T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çağdaş bir anayasaya doğru...

Başbakan Abdullah Gül'ün Meclis'e sunduğu hükümet programındaki en cesur satırlar hiç beklenmedik bir kişiden akıl almaz tepkiyle karşılandı. Hayrettir; CHP lideri Deniz Baykal, hemen üzerine atılması beklenecek 'yeni anayasa' talebini 'rejim değişikliği arayışı' olarak değerlendirip kınadı.

Önce hükümet programındaki konuyla ilgili satırları okuyalım: "Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki anayasa yerine katılımcı ve özgürlükçü yeni bir anayasa hazırlayacağız. Yeni anayasamız güçlü bir toplumsal meşruiyete sahip, başta AB olmak üzere uluslararası normlara uygun, bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi esas alan demokratik hukuk devleti anlayışını taşıyacaktır. Şekil açısından ise kısa, açık ve anlaşılır olmasına özen gösterilecektir."

Türkiye'de anayasa tartışmalarının tarihi çok eskilere dayanıyor. Kanun-u Esasi'den bugüne uzanan 150 yıllık çizgide çok sık anayasa değiştirildi. 1924, 1928, 1937, 1961 ve 1982 tarihlerinde anayasa baştan sona yenilendi. DP iktidarı (1950-1960) anayasayı değiştirmedi, sadece diliyle oynadı. 1971 ve 1995'te ise kapsamlı değişiklikler yapıldı dönemlerin anayasalarında. Anayasasına bakkal defteri gözüyle bakan bir başka ulus bulmak herhalde zor.

1982 anayasası toplumsal bir talebin sonucunu yansıtmıyor; tam tersine, darbeci zihniyet, önünü kestiği sosyal dinamikleri zapt-u rapt altına alma amacıyla kullandı anayasa yazımını. Bu yüzdendir ki, 1982 anayasasına son rötuşu yapan askerler bile, yıllar sonra, eserlerini kıyasıya eleştirebildiler. 1995 değişikliği kısmen iyileştirdi anayasayı, ancak herkesin beklentisi, anayasanın daha kapsamlı bir revizyona tâbi tutulmasıdır.

Anayasalar, adı üstünde, devletin vatandaşla ilişkisini kurallara bağlayan hukuki metinlerdir; bu sebeple, az-öz ve kesin ifadeli olmaları beklenir. Yaz-boz tahtasına döndürülmeyecek kadar güncel-ötesi bir dil aranır anayasalarda; değişiklikler asıl metni bozmayacak eklerle sağlanır. 1982 anayasası, bu temel ölçülere vurulduğunda hiç de yüz ağartacak bir metin değil. Kapalı ifadeler ve anlamsız tekrarlar fazla; düzenlemesi yasayla yapılabilecek maddeler yüzünden hantal ve sorunlu bir anayasamız var.

Bugün itiraz ettiğine bakmayınız; Deniz Baykal, en başından itibaren, 1982 anayasası karşısında yer almıştı. Anayasanın hak ve özgürlüklere dar bir pencereden baktığının, lüzumsuz ayrıntılara boğulduğunun ve mutlaka yenilenmesi gerektiğinin CHP de farkında. Yapılan değişikliklerle iç dengesinin bozulduğunu, metnin dikiş tutmaz hale geldiğini herhalde CHPliler de görüyor.

Bugün ülkenin bir anayasa sorunu var. Sorunun kaynağında da, Türkiye'nin bütünleşme arzusunu her vesileyle ifade ettiği Avrupa Birliği (AB) ile hukuki uyumsuzluk yatıyor. AB üyesi olabilmek için yasalar değişiyor, ama değiştirilen yasanın dayanağı anayasada kalmaya devam ettiği için, düzeltmeler uygulamaya yansımıyor. Anayasanın bir maddesine el atsanız, bu defa da yasaları dayanaksız bırakmış oluyorsunuz.

Ak Parti'nin 'katılımcı' ve 'özgürlükçü' bir anayasa hazırlama niyeti bu bakımdan olağanüstü önemli. Türkiye'nin ihtiyacı olan gerçekten de yeni bir anayasadır. Ayrıntılara boğulmamış, bireysel özgürlükleri garanti altına alan, katılımcı demokrasiyle uyumlu, evrensel lâiklik anlayışıyla sorunu bulunmayan, hukuku üstün tutan, kuvvetler ayrımı ilkesini pekiştiren bir anayasa... TBMM dışında oluşturulacak ve 'kurucu meclis' gibi çalışan bir heyetin kaleme alacağı metin, TBMM'nin özel oturumlarında görüşülüp kabul edildikten sonra halkoyuna sunulabilir. Demokratik sürecin işlediği bir dönemde, sivil anlayışla yazılmış özgürlükçü bir anayasa, bugünün siyaset adamlarının ulusumuza hediyesi olacaktır.

CHP ve Deniz Baykal bu onurlu görevi ellerinin tersiyle itmek yerine, bugünün siyasi şartlarını 'çağdaş' bir anayasa üretmek için fırsat olarak görmeli. CHP'ye düşen, engellemek değil, tersine, Ak Parti'yi, hükümet programındaki 'yeni anayasa' vaadini yerine getirmeye zorlamak olmalı.

Bugünkü Meclis Türkiye'yi gelecek yüzyıllara taşıyacak anayasayı hazırlama onurunu kimselere bırakamaz; bırakmamalı.


26 Kasım 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED