T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çamurun kalitesi!

"Çamurun kalitesi" neye göre sıralanır acaba? İçindeki mikrop miktarına göre mi, kokuşmuşluğuna mı, yapışkanlığına mı, saçılma kapasitesine mi, elinde bulunduranın, ağzına veya kalemine dolananın kimliğine göre mi?

AKP'ye karşı makul zeminlerde eleştirel yaklaşan birisiyim. Bir yazarın öyle olması gerektiğini de düşünüyorum. Bu tavır, artıların ve eksilerin sağlıklı biçimde dile getirilebileceği bir noktadır. Bu noktadan bakınca, AKP'ye yönelik eleştirileri de gerekli ve cevaplanması zaruri görüşler olarak değerlendirme gereği ortaya çıkar.

Ama iş çamur atmaya gelince, hayır, orada yazarlık da, gazetecilik de, hatta insanlık da devreden çıkmış gibi görünüyor bana...

Bu sütunlar, hiçbir zaman AKP için bir savunma burcu olmadı. Ama çamur karşısında insan, bir başkasına bile atılsa, insani bir refleks gereği tavır koyma ihtiyacı hissediyor.

İçimde kaldı, DYP'li Hasan Ekinci'nin, bir tv haber kuşağında izlediğim "AKP iktidara gelirse Türkiye Taliban yönetiminden daha kötüye gider" sözlerine karşı bir şey yazamadım. Daha ötesini söylemeyi kalemime yakıştıramadığım için sadece "Çirkindi" diyebiliyorum. Rakibi vurmak adına, en ucuz, en şarlatanca, küresel çamurlama literatüründen araklanmış bir gayzname idi.

Ama, "çamurun kalitesi" dediğimiz şeyde de yarış oluyor. Deseniz ki, "Hıncal Uluç mu daha çok çamur üretir, Hasan Ekinci mi?" cevap vermekte güçlük çekerim. Siz de Hıncal Uluç'tan yapacağım alıntıları okuduğunuzda, çamur üretimi sıramalasında güçlüğe düşeceksiniz.

Yazının başlığı "550 AK Partili Meclis kabusu" Bir adam kabus görmeye başlamasın bir kere, onun içinden ne tür hezeyanlar çıkacağı kolay tasavvur edilemez. Hesap şu: Sadece AK Parti barajı aşıyor, diğer tüm partiler barajın altında kalıyor ve Meclis'teki tüm milletvekilleri AKP listesinden geliyor: "İşte Kabus!" Bu ihtimal bir fantezi olarak daha önce bu sütunlarda da dile geldi, başka sütunlarda da... Ancak yüzde 10'luk barajın ve siyasi partilerin tükenmişliğinin ortaya çıkarabileceği bu ihtimal karşısında bizzat AKP lideri "550 - 0 olursa, Meclis'i toplar ve erken seçime gideriz" dedi. Yani bizzat "Kabus filmi"ne aktör olarak öngörülen kişi, bu rolde oynamayacağını çoktan ilan etti. Ama ne gam, bir kere içinize korkuyu salmış ve kaleminizi o duyguyla çamur deryasına bandırmaya başlamışsanız, saçın saçabildiğiniz kadar:

"Meclisinde Refah temsilcileri azınlıkta iken İstanbul'u ne hale getirdiğini çok iyi bildiğimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkeyi şeriat kuralları ile yönetme kararı vermesi çok mu sürpriz olur sizin için?.. Medeni kanun yerine mecelle, zina edenin taşlanması, hırsızın elinin kesilmesi, bu ülkede Nijerya, Suudi Arabistan, İran, Pakistan görüntüleri oluşması hayal mi sadece?.. Dördüncü Muratsı yasalarla içkinin yasaklanması, başörtünün tüm kadınlara zorunlu hale gelmesi..." (Sabah, 13 eylül 2002)

Ne kabus ama! Devam ediyor kabus üretimi, bu kadarına inanmayacak olanları inandırmak için:

"Hayır, Recep tayyip Erdoğan bu kadar çılgın olamaz... Niye olmasın? Belediye başkanlığında, daha sonra AKP liderliğine soyunduğunda yaptığı konuşmalarda tüm bunların işaretini vermedi mi? .."

"Takıyesi ile ünlü birisinin "Değiştim" demesine ne derece inanmak mümkün?

"Türkiye'nin AB'den tümüyle dışlanmasına, Batı ile tüm ilişkilerinin kopmasına yol açacak gelişmeler çok mu şaşırtıcı olur sizce?"

Vatandaş kabus görmeye başlamış bir kere, uyandırana aşkolsun! Bu kadar kabus gören birisi, kabusu önleyecek ihtimalleri de dikkate almalı elbet. İşte ihtimaller ve tedbirler:

"Peki "Benim 550 mebusum var, ne dersem o olur" derse Recep Tayyip Erdoğan, olur mu, sahiden?

"Bu ülkede zinde kuvvetler yok mu"

Sonra zinde kuvvetler sayımı geliyor: 60 darbesini hatırlıyor, 68 gençliğinin sokaklara dökülmesini hatırlıyor. Din, mezhep savaşlarının başlayacağı ihtimalini düşünüyor. Ve tabii "Cumhuriyet'i koruma kollama yemini etmiş Silahlı Kuvvetler'in böyle bir gelişmeye seyirci kalmayacağı" ihtimalini...

Daha ne desin! Kabus olacaksa, bunlar da olacak!

Bunlar olmayacaksa da çözümü hazır Bay Hıncal'ın. İşte demokrasi ıskalaması: "Türkiye'nin kaderi "Efendim demokrasi" diye atılacak zara teslim edilir mi?" Ve işte çözüm: "Bugün bu koşullarda seçim istemek değil, istememek vatanseverliktir."

Şimdi size sorsam, "böyle bir kişi, hangi siyasetçiyi "ideal" olarak benimser", diye, şıp diye cevabı bulacaksınız. Evet yanılmadınız. "Bugün kararlıyım. Gideceğim ve (oyumu) Mesut Yılmaz'a vereceğim. Bu ülkeyi yürekten seven tek lider o." İşte bu kadar!

İnsanları "Akşamdan kalma" vs gibi ifadelerle suçlama gibi bir huyum yok. Ama ortada şu satırların hangi halet-i ruhiye içinde yazıldığını anlamak gibi psikiyatrik bir sorun olduğunu siz de kabul etmez misiniz?

Hıncal Uluç'un bu yazısının okuyucuları tarafından ne kadar paylaşılacağını bilemiyorum. Belki de birisi kolundan çekip "Hey, kendine gel Hıncal, alnından terler boşanıyor" diye uyandıracaktır onu... Bunun yanında AKP'nin işinin çok zor olduğunu biliyorum. Seçim kampanyalarının belirlenmesinde, iletişim uzmanları yanında hiç kuşkusuz insanların duygu - mantık dünyasını tanımak için psikiyatrlardan da istifade ediliyordur. Bu seçim kampanyasında AKP'nin özellikle "kabus gören ve bundan kurtulmak için demokrasiyi ıskalamayı bile göze alanlar" için çok özel seanslara ihtiyaç duyacağı kesin gibi görünüyor. Hasan Ekinci gibi siyasetin içindekileri ise, seçmen kolayca tedavi ediyor.

Açıklama: Dünkü "Listeler" başlıklı yazımda AKP'-den Çankırı milletvekili adayı olarak ismi geçen ve sevindiğimi belirttiğim adayın araştırmacı Prof. Dr. Hikmet Özdemir olmadığını öğrendim. Okuyucularımdan özür diler bu vesile ile milletvekili adayı olan Eski Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. Hikmet Özdemir'i tebrik ederim..


14 Eylül 2002
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED