Mesut Bey rest çekti, Bülent Bey resti gördü, o el bitti.
Seçimin ilkbaharda yapılması teklifi kabul görmeyince, Mesut Bey'in yeni teklifi, seçimin Aralık ortasında yapılması şeklinde.
Kasım başında yapılacak seçimin, birbuçuk ay ertelenmesi ne kazandıracak?
ANAP'ın puanı mı yükselecek?
Barajı geçebilecek mi?
Bu ne anlama geliyor?
Şimdi bu tür sorular dolaşıyor ortalıkta.
Mesut Bey'in usta pokerci olduğu malum. Kafasında dolaşan kırk tilkinin kuyruklarının birbirine değmediğini de herkes biliyor.
Öyleyse böyle sorular sormak niye?
Vaziyet şu: Mesut Bey şimdi de "rölans" çekti, düşünüyor.
Yeni oyunlar, yeni atraksiyonlar beklemenin vaktidir.
Görelim bakalım oyunun devamı nasıl gelecek!

SAYIN VEKİLİM

"Sayın vekilim" şeklindeki takılmalar, iki gün öncesine kadar, temenni ile karışık bir hitap şekliydi.
Aday listeleri açıklandıktan sonra, bazıları için neredeyse hakaret anlamı taşıyan bir söz hüviyetine bürünüverdi bu iki kelime.
Listeye giremeyen yahut seçilmesi çok zor olan sıraya konulan adaylara bugünlerde sakın bu şekilde hitap etmeyin.
Önceleri tebessümle karşılanan bu söz, artık, vekillik hayalleri suya düşenlerin yumruğu olarak geri dönebilir.
Sonra niye uyaran olmadı demeyin, mor gözlerle etrafı süzerken.
Bizden söylemesi.

TAYYİP GELECEK, KITIR KITIR KESECEK!

Hıncal Uluç'u okudunuz mu dün? Ben okudum, korkuya kapıldım. Tüyleri geçin, saçlarım bile diken diken oldu.
"Erdoğan'ın ülkeyi şeriat kuralları ile yönetme kararı vermesi çok mu sürpriz olur sizin için?.. Medeni kanun yerine mecelle, zina edenin taşlanması, hırsızın elinin kesilmesi, bu ülkede Nijerya, Suudi Arabistan, İran, Pakistan görüntüleri oluşması hayal mi sadece?.. Dördüncü Muratsı yasalarla içkinin yasaklanması, başörtünün tüm kadınlara zorunlu hale gelmesi..."
Pirimiz üstadımız Hıncal Uluç şu yazdıklarına inanıyor mu gerçekten?
İnanıyorsa da yazık; inanmadan birkaç zavallı ödleği kandırmak için yazıyorsa da...

BİR YILAN, BİR HİKAYE

"Çocukluğumda çok akıllı bir lalam vardı. Bana bir gün çok ilginç bir hikâye anlattı. İstersen, burada ben de sana anlatıvereyim."

Sultan Murat Han, küçük yaştaki oğlu Mehmet'e -ki ileride İstanbul'u fethederek "Fatih Sultan" olacaktır- nasihatte bulunmaktadır.

- Bir gün demircinin biri dükkânında büyük bir yılan görür. Eline geçirdiği törpüyle yılanın üstüne yürür. Törpüyle yılana vurur ve kuyruğunu koparır. Kuyruğu kopan yılan kaçar gider, bir yerde gizlenir. Gece olunca, gizlendiği yerden çıkıp "demirciyi uyur bulur ve sokarım, böylece kuyruğumun intikamını almış olurum" diye düşünürek dükkâna girer.

Demirciyi dükkânda bulamayınca, benim kuyruğumu kesen aslında buydu diyerek ortalıkta rastladığı törpüye saldırır ve törpüyü kemirmeye başlar.

Dişleri gıcırdadıkça, törpüyü yaralıyorum sanıp, daha fazla kemirir ve dişlerini dibine kadar törpüler. Ağzından akan kanı da törpüden akıyor sanıp, intikamının acısını çıkarıyorum diyerek daha çok sevinir.

Biraz sonra dişlerinin dibi ve eti ağrımaya başlayınca durumu anlar, akan kanların da kendinden olduğunu farkeder. Tabii artık iş işten geçmiş, dert, birden ikiye çıkmıştır. Önce kuyruk kopmuş, onun ardından da dişleri gitmiştir...

Sözünü şöyle tamamlar Sultan:

- Bence, gençlerin gençlik dünyaları da hemen hemen buna benzer. Çünkü, çoğu zaman kendilerine zarar verecek işlere heveslenirler.

BARAJ YÜKSEKMİŞ

Ecevit, yüzde onluk barajın yüksek olduğunu söyledi.
Günaydın bayım!
Sanki bu baraj dün ortaya çıkıverdi!
Alttan bakınca daha iyi farkediliyor demek ki!

YAŞAR NURİ HOCA'YA SORU

- Hocam, önümüzdeki seçimde CHP'ye oy vermek istiyorum. Dinen caiz midir?
- İstanbul üçüncü bölgede yaşayan bir seçmenseniz, caizdir.

MAİLLER KARIŞTI

Önemli bir konuda sorduğum soruya cevaben bir arkadaşımdan "e-mail" beklerken, baktım ki seçim sath-ı mailine girmişiz.
Eh, bu da önemli tabii.

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu