|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Siz hâlâ "insan hiç değişir mi" diye tartışadurun.. Ülkeler, rejimler ve hatta iklimler bile değişiyor.. İnsan ne yapabilir ki? Dün Ender Ergun yönetimindeki İstanbul Devlet Klasik Koro'sunun mevsim sonu konserindeydim.. Program, Münir Nureddin Selçuk'un eserleri üzerinde kurulmuştu.. Değerli yorumcu ve araştırmacı Mehmet Güntekin'in derlediği "Münir Nureddin Selçuk Biyografisi"ni okudum Koro icraya geçmeden önce.. Münir Nureddin, 1899'da doğmuş.. 1915'te "Darülfeyz-i Musiki Cemiyeti"ne, sonra da "Darülelhan"a (İstanbul Konservatuarı) girmiş.. 1923 yılında da, "Mülazım" rütbesiyle (Yüzbaşı), Padişah'ın "Muzika-yı Hümâyûn"una "Hanende" olarak katılmış.. Düşünün bir.. Yıl 1923.. Münir Nureddin, Padişah'ın "Muzika-yı Hümayun"unda bir müzisyen.. 1923, bizim Cumhuriyet'imizin de kurulduğu yıl.. Ve aynı Münir Nureddin, 1923'ün sonunda, Ankara'da "Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti"nin, "Mülâzım Hanende"si.. İnsanlar biraz aydın ve biraz geniş ufuklu olmayı deneseler, hayat ne kadar kolaylaşırdı.. Aynı yılın (1923) başında Padişah'ın, sonunda da Cumhurbaşkanı'nın "Hanendesi" olunan bir çağın ve bir toplumun insanlarının, "Değişim"i en iyi anlamaları gerekmez mi? Ama insanoğlu bu.. Beş parmağın beşi nasıl birbirine eşit değilse, insanların zekası da aynı olmuyor.. Bakıyorsunuz, hem zeka, hem görgü, hem bilgi özürlülerin eline kalem verip, gazete köşelerini açıyorlar.. Onlar da, köşelerinden sağa sola bulaşıp, jurnalcilik ederek, yazdıkları gazetelerin düzeyini aşağıya çekiyorlar.. Bu indirilen düzeyin de, "Makul Çoğunluk"un zeka ve kültür düzeyi olduğu iddia ediliyor.. Pazar günleri "aşk" ve haftanın diğer günleri "nefret" dolu köşelerle, toplumun ufku karartılıyor.. Neyse.. Hiçbir köşe, kimsenin babasının malı değil neticede.. Bazı köşelerin, hangi babaların malı olduğu ise, hâlâ tartışılmakta.. Gelelim sadede.. Ona buna "dönek" demeyi zeka pırıltısı sanan sinekler, uyur-gezer konumda yaşadıkları şu son 10-15 yılda, dünyada nelerin ve kimlerin döndüğünü, acaba algıladılar mı? Yahu, 1990'lara kadar "Komünizm" diye bir ideoloji ve "Sovyetler Birliği" diye bir imparatorluk vardı.. Ne oldu bunlar? Rusya'nın Yeltsin'i ve şimdiki Putin'i, eski Sovyet Komünist Partisi'nin fonksiyonerleriydiler.. Bırakın, Komünizm'den Kapitalizm'e geçmiş "Dönekler"i.. Şu Ecevit, İMF programının uygulanmasına "Latin Amerika Modeli" demez miydi? Özal'ın Davos'a gitmesine, bir ağızdan giydirmezler miydi? Davos'ta Özal, Papandreu (Baba) ile buluştu diye, ne kıyametler kopmamış mıydı 1987'de? Bir de şimdiki "Dönek Ecevit"e bakın!. Ne sığ bir ortam bu!. İleri, güzel, yeni şeylerden söz etmek yerine, işi gücü bırakıp, bulaşık geri zekalılarla laf yarıştırmak zorundasınız burada.. Ama ne yapacaksınız? Burası böyle.. Sermayesi ne ki, yöneticisi ne ki, yazarı farklı olsun? Geri zakalılık bulaşıcı.. Kültür, terbiye ve görgü düzeylerini, köşelerden yansıtıyorlar topluma..
ŞAKA
Bunları kim affedecek?
Adına "istikrar" denilen bu 3'lü Koalisyon yapımı kargaşa, sonunda Ekonomi'yi olduğu gibi Hukuk'u da kendilerine benzetti.. Anayasa Mahkemesi'nin değiştirilmesi için 6 ay süre tanıdığı "Af Kanunu"nu son güne bırakıp, onu da vetolattırdılar.. Bunları Allah affedebilir.. Ama ilk seçimde seçmenin bunlara, "Affedersiniz.. Çekip gidin" diyeceği kesin..
MERAL UĞURLU'YU DİNLERKEN
Sen şarkı söylediğin zaman..
Önce "Münir Nureddin'in Korosu"nda, sonra Nevzad Atlığ'ın yönetimindeki "Klasik Koro"da yıllarca dinlediğimiz Meral Uğurlu ile, dün müzik-severler hasret giderdi.. İstanbul Devlet Klasik Korosu'nun solist sanatçısı, dün Meral Uğurlu'ydu.. Dört Münir Nureddin bestesi ile, "nasıl doğru icra yapılır" konusunda, adeta bir ders verdi.. İkinci parça olan Sultaniyegah "Sen şarkı söylediğin zaman"ı Meral Uğurlu'dan dinlerken, güfte yazarı dostumuz İsmet Bozdağ'a, bu şiir için gelen ilhamı, yine hayretle değerlendirdim.. "Sen şarkı söylediğin zaman
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |