T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Biz ona Kırtipil Hamdi derdik"

Aylık edebiyat dergisi "Hece", son sayısını Ahmet Hamdi Tanpınar'a ayırmış. M. Orhan Okay'dan Hüseyin Su'ya, Alim Kahraman'dan Necmettin Türinay'a, Ömer Lekesiz'den İnci Enginün'e, onlarca imza, Tanpınar'ı ve "eserlerini" anlatıyor.

Hani, Yalçın Küçük'ün "Kemal Tahir'i verelim onu alalım", Ece Ayhan'ın "Soldan bakınca sağda, sağdan bakınca solda görünüyor" dediği koca muharrir.

"Mahur Beste"yi (çağının sorunlarını kavramaya, onu aşmaya çabalayan bir roman, bir "geçmiş zaman" güzellemesiydi) 43 yaşında, savaş koşullarında, gazın, tuzun, ekmeğin karneyle satıldığı "müntehib-i sani" yıllarında kaleme almıştı...

Bir yandan Millî Şef belası, bir yandan yeni yeni uyanmaya başlayan köylü narodnizmi (ki arkasından "Bizim Köy" maskaralığı sökün edecektir), bir yandan "Biz ona Kırtipil Hamdi derdik" diyen Nurullah Ataç'ın doldurup piyasaya sürdüğü "Garip" garipliği...

Yaşadığı dönem içinde pek (pek değil, hiç) ciddiye alınmadı.

Alt tarafı sıradan bir edebiyat muallimiydi.

Hüzünlü, yalnız, itilmiş, koğulmuş bir adam.

Durup durup Bergson'vari laflar yuvarlayıveriyor, hiçbir tanıma, hiçbir kalıba, hiçbir kategoriye girmeyen romanlar, şiirler, öyküler yazıyordu.

İlk kuşak münevveran anlamadı onu.

Ezel Erverdi, Mustafa Kutlu, (sağolsun) Fethi Naci de olmasa büsbütün unutulup gidecek, edebiyat ansiklopedilerinde "TANPINAR, Ahmet Hamdi" olarak "dolgu" işlevi görecekti.

Yıllarca "sol"un lânetiyle yaşadı.

Mutsuzdu.

İflah olmaz bir Schopenhauer...

Biraz Nuran, biraz Mümtaz, hatta İhsan, çokça da Hayri İrdal...

"Huzur", bir anlamda "Aşkın Metafiziği"dir.

"Antalyalı genç kız"a yazdığı mektupta şöyle diyordu:

"Şiir ve sanat anlayışımda Bergson'un zaman telakkisinin mühim bir yeri vardır. Pek az okumakla beraber o da borçlu olduğum insanlardandır. Fakat Schopenhauer ve Nietzche'yi çok okuduğumu da hatırlatayım. Rüya meseleleri beni Freud ve psikanalistlere götürür. İşte sanatım hakkındaki fikirlerimi öğrendiniz. Ne kazandınız?"

"Zaman"a takmıştı.

"Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında" şeklinde dizeler attırıyordu. Yahya Kemal kompleksi, onu aşma çabaları ve içinde kök salan o mutsuz, huzursuz, kuşkucu kişiliği "Dostoyevskiyen" bir ruh kazandırmıştı ona.

"Mümkün olduğu kadar kapalı alemler olmasını istediğim şiirlerimin anahtarlarını roman ve hikayelerim verir" diyordu.

Romanlarında "ziyan olmuş" hayatları, iki uygarlık arasında bocalayan, daha doğrusu Doğulu mu, Batılı mı olduğuna karar verememiş insanların acılarını, sıkıntılarını, düş kırıklıklarını anlattı.

Bir taraftan da çaktırmadan dalgasını geçti tabii; su katılmamış bir ironiyle kaleme aldığı "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nde Türk münevveranının "arada kalmışlığı"nı "ti"ye aldı; henüz "modernleşme"nin adı yoktu, ama Türk usûlü modernleşmeyi ve bireylerin "yırtma" çabasını, düştükleri gülünç ve acıklı durumu tahkiye etti.

Kendini tutamadı, bombasını patlattı:

"Sapır sapır dökülüyorlar..."

"Yüzüme bak ve şark'ı iyi gör. Benim yüzüm, senin yüzün, babalarımızın yüzü; yani hayatları olmayanların yüzü..." diyordu Mahur Beste'nin Sabri Hoca'sı.

Ömer Lekesiz de şöyle diyor:

"Medenî tercihler planında Tanzimat'la beraber oluşan "mülemma"nın (ki tabir Orhan Okay hocamıza aittir) özellikle sanatsal planda daha sistematik bir senteze doğru evrilmesi Tanpınar'la gerçekleşmiştir. (....) Tanpınar'a göre medeniyet tercihi tamamdır. Önemli olan bu tercih çerçevesinde İslâm ve İslâm dışı inanışların bir 'meşruiyet' nedeni sayılması yerine, kültürel bir gerekliliğe dönüştürülerek yaşatılmasıdır."

Hece dergisi yetkililerine teşekkür ediyorum.

Bundan daha güzel bir "hediye" olamazdı, hele şu kördöğüşü ve amansız cedel ortamında...


10 Ocak 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED