "Beni şu insanların dinlemesini istiyorum' demek gibi bir lüksüm olamaz. Kimsenin de böyle bir lüksü yok" diyor ve ekliyor: "Dinlemesini istediğim insanlar zaten beni dinliyor. Aynı havayı soluduğumuz, benzer müzik zevklerine sahip olduğumuz insanların beni dinlediğini biliyorum. Burada artık altı çizilmiş bir kitleden bahsetmek de mümkün. Popüler kültürle alakası olmayan, çok fazla televizyon seyretmeyen, çok da küçük yaşlarda olmayan bir dinleyici kitlem var. Dinleyicilerim arasında erkek bir şarkıcı olduğum için beni dinleyen küçük kızlar yok. Diğer sanatçıların dinleyicilerine göre daha olgun ve daha ağır bir dinleyici kitlem var. Ben onlara "mutlu azınlık" diyorum. Beni dinleyen insanların ortak noktası birşeyler yazabilmeleri ve sanata dair şeylerin tüketimi noktasında reaktif olmaları. "

Feridun Düzağaç denildiğinde akla hep yalnızlık, kırgınlık, ve hüzün gelir. Dünyada olup biten tüm gerçekleri ve kötülükleri tüm çıplaklığıyla gören, hayatın ağırlığını üzerinde taşıyan, bundan dolayı biraz yorgun düşmüş ama yolunda yürümeye kararlı olan biri o.

Universal Müzik'ten 'Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir' adıyla yeni bir albüm çıkaran sanatçının, daha önceki çalışmalarında olduğu gibi son albümünde de şarkı sözlerinin tamamı kendisine ait. Sanatçı son albümünde de tarzından fazla sapmamış.

'Dokunulmaz yalnızlıklar'ı olan Feridun Düzağaç'la şarkı sözü yazarlığından beste yapmaya, dinleyici kitlesinden popülerliğe, çok satmaya kadar geniş bir düzlemde konuştuk.

Sting'i kıskanıyor!

"Aslında çok kemikleşmiş bir müzik zevkim var. En son keşfim U2'dur" diyen sanatçı Pink Floyd'un senfonik rock zamanlarında hoş bir karanlık aldığını ve müzikal başarısından dolayı Sting'i kıskandığını "itiraf" ediyor.

Dipteyim. Sondayım. Depresyondayım

Şarkı sözlerini daha önce yazmaya başladığı düz yazılardan arıtarak elde ettiğini ve eline gitardan çok kalem kağıt aldığını söyleyen Düzağaç, şarkı sözü yazmayı "bir oyuna" benzetiyor: "Kendi şarkı sözlerimi yazıyor olmam sınırsız bir özgürlük aslında. Bu kendi kendime yaptığım bir oyun. Bu oyuna bir başkasını dahil etmek istemem. Başkalarından şarkı sözü alıp besteleyenlerin işi daha zor aslında. Başka birisine ait şarkıları söyleyemem, hatta başkalarına şarkı sözü yazmak söz konusu olamaz benim için. Çünkü yazdığınız sözlerin nasıl besteleneceği önemlidir. Mesela son albümdeki 'Dipteyim, Sondayım, Depresyondayım' şarkısı aslında söylediği şeylerle ritmi arasında tezat olan bir şarkı. Çok ritmik ama şarkıyı söyleyen adam çok tansiyonsuz, depresyonda. Bunu belki başkası bestelemek isteseydi benim o şarkıda vermek istediğim hafif alaycılığı veremeyecekti. Benim şarkılarımın başarısı diye düşündüğüm o alaycı ve eğlenceli hava ortaya çıkmayacaktı." Bir dinleyici olarak müzikal anlamda 'iyi bir kent ozanıdır' dediği Bülent Ortaçgil'e yakınlık duyduğunu söyleyen sanatçı, onun dışında Mazhar Alanson ve Fikret Kızılok'un dinlenebilecek türde müzik yaptığını düşünüyor: "Türkçe şarkı yazmak ve üretmek anlamında kaç tane adamımız var ki bizim? Güzel müzik dinleyelim ama bu ülkenin sanatçısı olsun dediğinizde kaç kişiyi dinleyebilirsiniz? O yüzden bu insanları dinlerim. Başka kim var ki zaten."

 
Babasının yolunda, farklı çizgide...
Rutkay Aziz'in kızı Doğa Rutkay, politik tiyatro oynayan babasından farklı bir yol izleyeceğini söylüyor.
İnanmıyorsanız ölçün!

İşte dünyanın tam ortası. Nasıl mı? Şöyle: Nasreddin Hoca'yı denemek isteyen biri "Dünyanın ortası neresidir?" diye sorar. Hoca, "Eşeğimin sağ arka ayağını bastığı yerdir" der. Sorunun sahibi, bu cevaba inanmayarak "Nereden biliyorsun?" deyince, Hoca gülümseyerek "İnanmıyorsan ölç" karşılığını verir.

Dünyanın ortası burası! (mı?)

Konya'nın Akşehir ilçesinde 5-10 Temmuz arasında gerçekleştirilecek ''42. Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliği''nde, çeşitli kültür ve sanat etkinliklerinin yanı sıra ''sarıklı eşek ayağı'' ile dünyanın ortası ölçülecek. Akşehir Kültür, Sağlık ve Eğitim Vakfı Başkanı Ahmet Sarı yaptığı açıklamada, Nasreddin Hoca'nın kıvrak zekasının ve engin mizah anlayışının bir ürünü olan ''Dünyanın ortası, eşeğimin sağ arka ayağını bastığı yerdir'' esprisini ölümsüzleştirmek ve bir kere daha herkese duyurmak için ''sarıklı eşek ayağı'' ismini verdikleri bir logo dizayn ettiklerini anlattı. Nasreddin Hoca'nın sarığı ve eşeğinin sağ arka ayağından oluşan karton logolardan 1500 adet bastırdıklarını belirten Sarı, ''Üzerinde (Dünyanın ortasını ölme cihazı) yazan bu logolarla, şenliklerin ilk günü, Nasreddin Hoca'nın türbesinin hemen yanında, dünyanın ortası ölçülecek. Biz, dünyanın ortasının Akşehir olduğunu zaten biliyoruz. Aklında şüphe olanlara, (İnanmıyorsanız ölçün) diyeceğiz'' şeklinde konuştu. Yapılacak şenlik günlerinde Batı Cephesi Karargahı Müzesi açılacak, konuk tiyatrolar oyunlar sahneleyecek, ünlü tiyatro sanatçıları ve Nasreddin Hoca'nın büstlerinden oluşan Gülmece Anıtı açılacak. karikatür sergileri açılacak ve konserler verilecek.

3 Temmuz 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED