|
|
|
|
Türk futbolunda çok uzun bir zaman Galatasaray rüzgarı esti. Milletçe sevindiğimiz başarılar hep Sarı-Kırmızılı takım tarafından gerçekleştirildi. Yönetim ve takım bir yana, bu başarıların altında Fatih Hoca'nın imzası vardı. G.Saray'ın bu "rüya takımı" denilen kadrosu tek tek, isim isim şöhret oldu, peşlerinde hep bir medya ordusu dolaştı. Doğrusu bu ilgili fazlasıyla haketmişlerdi. Fenerbahçe ise büyük yekun tutan taraftar sayısı, Ali Şen gibi medyatik başkanları, hemen her sezon yıldızlardan oluşan bir kadro kurmaya çalışması (Kurulup-dağılan bir yapı olsa da bundan vazgeçilmemesi), son yıllarda Aziz Yıldırım gibi kulübe maddi açıdan büyük katkılar sağlayan bir başkanın idaresinde bulunması, bütün bunların yanında futbol medyasında büyük bir destek görmesiile dillerde dolaştı. Beşiktaş açıkçası bu iki kulübe nazaran "ilgi odağı olma" açısından biraz geride kalıyordu. Bu yıl da kendi mütevazı tutumuna çok uyan Lucescu ile anlaştılar. Lucescu, "sessiz ve derinden" gitmeyi seviyor. Biz onu G.Saray'da iken de takdir etmiştik. Beşiktaş'ta yaptıkları ile de taktir etmeye devam ediyoruz. Bununla da kalmayıp sezon başından bu yana bu senenin süper lig şampiyonluğuna en yakın takım olarak Beşiktaş'ı gösteriyoruz. Lucescu'nun nümayiş sevmeyen tutumuna rağmen Beşiktaş sempatik futbolcusu Pascal ve Dünya Kupası'ndan bu yana başta Japonlar olmak üzere Türk medyasının da sürekli odağında bulunan İlhan ile gündemi işgal ediyor. Bu renkli simalar futbol medyasında Beşiktaş'a gösterilen ilgiyi artırıyor. Ancak bize göre bu ilgi takımın oynadığı futbol sayesinde daha da fazlalaşacak. Konuşulması gereken şey Lucescu'nun "sessiz ve derinden" giderek yakalandığı liderliktir. Adana karşısında Beşiktaş'ın oynadığı ilk yarı futbolu hemen bütün otoriteler tarafından alkışlandı. Dinamo Kiev maçını düşünen Lucescu futbolcuları yormadı. Adana maçının ikinci yarısı (Biraz da Adana'nın çok kötü bir gününde olması sebebi ile) neredeyse antreman maçı havasında idi. Liderlik ve iyi futbola rağmen Lucescu doksan dakika oynayan Pascal için "daha hazır değil" dedi. Pascal'ın bir türlü gol atamaması motivasyonunu menfi yönden etkiliyor [Tıpkı Baliç gibi). Lucescu'ya göre İlhan da çok çalışıyor. Rakip takım defans elemanları ondan çok çekiniyorlar ama o da hazır değil. Ee, Sergen yok [Olsa da hazır değil], Ahmet Dursun yok, Ali Eren yok, Tümer yok, bütün bunlara rağmen takım iyi futbol oynuyor ve netice alıyor. Bu Lucescu'nun sistemi ve takımı oturtmuş olduğuna işarettir. Pancu, Ahmet Zago, Kaan Dobra çok iyiler. Ronaldo neredeyse Popescu'ya hatırlatıyor. Fizik kondisyon açısından ligin en iyi takımı Beşiktaş ve bu takım İnönü Stadyumu'nda kolay, kolay puan vermez. Fatih Hoca'nın bütün çabasına ve Trabzon galibiyetine rağmen G.Saray'da maya tutmadı. Lorant elindeki Fenerbahçe'den kimse iyi futbol beklemiyor. İyi olan şudur: Bu sezon üç büyüklerle beraber Trabzon, G.Birliği ve G.Antep'in zirveyi zorlaması. Umarız bu durum ikinci yarıda da sürer ve maçlar heyecanını kaybetmez.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |