|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tayyip Erdoğan ile ilgili karar, ilk bakışta bir liderin siyasi geleceği ve bir partinin siyasal pozisyonu ile ilgili tartışmaları alevlendirdi. Fakat bu olayın görünen yüzüdür. Görünürde, sürekli olarak "geleceğe nasıl baktığı" araştırılan bir politikacı ve "siyasal pozisyonu" konusunda yeni tartışmaları tetikleyen bir parti varsa da, gerçekte, gerek Erdoğan'ın, gerekse Ak Parti'nin "temsil" ettiği sosyolojinin algılanması ile ilgili bir tartışma süreci yaşıyor "reel siyasal akıl". Osmanlı'dan Cumhuriyet'e aktarılan temel siyasi reflekslerden biri "siyasal taşra"nın kontrol altında tutulmasıdır. Siyasal taşranın kontrol altında tutulması ve "siyasal merkez"in, taşranın taleplerinden bağımsız olarak kurgulanması, "köşeli" bir siyasal refleks olarak Cumhuriyet'e de aktarılmıştır. Reel siyasi düzlemde merkez sağ ve merkez sol tartışmalarını işlevsizleştiren gelişmeler bu siyasal refleksi de iki nedenle işsiz bırakmıştır. Birincisi, "merkez", temsil yeteneklerini, yani sosyolojisini kaybetmiştir, ardından da büyük sermayenin siyasi taleplerinin ifadesinden ibaret hale gelmiştir. Öte yandan "taşra", coğrafi olarak taşra olmaya aynen devam etse de siyaset algısı ve araçları bakımından eski tanımlayıcı özelliklerinden boşanmıştır. Türkiye'nin "modelsiz" yürüyemeyeceği bir yola girilmesi, AB adaylık sürecinin dinamikleşmesiyle belirginleştikten sonra, siyasal değerler konusunda nasıl bir senteze varılacağı kadar "merkez" ile "taşra" arasında nasıl bir konumlanma gerçekleşeceği de, geleceğin ajandasındaki ilk madde olmuştur. Siyasal merkezin belli partiler, siyasal taşranın da belli partiler tarafından temsil edildiği "statik düzlem"de olmayan sorunlar doğdu böylece. Siyasal merkez ve siyasal taşra kavramlarının anlamsızlaşması, sağ ve sol siyaset algılarının Türk siyasetinde işlevsizleşmesi ve çevreden yükselen yeni toplumsal hareketlerin "merkez"in diline "aşina" bir pozisyon almaya yönelmeleri meseleyi daha çetrefil bir hale soktu son yıllarda. Ak Parti'nin siyasi temsili işte bu noktada "ayrıksı" bir konuma yerleşti. Dini hassasiyetler ve milliyetçilik ile kendini kurgulayan "millilik" algısının Türkiye'yi "içe kapatan bir siyasallaşma" üretmesi, buna karşılık Türkiye'yi dışa açmak isteyen merkez siyasetinin "yerli değerlerin derinliği"nden ve siyasal taşranın taleplerini temsil yeteneğinden yoksun olması karşısında ortaya çıkan vakum, yeni bir siyasal pozisyon üretti; Ak Parti de bu konumun temsilcisi olarak kuruldu. Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin yeni siyasal taşranın "toplumsal talepler"ini "siyasi temsil"e dönüştürmek konusunda gerçek bir "derinliğe" sahip olduğu kuşku götürmez; fakat bu, "taşralılık"la "milliliği" özdeşleştiren bir siyasi mantığa dayanmıyor, bu nedenle de Erdoğan'ın "siyasal dil"i ve Ak Parti'nin "siyasal pozisyonu" içi boşalmış bir merkez karşısında yeni bir siyasal merkez inşa etmeye de yöneliyor. Merkez unsurlar bugün "demokratikleşme" vurgusu yaparken "sosyal devlet" konusunda çekimser davranarak, steril merkezi güncellemekten öte bir siyasallaşma üretemiyorlar. Sosyal devlet vurgusu ile varoşların reflekslerine nüfuz eden hareketler ise demokratikleşmeyi sadece sosyal dayanışma ve taşrayı merkeze taşımakla "sınırlı" algıladıkları için, artık yeniden tanımlanması gereken "merkez"le giderek daha çok kopuyorlar. Erdoğan'ın, merkez unsurlardan geri kalmayacak derecede "demokratikleşme" vurgusuna sahip olması ve varoşların ruh kökünü kavrayan bir "dayanışma" refleski üretmesi, klasik merkez-taşra ayrımını reddeden yeni bir siyasal merkez arayışı olarak ortaya çıkıyor. Erdoğan'la ilgili mahkeme kararlarındaki "kararsız" yapı, aslında Türkiye'nin yeni siyasi merkezin içeriği ve merkez-taşra ilişkileri konusundaki "modelsizliğinin" göstergesidir. Türkiye, tüm dünyada ortaya çıkan problemlerden, siyasi merkezini yeniden nasıl kuracağı temelinde etkilenmektedir. Ak Parti de tam bu noktada görünürleşmektedir... Devam edeceğiz... Not: Ali Bayramoğlu aramıza katıldı bugün, kendisine "hoş geldin" demekten büyük sevinç duyuyorum. Onun da gelmesiyle, Yeni Şafak, gerçekten Türkiye'nin en güçlü sesi olma özelliğini katlayarak tescillemiştir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |