|
|
|
|
Arkamdan birileri mi bağırdı nedir, Pekin dönüşü bir de baktım Moskova'dayım. Aslında ben baba nasihatı dinleyenlerdenim. Rahmetli babam bana: "Oğlum, Komünist olma, esrar, eroin gibi maddeleri de kullanma!" tavsiyesinde bulunmuştu. Bu nasihat benim ne kadar işime yaradı, hep rahmetli babamı anar ve O'nun ruhuna Fatiha'lar gönderirim. Geçmiş dönemlerde "Komünistler Moskova'ya!" diye tempo tutulduğundan ve o günleri yaşadığım için bir gönderme yaptım. Önceleri Süleymaniye'de, sonrasında da Gedikpaşa'da oturduk. "Sarı Kız" denen esrar tabletinin tanesi sadece ve sadece 75 kuruş'tu. Promosyon için olacak! Bitirimler aleminin en önde gelenleri "Bir kere dene ağabey" diyerekten şu "esrar" denen mereti hep bana tavsiye edip durdular. İşte o övgüler sırasında hep babam gözlerimin önüne geldi ve öğüdüne uydum ki, bugün bu öğüde uymanın bahtiyarlığı içindeyim. Tenekeden bozma, metal yorgunluğu içindeki Rus uçağına bindiğimde bunları düşündüm. Köhne Rus uçakları son derece tehlikeli, standartlara uymadığından Avrupa'da yol alamıyor. 10 yıl önce tam üçbin uçağı bulunan ve bugün sadece üçyüz savaş uçağıyla durumu idareye çalışan Ukrayna hava yollarına Bulgaristan geçiş izni vermiyor. İstanbul'dan 55 dakika süren Odesa yolculuğu, Sinop tarikiyle olunca üç saate çıkmış ki dayanmak mümkün değil! Moskova'ya indiğimde beni "General November" karşıladı ki Ruslar'ın tarih boyunca en önemli generalleri bu olmuş, Napoleon da Hitler de "General November"ın hışmına uğrayıp tuzla buz olmuşlardır. Sizlere Moskova'nın ayazından dem vurmak istedim, namlı Generalimiz de "Kasım Soğuğu"ndan başka birşey değil. Hedefe ulaştığımda "Arpad Sokağı"na yayılıp ayaklarını uzatmakla "Hür" olduğunu sanan Vala Nurettin'le arkadaşı Nazım Hikmet gözlerimin önünde canlandı. Ağa Camii ve Kurtuluş Savaşı Destanı'ndan sonra "Tekerlenin çocuklar tekerlenin" (Lenin için) ve 1953 yılında Stalin'in ölümü üzerine "İlk önce kim kime baş sağlığı dileyecek" dizelerini yazan Nazım Hikmet'in mezarının bulunduğu kilisenin bahçesini aşarak Rusia Oteli'ne vardık. Üç bin odalı, altı bin kişilik dünyanın bu en büyük otelinde konuşmalarımız hep güreşe dair oldu. 47. Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası'nın ilk iki gününde dayanılmaz hakem kampları gördük. Kadrosunda üç Dünya Şampiyonu bulunan Milli Takımımız kesin şekilde ekip halinde birincilik kürsüsüne çıkabilirdi ama binlerce yıl ağaçların gölgesinde, karanlıkta yaşayan, ev yapmayı (dom), samanlık, saray meydana getirmeyi hep bizlerden öğrenen siyasi beceri sahibi Ruslar, Milli Takımımızı çeşitli oyunlarla un-ufak ettiler. Haksızlıklar doruğa çıkıp da 32 ülke FILA'yı protosto edince adalet yeniden görüldü. 31 Ekim 1973 Ankara doğumlu doktora öğrencisi Mehmet Özal, 47. Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda altın madalya alınca, "Moskova'ya" diye arkamdan bağıranları hoş gördüm. İyi ki gitmişim. Mehmet Özal bizlere asla ve asla unutamayacağımız bir zafer yaşattı. Birgün bugünkü Moskova'yı da anlatır mısın diyenler olursa demek isterim ki buna da sıra gelecek.
ERDOĞAN TOPRAK
Gençlik ve Spor Bakanı, bir gram kompleks taşımıyor. Birlikte olduğumuz sırada Süreyya Ayhan'ın birincilik elde ettiği haberi Genel Müdür Kemal Mutlu kanalıyla masaya düştü. Bakan Toprak, övücü cümleler sarfettikten sonra "Şimdi sıra Mehmet Özal'da" dedi ki, aynen dediği gibi de oldu. Gürcü Nozadze'yi tuşla, Yunanlı Kotsiyadin'i (3-1), Özbek Şaklahov'u (6-1), Dünya Şampiyonu Kübalı Ernasto Pena'yı (6-4), finalde de Mısırlı Muhammed Gaber'i (15-11) yenen Dr. Mehmet Özal, 96 kiloda Dünya Şampiyonu oldu. 47. Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası'nı izlemek üzere Moskova'ya gidenler arasında gazetecilerle yöneticilerin yanında savcılar, hakimler, millet vekilleriyle adayları da bulunuyordu. Moskova'nın ayazında Dr. Mehmet Özal'ın kazandığı altın madalya yüreğimize su serpti.
NECDET ÇAKIR
O'na "Panda" ve "Kurbağa" diyenler var ama bence yanlış. Bu güreşsever iliklerine kadar spor sevgisiyle dolu bir dost. Türlü çeşitli lakaplarla takılmalardan da hiç alınmıyor, kişiliği güçlü. İşte bu arkadaşımız da Moskova'daydı. Başkan Osman Şansal'ın yanından hiç ayrılmayıp, şu atasporumuzun tek sponsoru olan Şansal'a destek olmağa çalıştı. Geleceğin ağır sıklet şampiyon adaylarından Selman Şansal, müsabakaları filme aldı. Kardeşleri Furkan'la Burak'a bu filmleri bir an önce gösterebilmenin heyecanı içindeydi. Burak, basketbolcu İbrahim'in burnu kırıldığında "Artık bu spor basket olmaktan çıktı, güreşe benzedi" diyen spikerin peşinde. Burak "Güreşte ne zamandan beri rakibe dirsek vurmak serbest oldu?" diyerek TRT spikerini kınamak istiyor. Kameraların önüne çıkanlar mahut takdimciyi kınamazlarsa ağzına geleni söylüyor ki haklıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |