T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bu kadar garipliğin bir sebebi var

Başbakan Bülent Ecevit'in Washington ziyareti öncesi Meclis'ten çıkmasını beklediği bankalar yasası Meclis gündeminde. Yeni düzenlemeyle, kendi ayakları üzerinde duramayan özel bankalara Hazine'nin kaynak aktarması sağlanacak. Bu amaçla IMF'den temin edilen 4 milyar dolarlık kredi tahvile dönüştürülüp zayıf bankalara pompalanacak. İktidar ortaklarından biri mızıkçılık etse de, bir diğeri, bütün gücünü kullanarak, yasanın en geniş biçimde geçmesine çalışıyor.

Yasada dikkati çeken gariplik bir değil pek çok. IMF'ye sunulan niyet mektubunda, bankalar sisteminin elden geçirileceği, içi boşalmış bankaların tasfiye edilip kamu bankalarının özelleştirileceği vaadleri yer alıyor. Gerçi Kemal Derviş sonuçta 6 ila 8 bankanın ayakta kaldığını söylüyor, ama tasfiye edilmesi gereken bankaların devletleştirilmesini öngören bir yasal düzenleme gerçekten de garip.

Bir başka gariplik de, öngörülen düzenlemenin bugüne kadarki uygulamalarla taban tabana zıtlığı. Sahip oldukları bankaların içlerini boşalttıkları iddiasıyla bir yıldan uzun süredir cezaevinde ikamet eden işadamları var. Aynı durumdaki diğer bankaların da tasfiyeye uğratılıp literatüre "Hortumculuk" olarak geçmiş uygulamaları yüzünden sahipleriyle ilgili cezâi kovuşturma açılması gerekirken, bu durumdaki bankalara taze para 'pompalanması' sizce de garip değil mi? En garip olanı ise, bu operasyon için kullanılacak kaynağın, niyet mektubuna "Bankaları tasfiye edin, kamu bankalarını özelleştirin" hüküm cümlelerini yazdıran IMF tarafından temin edilmesi...

Türkiye'de mâli sektörün, 'holding bankacılığı' diye adlandırılan bize özgü bir durum sebebiyle hasta olduğu biliniyor. Piyasadan topladığı mevduatları, holdinge verilmiş borç muamelesine tâbi tutup diğer şirketlere aktarıyor bu bankalar. Yakın zamanlara kadar bilanço oyunları ve ağır makyajlarla 'düzgün' görünmeleri sağlanabiliyordu; ekonomik krizle birlikte 'holding bankaları' makyaj da tutmuyor. Şimdiye kadar tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilen 19 banka oldu; her an aynı muameleyle karşılaşacağına eli kulağında gözüyle bakılan başka bankalardan da söz ediliyordu.

Reel sektörü canladırabileceği mâl-i hülyasıyla bu operasyona destek verenler, ya da hiç değilse bankaların bağlı oldukları holdinglerin ipoteğini şart koşarak borcu sağlam kazığa bağlayabileceklerini umanlar var. Olabilir. Ancak, bu operasyon reel sektöre yaramayacağı gibi, alınmaz ya, alınsa bile ipoteklerin de yolsuzlukların önünü keseceğini sanmıyorum.

Tartışanların, garipliklerden şaşkınlığa düştükleri hemen fark ediliyor. Altı kalın renkli kalemle çizilen, hükümetin, bir yıl içerisinde iki birbirine taban tabana zıt politikayı aynı gerekçelerle savunuyor olması. Ekonominin başına Washington'dan getirilen Kemal Derviş, yeni düzenlemeyi, 'şeffaflık' getireceği gerekçesiyle ve koltuğunu da riske atarak savunuyor; bu kadar heyecan anlaşılır gibi değil. En fazla şaşırtan ise, IMF'nin gelişmeye onayı ve Ecevit'in yasayı Washington'a bir 'zafer' olarak sunma arzusu. "Ne oluyor?" diye sormamak elde değil.

Olan aslında şu: Türkiye'de bankalar sistemi ile siyaset arasında gözden kaçırılan yakın bir ilişki hep olagelmiştir; o ilişki yeni düzenleme ile iyice pekiştirilmek isteniyor. 19 banka tasfiye edildi, sistemden dışlanacak başka bankalar da mutlaka olacaktır... Ancak, dışarıdan bulunan borçların aktarılmasıyla canlandırılacak bankalar bundan sonraki dönemin siyasetini belirlemede etkin bir rol oynayabilecekler. Ortalık yatıştığında ayakta kaç banka kalacak ve bunlar hangi bankalar olacak? Soru bu. Bankalar yasasının siyasi partiler ve seçim yasalarından önce ele alınması, bu yüzden, tesadüf değil.

Anayasa Mahkemesi'nin Tayyip Erdoğan'la ilgili kararının da işaret ettiği bir gerçeği artık görmeliyiz: Türkiye, ekonomik krizlerle içine düştüğü büyük türbülanstan, seçimden sonraki beş yılı da siyasete egemen dengeleri koruma altına almadan ve Çankaya Köşkü'ne 'uyumlu' birini yerleştirmeden çıkmayacak gibi. Bunun için bizlerin biraz daha borçlanmamız ve bazı holdinglerin biraz daha palazlanması gerekiyor.

Siz bankalar kurtarılıyor sanadurun, aslında siyaset elinizden kaçırılıyor.


11 Ocak 2002
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED