T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yerli değerler ve uluslararası dinamikler

Türkiye'nin bir "model ülke" olması gerektiğinden bahsedilir sık sık. Bunun en temel sebebi, Türkiye'nin içinde dolaşımda olan değerlerle, jeo-politik ilişki ağı arasındaki etkileşimin "yönü"nün ve "niteliği"nin ne olması gerektiği konusundaki "genetik kararsızlık"tır.

Bu durumun en görünen tarafı "yerli değerler" ile "uluslar arası dinamikler" arasında çok sık meydana gelen "yırtılma"dır.

Yaşanan her dönüşüm karşısında Türkiye yerli değerleri ile küresel dinamikler arasında nasıl bir etkileşim oluşturacağı konusunda kriz yaşar.

Krizin çözümü ise her zaman ya "erteleme"dir ya da "krizi yeni bir krizle çözmek"tir.

Bu nedenle Türkiye "model" olma potansiyeline sahip olsa da, herhangi bir modeli işlevselleştirme konusunda "apolitik"tir.

Bugün gelinen aşamada ise iç siyasetle dış siyaset dinamikleri örtüştüğü için, modelsizliğin devam ettirilmesi zorlaşmıştır.

Ortaya gelen her krizde demokrasinin daraltılmasına ve "siyasi mekan"ın boşaltılmasına dayanan politik tutum, artık ilerleme kaydedemiyor. Üstelik bu modelsizliğin devamında ısrar, sürekli daha derinleşen ve yapısal olmaya meyleden kilitlenmeler doğuruyor.

Türkiye açısından ise yerli değerleri ile küresel dinamikler arasında tempolu bir etkileşim kurabilmek artık geleceğin yönetimi açısından en hayati konudur.

Küresel dinamikleri iyi kavradığı izlenimini veren veya küresel siyasetin diline aşina olduğu varsayılabilecek hareketler, yerli değerleri temsil derinliğinden yoksun bir karakter arzediyor. Küresel ilişkilerin yönünü görmek ile bunları yerli değerlerin derinliğiyle beraber ele alabilmek aynı şey değil çünkü. Bu nedenle de Türkiye'yi dışa açmayı çok önemseyen hareketlerin Türkiye'yi "kavrama" konusunda ciddi sıkıntıları olduğu her seferinde görünürleşiyor.

Öte yandan yerli değerleri temsil konusunda "vurgulu" görünen hareketler, küresel dinamikleri istihdam etmeyi beceremiyorlar. Yerli değerleri siyasallaştırırken, bunu Türkiye'yi içe kapatacak şekilde yönlendiriyorlar. Sonuçta yerli değerleri temsil, Türkiye'yi içe kapatmaya yarayan bir siyasallaşma ile tanımlı hale geliyor.

Türkiye'nin yaşadığı yırtılma budur işte.

Bu aşılmadan bir model olmaktan bahsedilemez.

Yerli değerleri küresel dinamiklerle buluşturacak bir siyasallaşma üretmesi gerekiyor "siyasal mekan"ın.

Bu olmadığı taktirde güçlü bir demokrasiye sahip olmak da, siyasi alanı genişletmek de mümkün değildir.

"Siyasal mekan" öncelikle yerli değerler ile küresel dinamikler arasında bir etkileşimin mekanı olmalıdır.

Ancak böyle bir mekan içinden demokratikleşmenin yönü ve siyasetin dinamikleri konuşulabilir.

Bunun nasıl olacağını, siyasal mekanın ne ile tanımlı hale geleceğini konuşmadan yapılacak tartışmalar, şimdiye kadar olduğu gibi "zeminsiz" kalmaya devam edecektir...


10 Ocak 2002
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED