T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AKP için ilk engel ilk sınav

Türkiye'deki kamuoyu yoklamalarından "Tayyip Erdoğan'ın seçimleri kazanacağı sinyalini alan" ABD'nin etkin gazetelerinden New York Times'ın önceki günkü yorumunda şu ifadeler yer almıştı:

"İslamcı bir politikacının Türkiye'yi yönetmesi ihtimali laik zihniyetli Türkleri ve özellikle Amerika olmak üzere Batılı müttefikleri ürpertiyor."

Bu, Türkiye için de seçmen iradesi için de "ürpertici" bir tesbitti. Tayyip Erdoğan'ın "değişim" söylemini de değerlendiren gazete demek ki nihai tahlilde söz konusu çevrelerin bunu yeterli bulmadığını tesbit etmiş oluyordu.

Biz Türkiyeliler biliriz bu ülkede politikanın hangi vasatta cereyan ettiğini... Meşruiyyet alanının nasıl oluştuğunu veya oluşmadığını...

Anayasa Mahkemesi kararının tam da New York Times'ın yorumunun yayınlandığı güne denk gelmesi ne kadar manidardır!

Evet Anayasa Mahkemesi "laik zihniyetli Türkler ve özellikle Amerika olmak üzere Batılı müttefikler"in "ürperti"lerini en azından bir süre telafi edecek kararlar vermiş oldu.

Karar'ın getirdikleri ve sonuçları şunlar:

-Tayyip Erdoğan partiye kurucu üye olarak genel başkanlık yapamayacak. Ancak sade üye olarak partiye girip, kurucu üyeler tarafından yeniden genel başkan seçilmesi mümkün.

-Karar Erdoğan'ın milletvekili olabilmesini de tartışmalı hale getiriyor.

-Eğer YSK, Anayasa Mahkemesinin kararından "milletvekili olamama" sonucunu çıkarırsa, Erdoğan için milletvekilliği yolu ancak 2003'te açılabiliyor. Çünkü 312'nin getirdiği siyasi yasaklılığın kaldırılması için başvuru imkanı o zaman doğuyor. Başvuru olur, ilgili yargı kurumu da "Evet geçen üç yıl yasağın kalkması için yeterli olmuştur" kararına varırsa milletvekilliği yolu da açılmış oluyor. Böyle bir kararın oluşumunda da Türkiye'ye özgü etkenlerin devreye girip girmeyeceği tamamen konjonktürel gerçeklerle ilgili bir husus.

-Anayasa Mahkemesi başörtülü kurucuların konumunu yasal buluyor. Bu da ilginç bir durum ortaya çıkarıyor. Merve Kavakçı'nın başörtülü olduğu için Meclis'e alınmadığı, RP ve FP'nin kapatma kararlarına "başörtüsü"nün gerekçe olarak gösterildiği bir ortamda, "başörtülü siyaset" yolunun açılması ilginç. Anayasa Mahkemesi kararının "başörtülü kurucu"luğu yasal bulup "milletvekili olma" yolunu kapatması mümkün mü, işte soru burada...

-Ve karar 6'ya 5 gibi bıçak sırtı bir oylama ile alınmıştır. Bir oy farkla, şu an Türkiye'de halkın yüzde 20-25 oranındaki desteğiyle barajın üstünde kalan tek partinin, yani halkın Meclis'e gitme izni verdiği tek siyasi oluşumun işi zora sokulmuş olmaktadır. Bu da Türkiye'de siyasetin nasıl bıçak sırtı bir ortamda seyrettiğinin somut göstergesi olarak değerlendirilecektir.

Kararın AKP için getirdiği zorluklar açık. Bir kere karar, partinin çekim merkezi olan Tayyip Erdoğan ismi etrafındaki tartışmayı derinleştiriyor. Ona bıçak sırtı, bir yerde belirsiz bir konum getiriyor. 2003'e kadar "milletvekili olup olamayacağı" net olmayan bir konum bu. Bir yerde hukukla cedelleşen bir konumdan da söz edilebilir. Böyle bir cedelleşmeyi tercih edecekler mi bir soru. Tercih ettikleri zaman 2003'te verilecek kararın bundan nasıl etkileneceği başka bir soru. "Değişme" yaklaşımı içinde sistemle cedelleşmeyen bir üslup benimsenmesi nasıl bir sonuç getirir başka bir soru. "İslamcılık" bütün değişim söylemine rağmen sizi gözetleyen çevrelerde sizden ayrılmayan bir nitelik ise, o çevrelerde meşruiyyet kazanmak için ne yapacaksınız?

Burada hemen Ufuk Güldemir'in Teksas-Malatya kitabında Özal'ın Amerika'dan görünüşü üzerindeki tesbitlerini hatırlamak gerekiyor. Güldemir orada, Amerika'da Özal'la ilgili ikili bir değerlendirmenin sürekli devam ettiğini yazıyor. Bir çevre, Özal'ın "usta bir takıyyeci olduğunu, aslında İslamcılığının devam ettiğini" düşünüyor. Bir başka çevre ise "Bir İslam ülkesinde iletişim sağlanacak ideal politikacının Özal gibi, hem islami çevrelerle ilişkisi olan hem de laikliği içselleştirmiş birisi" olabileceğini ifade ediyor.

New York Times Erdoğan'la ilgili değerlendirmede hangi çizginin nabzını veriyor acaba? Acaba Erdoğan için de Amerika'da "Türkiye'de iletişim kurulabilecek ikinci Özal" yorumu yapan bir çevre var mıdır?

Anayasa Mahkemesi kararının AKP'yi zor bir değerlendirme noktasına getirdiği de açık. Hoş Erdoğan'la ilgili böyle bir karar beklenmiyor değildi. Bir yerde partililer bu ihtimali de dikkate alarak hareket etmiş olmalılar. Yani "engelleninceye kadar Tayyip Erdoğan'la beraber yürüyelim, engel çıkınca görev devri gerçekleştirilebilir ama o zaman da parti zaten ete kemiğe bürünmüş olur", gibi bir değerlendirme.. Şimdi o noktaya gelinmiştir. Parti yönetimi şöyle bir tercihle karşı karşıyadır:

1. Erdoğan'ı sade üyelikten yeniden genel başkanlığa getirmek

2. Erdoğan'ı sade üye yapıp, genel başkanlığa yasal riski olmayan birisini getirmek.

Birincisi Tayyip Erdoğan'ın halktaki sempatisini öne alan ve parti-halk iletişimini canlı tutmayı tercih eden bir yaklaşımdır. Riski, halkta "Erdoğan'a yarın da yol vermezler" kanaatini canlı tutmasıdır.

İkincisi, yasal cedelleşmeyi bırakıp, Erdoğan'ın durumunu normal prosedüre havale edip, Erdoğan'ın sade üyeliğinde ve yeni bir genel başkanla yürümektir. Bunun riski genel başkanlıktaki "Erdoğan vitrini"nin boşalmış olmasıdır. Yani parti-halk iletişiminin zarar görme ihtimalidir.

Parti yönetimi zor bir tercih noktasındadır. "Kadro harekatı" böyle durumlarda daha kolay çözümler üretebilir. Halka da değişen bir şey olmadığı gibi bir imaj verilebilir. Ama acaba kadro harekatı denebilecek bir iç bileşim, bir ete kemiğe bürünme sağlanabilmiş midir? Sınav belki buradadır.

Erdoğan'la ilgili karar, bir kere daha Türkiye siyasetinin problemli niteliğini gündeme getirecektir. Halkın umutlarını teksif ettiği ama hukuki niteliği tartışılır engellerle boğuşan bir siyasi oluşum... İlk defa AKP'nin karşılaşmadığı (yani daha önce de farklı siyasal çizgide bir çok partiyi hizmet dışına iten) bu yapı, sağlıklı değildir. Türkiye'nin ayak bağıdır.


11 Ocak 2002
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED