T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yoksulluk PKK'lı yaptı

Yoksulluğun terörün kucağına ittiği ne ilk ne son kişi idi itirafçı Mustafa Deniz. Mustafa'nın itiraflarından yoksulluğun genç insanları nasıl terör örgütlerinin kucağına ittiğini görmek mümkün.

Binbaşı Cem Ersever olayında adı geçen ve 15. 11. 1993 tarihinde, Polatlı yakınlarında faili meçhul bir şekilde öldürülen, Ağrı doğumlu PKK itirafçısı Mustafa Deniz'in öldürülmeden önce kendi el yazısı ile yazıp imzaladığı ve bir kopyası da bana ulaşan, Ankara DGM Başsavcılığı'na da verdiğim "Özgeçmişini"; yolsuzluklardan bıktığımız, yoksulluktan inim inim inlediğimiz ve PKK'nın isim değiştirdiği bu günlerde, hiçbir eksiltme ve ilave yapmadan, kamuoyuna sunmayı milli bir görev sayıyorum.

ÖZGEÇMİŞ

"Ben Ağrı İli Merkez Leylek Pınar Mahallesi nüfusuna kayıtlı bulunmaktayım. 1965 doğumluyum. Ailem Ağrı İli Doğubeyazıt İlçesinde ikamet etmektedir. Babam ile annem akraba olduklarından dolayı evlilikleri hep huzursuzlukla geçmiş ve uzun bir süre önce (yaklaşık 20 yıl önce) babam evi terk ederek bizi yalnız bırakmıştır. Annem bizleri büyütmek için akrabaların temizlik işlerini yapmış ve böylece bizler için fedakarlıklar yaparak hem babamız hem annemiz olmuştur. Babam kişilik olarak zayıf bir kişiliğe sahip olduğundan dolayı tek bir gün halimizi sormamış ve bizi kaderimizle baş başa bırakmıştı. Annem akrabaların temizlik işlerini yaparken abim Mehmet de ilk okul 5. sınıftan sonra inşaatlarda çalışmaya başlayarak aileyi geçindirmeye çalışmıştır. Yoksulluk ve sefalet içinde yaşarken hiçbir akrabamız bize sahip çıkmadı. Halen yoksulluğumuz devam etmektedir. Böylesine koşullar içerisinde hem çalışıyor, hem de okul okuyordum. Liseyi birincilikle bitirdim ve 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesini kazandım. 4. sınıfta iken ekonomik zorluklardan dolayı kaydımı dondurmak zorunda kaldım ve bir süre sonra PKK örgütü ile ilişkiye geçerek yurtdışına çıktım.

Yoksulluk bunalıma itti

O yıl okullar paralı oldu; zaten ailem çok yoksul idi, bir kitap parası bile zor buluyordum. Okula da harç yatırma durumu beni tam bir bunalıma soktu. Bu dönemde yurtta doğulu öğrencilerle tanıştım ve yeniden bölücü propagandalarla karşılaştım. Gittikçe örgüte ilgi duymaya başladım. Lübnan'da Bekaa'daki Mahsun Korkmaz Akademisi'ne 8 şubat 1989 tarihinde gittim ve iki dönem eğitim gördüm. İki dönem eğitim gördükten sonra üçüncü dönem Apo tarafından Akademi yönetimine seçildim ve Tabur Komutanı oldum. Yörede kaldığım süre içerisinde, PKK'nın gerçek yüzünü görmeye başladım ve kafamda çelişkiler oluştu. 18 ekim 1989 da Bahçesaray bölgesinde güvenlik güçleri ile çatışmaya girdik. Çevrede faaliyet yürütürken yakındaki karakolu tanımıştım ve böylece Çatak ilçesinin (Van) Büyükağaç Karakoluna teslim oldum. Teslim olduğum gibi bütün gördüklerimi ve bildiklerimi anlatarak samimi itiraflarda bulundum. Güvenlik güçlerinin ve devletin göstermiş olduğu ilgiden çok etkilendim. Cezaevinde itirafçıların sorumluluğunu da yaptığımdan dolayı özellikle 2000'e Doğru dergisi tarafından örgüte hedef gösterildim. Ceza evinden 07. 09. 1990 tarihinde tahliye oldum (10 ay yattım). Çıktıktan sonra İstanbul'a gelerek İstanbul polisi ile birlikte çalışmaları yürüttüm ve örgütün önemli bir militanını yakalattım.

Şu anda ailem ve ben örgütün hedefi durumundayız. Aileme yönelik saldırı planları yapmaktadırlar. Kardeşimi de kaçırıp öldürmek istediklerini anlatmışlar. Ailem şu anda tecrit durumundadırlar ve hiçbir akraba dahi korkusundan evimize gelememektedirler. Çevreden, geçimlerini sağlayacak hiçbir iş verilmiyor. Ailemde evde 6 kişi vardır; abim Mehmet, eşi ve bir bebeği, annem, erkek kardeşim ve kız kardeşim. İmza Mustafa DENİZ

Hani, komşusu açken, tok yatan bizden değildi?!

ÖRGÜTLER PUSUDA BEKLİYOR

Üniversite ortamında ailevi ve ekonomik sorunlardan bunalmış öğrenciler çok çabuk terör örgütlerinin pençesine düşmektedir. Bu tür kişiler tek bir boykot veya miting gibi bir eyleme de sokulduktan sonra gittikçe toplumdan kopmaya başlar, attığı her adımın polis tarafından takip edildiği, bir gün yakalanıp işkenceye alınacağı ve öldürüleceği psikolojisi tüm beynine aşılanıyor ve derin bunalımlara sokuluyor.


KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Son günlerde, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin şu andaki durumunu, "Kriz durağanlaşmıştır, kesinlikle sona ermemiştir. Ülkemiz bundan sonra enflasyon gibi krizle yaşama sürecine girmiştir" şeklinde değerlendiren birçok genç işadamı ile karşılaştım.

Yine aynı genç işadamlarından:

"Krizden çıkmak için sadece 2,5 milyar dolar sıcak paraya ihtiyaç vardır. Bu 2,5 milyar doların, 1 milyar dolarını, 2002 yılında bitirilecek işlerin bu yıl ödenekleri için inşaat-taahhüt sektörüne, 1 milyar dolarını (o) faizle üretim finans kredisi olarak kobilere, 500 milyon dolarını da (o) faizli olarak tarım ve hayvancılık sektörüne vermek gerekir. Böylece bu uygulama ile ekonominin lokomotif sektörlerinde üretime geçilmiş olur. Ancak hükümet İMF ve Dünya Bankası'ndan aldığı milyar dolarları bu sektörler yerine üretime dönmeyen sektörlere aktarıyor" şeklinde önerilerle, çözüm sunmaktadırlar. Ekonomi yönetimindeki yetkililere duyurulur.


Çiller'den Erez'e kırmızı kalem!

Kim ne derse desin Türkiye seçim havasına girdi. Partiler isimler üzerinde çalışmalara başladı. Bu konuda en hızlı hareket eden DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in olduğu, Çiller'in geçmişte DYP saflarında beraber siyaset yaptığı MHP Grup Başkan V. İsmail Köse, ANAP Grup Başkan V. İ. Yaşar Dedelek, ANAP milletvekilleri İbrahim Gürdal, Yaşar Topçu, Işılay Saygın, Cemal Özbilen, Maliye Bakanı Sümer Oral, DTP'den Hamdi Üçpınarlar, Ayseli Göksoy ve aktif siyasetin dışında olan Yalım Erez, Ünal Erkan, Sedat Aloğlu, Tevfik Diker, Bahattin Yücel, İrfan Demiralp, Mustafa Küpeli gibi isimlerin de aralarında bulunduğu yüz bir kişilik bir isim listesini önüne koyduğu, bu listeden sadece bir kişinin isminin üzerine kırmızı kalemle çizerek "asla bir daha beraber olamayız" notunu düştüğü belirtiliyor. Ankara kulislerinde, çizik yiyen ismin, bir zamanlar Çiller'in çok güvendiği, Yalım Erez olduğu da söyleniyor. DYP Antalya milletvekili Kemal Çelik'in, eski bakanı Meral Akşener aracılığıyla MHP Genel Başkan Yardımcısı Ş. Bülent Yahnici ile görüştüğü, bazı milletvekillerinin Güniz Sokak ziyaretlerini sıklaştırdığı ve bazı milletvekillerinin de yeni oluşumcularla temas halinde olduğu iddiaları nedeniyle Çiller'in canının çok sıkıldığı, ANAP'lı milletvekillerinin DYP'ye katılımına karşı olan danışmanlarının Çiller'e "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaksınız" dedikleri kulislerde konuşuluyor.


MAAŞIMI HAK ETTİM

Herkesin malumları olduğu üzere, Yeni Şafak gazetesinde, 7 Ocak 2002 tarihinden itibaren "Yolsuzlukla Mücadele" adında bir köşe yazmaktayım. Yazılarım, devlet-siyaset-kamu çevrelerinde çok ses getirdi. Yazılı, görsel medya mensupları köşeyi yakın takip ettiler. Bu bana büyük bir mutluluk veriyor.

Bu güne kadar yazdıklarımdan biri olan "Kör Kuruşun Hesabı Sorulacak" başlıklı 21 Ocak 2002 tarihli yazımda dile getirdiğim bir iddia, MSB İnşaat Emlak Dairesi'nde yapılan inceleme sonucu, 700 Milyar TL müteahhit firmadan kamu adına tahsil edilmiştir. Ben devletten 2 milyar TL civarında emekli maaşı alıyorum. Sizin anlayacağınız bir tek köşe yazısıyla, ömrüm varsa 350 ay alacağım maaş kadar parayı şimdiden devlete kazandırdım. Bu köşeyi bana açan Yeni Şafak gazetesi yetkililerinin kamu lehine olan bu gelişmelerde ki hakkını vermek benim ve okuyucularımın görevi olmalıdır.


SORUYORUM

Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı A. Mesut Yılmaz:
Mayıs ayında çıkarmayı düşündüğünüz Servet Affından, 55-56-57'nci TC hükümetlerinde; başbakan, bakanlık görevlerinde bulunanlar, onların ve eşlerinin üçüncü dereceye kadar yakın akrabalarını da yararlandıracak mısınız?

Bu aftan yararlanacaklar arasında, soyadlarında Ecevit-Bahçeli-Yılmaz-Kutman-Aslıtürk-Özkan olan birileri olacak mı?

AB ülkelerinde servet affı çıkarılıyor mu?

Servet affından kimlerin yararlandığını medya aracılığı ile kamuoyuna isim isim açıklayacak mısınız?

Kara para, naylon fatura, hayali ihracat, kayıt dışı ekonomi, hortum yoluyla servet sahibi olan 367 kişiyi kurtarmak için getireceğiniz affın dürüst esnafa, iş adamına, krizde batan yatırımcıya ne gibi faydası olacaktır?


Kampanyaya davet

Başbakan, bakan ve eşleriyle, onların üçüncü dereceye kadar olan akrabaları dahil yakınlarının, mayıs ayında çıkarılacak servet affından yararlanmamaları için, 1 mayıs günü akşam saat 21:00 dan itibaren ışıkları bir dakika söndürerek bir kampanya başlatmayı, bu kampanyaya, duyarlı köşe yazarları, sendika, sivil toplum örgütlerinin öncülük etmesini ve herkesin katılmasını öneriyorum .


29 Nisan 2002
Pazartesi
 
TEVFİK DİKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED