T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Herodiyen Türkiye

Geçen yüzyılın başında Türkiye, dünyadaki değişmelere ayak uyduramadığı için Avrupa ülkeleri arasındaki üstünlüğünü kaybetti. Bunun sonucu, Anadolu insanı Orta Doğu ve Balkanlar'da bütün ekonomik ve kültürel haklarından vazgeçerek, Cumhuriyet Türkiyesi'nin sınırlarına çekildi.

"Tanzimat"tan "Tek" parti yönetime kadar Türk tarihinin dayatmacı güçleri, Türkiye'nin geleceğini "İslam" medeniyetinin değerlerinde değil de "Batı" medeniyetinin değerlerinin içinde aradı. İngiliz tarihçi Arnold Toynbee'nin "Herodiyen" dediği bir tavırla, Türkiye bütün gücüyle Avrupa'ya yöneldi.

Yüzyıllar önce Yahudiler Romalılar'ın karşısında aynı yolu izleyince, dağılıp gitmişlerdi.

Herodiyen Türkiye, Osmanlı Devleti'nden kalan altı yüzyıllık mirası bütünüyle inkar etti. Avrupalıları kayıtsız ve şartsız taklit etmek iuçin, kıyafetten yazıya her alanda köklü değişiklikler yapıldı. Anadolu insanı, dayatmacı güçlerin baskısıyla tarihinden, kültüründen ve medeniyetinden koparıldı.

Herodiyen Türkiye'nin medeniyetler arasındaki hesaplaşmayı, medeniyet içi bir çatışmaya dönüştürmesiyle, Anadolu insanı'nın dinamizmi büyük ölçüde yok edildi. Tek parti yönetiminin dayatmasıyla, Osmanlı'nın mirasının bütünüyle reddedilmesi, Türk toplumunun maddi ve manevi dünyasında onulmaz yaralar açtı.

"Yukarıdan" baskı ve şiddetle gelen medeniyet değişimi, Türkiye'nin ürün, hizmet ve bilgi üretme potansiyelini yok etti. Dayatmacı politikalar, "Devlet" ile "Millet" arasında dil, değer ve anlam farklılaşmasına yol açtı. Anadolu insanı'nın bilinci bulandı, aklı karıştı ve üretme coşkusu yok oldu. Ekonomik, siyasal ve kültürel krizler birbirini izlemeye başladı.

Türkiye'de medeniyet içi hesaplaşma bütün şiddetiyle devam ediyor. Dayatmacı güçler seküler değerlerin tutmamasından büyük ürküntü duyuyor. Bunun için, içeride sonuna kadar Herodiyen olan "Devlet" dışarıda da Zelotist bir tavır takınmak zorunda kalıyor.

Mekke'deki Osmanlı kalesinin yıkılmasına karşı "Devlet"in takındığı tavır, tam bir ikiyüzlülük. Herodiyen Türkiye, Anadolu'da Osmanlı'dan kalan her şeyi yakıp yıkarken, Suudi Arabistan'daki bir Osmanlı eserine sahip çıkar gibi görünüyor. Bu tavır gerçek bir "dayatmacı takiyesi"dir.

Toynbee'nin "Medeniyet Yargılanıyor" isimli kitabında önemle vurguladığı gibi, Herodiyen tavır, büyük düşünür ve şair Sezai Karakoç'un ömrünü adadığı kavramla söylersek, bir toplumun "Diriliş"inin yolu ve yöntemi değildir. Herodiyen tepki, tarihin her döneminde tehlikeli ve zararlı olmuştur. Bu tavır tuzaklarla dolu, özgünlükten

Irmak geçilirken, kesinlikle at değiştirilmez. Irmak geçerken at değiştirenler, yeni ata binemeden, akıntıya kapılıp giderler.

Herodiyen Türkiye, taklit ettiği Avrupa'nın en yoksul ülkesi oldu.

Almanya ve Japonya gibi, Türkiye, külleri arasından dirilmesini başaramadı.


13 Ocak 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED