T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Azad kabul etmez köleler

Polis, Yeni Şafak baskını sonunda hazırladığı tutanakta, baskına gerekçe olarak "isimsiz bir erkek şahıstan gelen ihbar telefonu"ndan bahsediyordu.

Yahu olur mu öyle şey!

İsimsiz erkek olur mu hiç?

"Kadının adı yok" önermesinden mülhem şimdi de "Erkeğin adı yok" şeklinde bir 'latife' ortaya atıldı.

İnanan çıkabilir belki, ama çoğunluk inanmayıp gülüyor.

Üstad Rauf Tamer de inanmayanların başında.

Şöyle yazdı baskından sonra:

"Polis, tecrübelidir... Yani, böyle acemilik yapmaz. Yere sağlam basar... Belli ki emir almış. Nerden almış?

Vallahi en yukarılara kadar gitmeye gerek yok... Çünkü bu acayip sistem içinde, öyle 'azad kabul etmez köle'ler vardır ki, 'en yukarılara şirin gözükmek için' böyle bir emri, kendiliklerinden ve 'seve seve' verirler.

Nitekim, bize komik gibi gelen o tutanak'ta, polis 'isimsiz bir erkek tarafından yapılmış telefon ihbarı'nı bence özellikle vurgulamıştır.

Ne demek bu?

Ortada bir tertip olduğu, başka nasıl ima edilir? Her isimsiz ihbarda (emir olmadıktan sonra) bir gazeteye nasıl baskın yapılır? Bir deneyin bakalım, yaptırabiliyor musunuz?

Polis, o tutanağı bilinçli yazdı.

Hatta bence pas verdi.

Patta bence öyle bir ihbar bile yoktu.

Yeni Şafak, işte o tutanağa dayanarak 'emir veren zat'a mutlaka ulaşacak ve onu kıskıvrak yakalayacaktır... Zaten uzakta değil, burnumuzun dibindedir.

Arkadaşlarımıza geçmiş olsun demek bile ayıp geliyor bana...

Tersine, kutlamak gerekiyor.

Çünkü Yeni Şafak, giderek artan etkinliğini, ona diş bileyenlere bile söke söke kabul ettiriyor..."

* * *

Rauf Tamer'e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Telaş içinde herhalde aceleye geldi, polislere soramadık. Ama şimdi soralım:

- Sizi bu baskına yönlendiren kişinin gerçekten de 'erkek' olduğuna emin misiniz? Hem de isimsiz?..

Rauf Tamer'in söylediği gibi, kanun dışı emir vererek Yeni Şafak'a baskın yaptıran zat-ı muhterem, eğer kıskıvrak yakalanırsa, 80 km hızla giderken duvara toslayan araç içindeki sürücü gibi olması muhtemeldir.


Varsayalım diyerek...

Genç adam, "artık evlenmenin vaktidir" düşüncesiyle evini hazırlamış, eşyalarını almış. Mobilyasını vesairesini her şeyini tamam etmiş.

Hali vakti yerinde...
Boyu posu düzgün...
Yakışıklı...
İşi gücü de var, boş gezenin boş kalfası değil...
Sevdiği, beğendiği, dahası âşık olduğu biri de var.
Kızın ailesi de durumdan haberdar. Yalnız, "baba" biraz aksi.
Kız babası olmak da aksilik için yeterli gerekçedir ya zaten.
Gitmişler kız istemeye.
Kahveler içilmiş, "Allah'ın emri, Peygamber Efendimizin kavli..." ile söze başlanmış.
"Eh biraz düşünelim" cevabı almışlar.
Adettir, düşünmeden olmaz.
O sırada kasette Barış'ın "İşte hendek, işte deve"si çalıyormuş.
"Zordur almak bizden kızı..." kısmına kayınpeder olacak muhterem zevkle eşlik ediyormuş.

* * *
Çiçekler ve çikolatalarla tekrar gidildiğinde, verimkârlıktan cayılmadığı kanaati oluşmuş.

"Tamam" demiş kız babası, "Verdik gitti. Yalnız bir şartım var." "Nedir?"
"Kızımızı alırsın, düğünü yaparız. Velakin gerdeğe girmek yok!"
"Hoppala!.. Niye ki?.."
"Sen daha evvelden altı ay hapis cezası almışsın."
"Doğru, aldım, yattım. Suçumsa sadece şiir okumaktı."
"Ben anlamam. Gerdek olmaz. 2003 yılının baharına kadar beklemen lazım. Kararım karar!.."


GÜNÜMÜZ KUTLU OLMADI

10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş. Çalışarak 'gün'ümüzü kutladık dün.

Asıl, işinden çıkartılan, evinde oturan, çalışamayan gazeteciler için bir 'gün' ilan etmemiz lazım.


GÜNÜN SÖZÜ

En kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle istediği şeyin gerçek olduğuna inanır.
Demosthenes


11 Ocak 2002
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED