T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yazık değil mi kayıp yıllarımıza?

İşin özetini söyleyeyim mi? Yazık ediyoruz, her dakikası çok değerli olan "yeni zamanlar"a...

Nasıl elektriğe, musluktan su akmasına, uçağa, televizyona falan, sanki insanlığın başlangıcından beri varmışlar gibi alıştıysak...

İçine girdiğimiz "Dijital Çağ" da, o şekilde hayatımızın parçası olmaya başladı.

Ve bu çağın üreticileri de, uygulayıcıları da, tüketicileri de, çok farklı...

"Bilgi" kavramı da "yönetim" modelleri de değişti... Savaşlar bile değişti...

Afganistan'daki savaşı, Florida'nın Tampa kentinden yöneten Amerikan generallerinin arkasında (veya önünde), 20'li yaşlardaki bilgisayarcılar, iletişmciler var...

"Post-modern savaş", böyle birşey...

Önceki gün Las Vegas'ta başlayan "Tüketici Elektronik Fuarı"nın merkezinde, Bill Gates vardı...

Kim oluyor yani Bill Gates?

Önünde mavi ışıklar yanan, kırmızı plakalı Mercedes'lerle ve sirenli eskortlar arasında, hangi "zirve"ye katılmış ki?

Köy-kent mi kurmuş?..

Başörtüsü mü yasaklamış bir üniversitede?

Parti mi kapatmış?..

Bill Gates, kendi halinde, elinde kamu gücü olmayan bir adamcağız işte...

Ama, "Dijital Çağ yeni başlıyor" diye konuşunca, bütün dünya "yarın hayatımız nasıl değişecek" diye anlamak için dikkat kesiliyor...

Mesela Gates'in "Microsoft"u yeni bir "seyyar ekran" yapmış... "Freestyle" ve "Miro" gibi kod isimleriyle sunulan bu dijital uygulama kompleksi, artık bilgi ve iletişimi, yüzer-gezer hale getiriyor...

A-4 dosya kağıdı formundaki bu ekranla, bilgisayarınıza uzaktan bağlanıyorsunuz... İstediğiniz yerde, sinema filimlerini izliyorsunuz... Bütün dosyalarınızı yanınızda taşıyor, mektuplaşıyorsunuz...

"Ne çıkar bundan" demeyin sakın...

"Araç telefonu"nun "cep telefonu"na ve sonra da "GSM"e dönüşmesinden ne çıktığını, 10 yılda görmediniz mi?

Ya "internet" olmasaydı?

"E-mail"siz bir hayat düşünebiliyor musunuz? Baksanıza, Amerika'da gönderilen elektronik mektupların sayısı, posta ile gönderilenin üç katı olmuş..

"E-Trade" rakamlarını görmüyor musunuz?

İki yıl önce General Electric şirketinin e-trade yoluyla yaptığı alımlar 5 milyar dolardı...

Düşünün: Bir şirketin elemanları, hiç çarşıya, markete, fabrikaya gitmeden, sadece bilgisayardan 5 milyar dolarlık mal alıyor...

Sizin hayatınızda da yok mu böyle şeyler?.. Hiç "Amazon"dan, "Barnes and Noble"dan kitap, "DVD Express"den filim satın almadınız mı?

Birkaç gün sonra, "FedEx" ya da "UPS" kapınıza getirmedi mi bunları?

Peki farkında değil misiniz?

Eskiden "Başbakan", "Bakan", "Patron", "Müdür" falan denilince, bunların diğer insanlardan farkı, "Bilgi"ye sahip olmalarıydı...

"Arşiv"ler için dev binalar yapılırdı...

Şimdi "Bilgi", bilgisayarı olan ve internete giren herkesin önünde..

Bırakın imalat müdürlerini, ustabaşılar bile stok kontrolü yapıp, sipariş verebiliyor...

Bizim Başbakan Ecevit, kendisine sorulan sorulara "Bu konuda bilgim yok" derken, internet sitelerinde, dünya haber-ağında, o bilgiler eskimiş oluyor...

Ve Türkiye, araştırma-geliştirme harcamalarında, dünyada 170'inci sırada...

Türkiye'deki bazı insanlar, dünyadaki gelişmiş insanlarla birlikte, "sanal bir vatan"ın vatandaşları belki...

Ama "bu" vatanda, bırakın "Dijital Çağ"ı, henüz "içten patlamalı motor"la çalışan otomobillere yabancı olanlar yönetiyor onları...

ŞAKA

Aptal hırsız!..

Liberal Demokrat Parti Genel Merkezi'ne önceki gece hırsız girmiş.. Kasayı dinamitle patlatmış.. Ama kasada para yokmuş..

Hırsız da, LDP'nin simgesi olan can yunusları alıp, gitmiş..

Aptal hırsız!..

Emlak Bankası'nın kasasına girebilseydi, kılıç balıklarını yakalardı..

TEŞEKKÜRLER USAME

Kriz korkusu, adaleti de rehin aldı!..

Bıkmadınız mı bu sığlıktan, yoksulluktan, tek düzelikten ve vizyonsuzluktan?

Mesut Yılmaz'ı veya Ecevit'i ya da Bahçeli'yi dinlerken hiçbir çağdaş ufuk açılıyor mu önünüzde?

"Doğalgaz"ı, "L.P.G."yi lüks görüp KDV almak ve aynı anda da "yoksullar üşüyor" diye bunları ucuzlatmak için belediyelerle kavgaya girmek, size çağdaş uygarlık işaretleri olarak mı görünüyor?

Okumuyor musunuz gazetelerde?

Emlak Bankası'na, denizcilik sektörüne kredi açılması için talimatı, Mesut Yılmaz vermiş işte... Gözaltına alınanlar da, bürokratlarmış...

Farkında değil misiniz?..

Elinde ve dilinde devlet gücü olan herkes, "Yolsuzluk ve kokuşmuşluk bitmeden, Türkiye hiçbir yere gidemez" diyor...

Ama hepsi de, "Ya yeni bir kriz patlarsa" diye uzaktan bakıyor olup bitenlere...

"Kriz korkusu", Türkiye'de siyaseti de, adaleti de rehin almadı mı?

Usame Bin Ladin ve Taliban olmasaydı, İMF (veya ABD) Türkiye'ye yeni kaynak verir miydi?

Ne konuşuyorsunuz yani?

Ecevit Taliban'a çatacağına, derin saygılarını sunsa, daha hakça bir davranış olmaz mı bu?

Gerçekten bıkmadınız mı bu sığlıktan?

Bu senaryo çok acemice değil mi?


10 Ocak 2002
Perşembe
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED