T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye nereye koşuyor?

Adettendir; yeni bir gazetede ilk yazı okuyucuya merhaba demeyi gerektirir. Düşünüyorum da, aslında ne ben Yeni Şafak gazetesi ve okurları için yeniyim, ne de onlar benim için… Yeni Şafak benim en çok röportajımın çıktığı gazete… Çeşitli yorum ve yazılarımın en çok alıntılandığı, 312'den 159'a yaptığım mahkeme ziyaretlerinin en çok yer bulduğu gazete…

Ama yine de merhaba...

Yazarın üç muhatabı vardır. İlk muhattap ilkeleridir, yani kendisidir. Sonra okuru gelir; en nihayet gazetesi… Her üçü açısından da doğru zamanda doğru yere geldiğimi sanıyorum, öyle umuyorum.

Önümde Yeni Şafak arşivi duruyor. 2000 yılında Abdullah Muradoğlu'na, "Benim kişisel vazgeçilmezim bir tanedir, o da özgürlüğümdür; kendimi özgür hissetmediğim ya da sıkıştırıldığım anlarda boğulurum…" demişim.

Yazıda, düşüncede, siyasette özgür hissetmek hayal edebilmekle, hayali dillendirebilmekle, başkalarının hayallerini dinlemek, anlamak ve sevmekle ilgilidir; ardından da bu duruşun "olmazsa olmaz" koşulu ilkelerle… Ve bu duruş; istikrar yerine değişimi, "devlet gözlüğü" yerine "toplumsal gözlüğü" öne çıkarır.

Elbet bu duygu sadece birkaçımıza özgü değil… Bu ülkede her aklı selim insanın arzusu aynı:

Çoğulcu bir toplum, katılımcı bir siyaset, rekabetçi bir ekonomi, doygun bir özgürlükler rejimi. Ve onların kuşatacağı ama aynı zamanda toplumun taleplerini izleyecek bir değişim ve bu değişimden doğacak refah ve istikrar…

Ne var ki bugün bunların çok uzağında olmak bir yana, her geçen gün biraz daha uzaklaşıyoruz. Çarkın işleyişi bundan beş yıl önce açılmış bir sürecin alabildiğine derinleştiğini gösteriyor.

Tablo karanlık ve karmakarışık:

Bir yanda dışarıdan müdahalelerle iyi daraltılmış, "yetkisiz bir sorumlu" haline getirilmiş ve bu koşullarda güç kavgasına bağlı yolsuzluklarla kavrulan bir siyaset mekanizması var.

Öte yanda siyasete ihtiyaç duyduğu oranda siyaseti dışlayan, devleti siyasetin yerine koyan, "devlet merkezli düşünme"ye koşullanan bir kamuoyu iklimi…

Ötede; İslami kesimden etnik talep sahiplerine, soldan sağa, hemen her kesimi susturulmuş, temsilden azade tutulmuş ve "marjinalize edilmiş bir toplum" görünüyor.

Beride ise türlü uygulama ve müdahalelerle her geçen gün biraz daha "otoriterleşen ve askerileşen bir devlet" işleyişi…

Hepsi bundan ibaret değil üstelik; bir de sonuçlar var.

İlk sonuç; asli tartışma ve çatışmaların askeri bürokrasi-siyaset, siyasiler arası, siyaset-basın gibi cephelerle devlet içine hapsolmasıdır. Ve her çatışmanın "fiili durumları", "hukuksuzluğu" tahrik eden araçlar üretmesi ve siyaseti iflah olmaz küçük parçalara bölmesidir.

İkincisi; ülkede değişimciliğin "toplumu, siyaseti, hatta insanı dışlayan devlet merkezli bir liberalizm"e teslim olmasıdır.

Üçüncüsü; bütün sorunların, toplumsal açıdan değil, onları temsil ettiğini iddia eden örgütlerin stratejik değerleri açısından ele alınır hale gelmesidir. İslami duyarlılığı yüksek partilerin İslami kesimle, etnik duyarlılığı yüksek partilerin o etnik kesimle mesafeler koyarak "merkeziyetçi siyaset"e yönelmeleridir. Bu aslında, devlet ve siyasetten sonra toplumun bile kendisinden kaygı duyar hale gelmesini ifade eder.

Ve adını koymak gerekir: Biz "siyasetin, toplumun, düşüncenin sıfır noktası"na ulaştık.

Hiç bir gelişme, ne AB adaylığı ne mevzuat ve anayasada yapılan değişiklikler, bu çarkı şimdilik tersine döndüremiyor…

Sadece geçen hafta ülkenin serancamını resmetmeye yeter. Bir gazete, Yeni Şafak, arama izni olmaksızın siyasi amaçlarla basıldı. Siyasetin devletleştirilmesini daha meşru, yaygın ve şeffaf hale getiren SAREM kuruldu. Tayyip Erdoğan'ın, bir şiirle başlatılan öyküsü, siyaseti dizayn etme çabalarının sonucunda yeni bir yasakla sona erdi.

İniş sürüyor; ama bilin ki bunun bir çıkışı olacak ve özgürlük iklimi bir gün bu semaları kuşatacaktır…

Bu köşede, bu çıkışı birlikte arayacağız…


12 Ocak 2002
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED