T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İki turlu seçim: Statükoyu derinleştirmek mi, değişim mi?

Türk basını tartışıyor… "Siyaset" üzerine hiç düşünmedikleri ama her türlü "iktidar"a yakın durma konusunda son derece usta oldukları belli olanlar, Fransa'daki Le Pen ile Türk siyasal hayatındaki hangi partiler ve liderler arasında paralellikler kurulabileceğini tartışıyorlar. Oyları tek rakamlı dilimlere inmiş partilere "servis" vermek adına "medya seferberliği" ilan edenler, halk desteğine sahip hareketleri Le Pen'e benzeterek "mahkum" etmeye çalışıyorlar. Böylesi bir çabaya girişen zihnin, sözde eleştirdiği Le Pen zihniyeti ile aynı frekansta olduğunu söylemeye gerek bile yok. Bütün meseleleri ülkenin tüm dinamiklerini "siyaset mühendisliği" içinde tutmaya çalışmak. Bütün mesele, Le Pen ya da başka bir ucubeyi iç siyaset dinamiği gibi pazarlamaya çalışarak, "toplumun talepleri"ni temsil etmeye çalışan siyasi partileri "budama" faaliyetine pazar açmak…

Bunun için "iki turlu seçim sistemi" yükselen değer haline getirilmeye çalışılıyor. Kuşkusuz "iki turlu seçim sistemi" yabana atılmayacak bir siyasi enstrümandır. "İki turlu seçim sistemi" elde edilen sonuçların demokrasinin sağlıklı işlemesi bakımından son derece pozitif etkisi olmaktadır. Fakat unutulmaması gereken, her seçim sisteminin belli "maddi dinamikler" ile anlamlı ve işlevsel olduğudur. Eğer seçim sistemlerini "toplumsal koşullar"dan ve "siyasal ortam"dan arındırarak ele alırsanız, sadece içi boşaltılmış bir çerçeve elde edersiniz.

Bu bakımdan "Türkiye'nin siyasal olarak neye ihtiyaç duyduğunu" belirlemeden seçim sistemlerini konuşmaya başlamak, yanıltıcı sonuçlar doğurabilir. Belli yerlerde "demokrasinin derinleşmesi" için işe yarayan bir seçim sistemi, bir başka yerde tam tersine "siyaset mühendisliği"ni radikalleştirebilir ve demokrasiyi kısıtlayan bir araca dönüşebilir.

Türkiye'de seçim sistemi ile ilgili aranan değişmez formül, "temsilde adalet, yönetimde istikrar" ilkesidir. Siyasal açıdan "istikrar" her zaman tartışmalı bir kavramdır. "İstikrar" bir ülkede "kült" haline gelmişse, istikrarı sağlamak adına demokrasinin kısıtlanması söz konusu olabiliyor. Türkiye böyle bir siyasal geleneğe sahip. İstikrar adına demokrasi her zaman budanabilmiştir Türkiye'de. Buna karşılık çok başka, demokrasiyi ve çoğulculuğu istikrara önceleyen siyasal kültürler de var. Demokrasiyi ve çoğulculuğu esas alan siyasal kültürlerde ise, istikrarın tehlikeye girdiği durumlar "daha çok demokrasi" formülü ile aşılır.

"Temsilde adalet" olması için seçimlerde baraj olmaması gerekir. Bir sistemde baraj varsa "temsilde adalet" olmaz. Ayrıca Türk siyasal hayatı da buna muhtaçtır. Çünkü Türk siyasal hayatı "değişim"e kapı açmak zorundadır ve "değişim"e kapı açmazsa, daha çok çürüyecektir. Bunun için baraj altında kalan hareketlerin Meclis'e girmesi ve farkı siyasi söylemlerin Meclis'te yer bulması gerekir. Baraj olunca, kimi partilerin barajı geçememesinden endişe eden seçmen, o partilere oy verme arzusuna rağmen bunu yapamamaktadır. Oysa baraj olmasa, o partilerin daha çok oy alacakları açıktır. İşte bu "değişim"e kapı açmadan "temsilde adalet, yönetimde istikrar" demek, "temsilde adalet"i "yönetimde istikrar"ın içinde eritmek anlamına geliyor. Bu nedenle, bu "değişim"i sağlayacak mekanizmaları konuşmadan "iki turlu seçim"i konuşmak, "statükoyu derinleştirmek"ten öte bir anlam ifade etmez.

Her şey çok açık aslında… Ya bu ülkede toplumun oy verdiği partilerin Meclis'te temsil edilmesine, hükümet kurmasına dayanan bir sistem olacak ya da toplum hangisine oy verirse versin, bunun yetmeyeceğine dayanan ve daha başka "icazet"leri gerekli gören bir sistemle yürünecek. İkincisinin heveslilerinin sesi daha gür çıkıyor. Le Pen'i bile bir iç siyaset dinamiği gibi sunup, "yönetimde istikrar" adına "demokrasiyi budamanın" yollarını arıyorlar. Ama unutulmaması gereken şudur: bu zihniyetin sonuçları artık "yönetim krizi" ve "ekonomik kriz" olarak kronikleşmiştir. Ve bu siyasi mantıkla yürünecek yol kalmamıştır.


29 Nisan 2002
Pazartesi
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED