|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerikan başkentindesiniz; cuma günü, cuma namazına gitmek istediğinizde ne yaparsınız? Buraya gelenler bu sorunun birden fazla cevabı olduğunu bilirler; ancak bilmediğim bir alternatiften, bir dostumun Amerikalı eşinin, "Namazınızı Capitol'de kılın" tavsiyesiyle haberdar oldum. Filmlerden hatırlayacağınız, Senato ile Temsilciler Meclisi'ni kubbesi altında toplayan bina 'Capitol'… 11 Eylül'le zihinlerin iğdiş edildiği bir ülkede, senatör ve milletvekillerinin müslüman yardımcılarını işten çıkartmış olacaklarını düşündüğüm için, hem de içimden, "Eskiden varsa bile, mescit artık yoktur" dediğim halde, cuma namazı için Capitol'e gittim… Capitol'ün batı kapısından girdiğinizde ilk koridordan sağa dönüyorsunuz, en ilerideki geniş odayı mescit haline getirmişler. Mescidin tam adresi HC8… Namaz vakti geldiğinde, içeride, çoğu genç, bazısı sakallı, bir kaçı beyaz bir kaçı zenci Amerikalı, kalanı Arap, Pakistanlı, hatta Türk otuz kadar insan biraraya geldi. Biri öne çıkıp hutbeyi okudu, namazı kıldırdı. Sonrasında, Dr. Martin Luther King anısına düzenlenen yürüyüşe katılma çağrısı duyuruldu. İlginç değil mi? 11 Eylül sonrasında Amerika bütün İslâm ülkelerini değişmeye zorluyor; ama aynı Amerika, en aziz bildiği kurumların içerisindeki müslümanlara müsamaha etmeye, onların dini vecibelerini yerine getirmelerini sağlamaya devam ediyor. Namaz için o odada toplanan gençler, buradaki müslümanların âdeti olan yemek ikramından da nasiplendiler ve bu amaçla getirilmiş sıcak pizzalarını yiyip görevleri başına döndüler… Amerika'ya kadar gelmişken, 11 Eylül sonrasında İslâm'ın durumunu yakından incelemek niyetindeyim. Bu Kulis'i bir giriş kabul ediniz. Böyle bir giriş yapmamın sebebi, Türkiye'den uzaktayken aldığım "Impact International kapanma tehlikesiyle karşı karşıya…" üzücü haberi. Haberi iletenler, "Aralık ve Ocak sayıları çıkamadı, acele edilmezse, bu defa kesin olarak kapanacak Impact" demeyi de ihmal etmediler… Burada fırsatını düşürerek kaç kez söz ettim Impact'tan, yazıları ve tahlillerinden ne çok yararlandım. Kapağını açmaya fırsat bulamadığım sayıları oldu, "Bu kadar yanlış bilgi akışı arasında, nasılsa Impact var, okuyucuları doğruları ondan öğreniyor" güvencesi içimden hiç eksik olmadı. Impact da, her sayısıyla, İslâm Dünyası'nı ilgilendiren, ya da o dünyanın içinden birden fazla konuya ışık tuttu; 30 yıl önce tek başına çıktığı mücadelesini hiç eksilmeyen bir azimle sürdürdü. Ele alındığında hemen dikkat çeken estetik güzelliği ve muhteva zenginliği, böyle bir dergiyi kalabalık bir kadronun çıkardığını düşündürür. Oysa, Impact, kime başvuracağını bilen bir tek adamın azminin ürünüdür. Hemen bütün önemli olayları yerinde izleyen M. H. Faruqi, derginin çatısını da çatar, baskısıyla da ilgilenir. Yaptığı gazetecilik; ancak onun gibi bir gazetecilik yapan başka bir kişi bilmiyorum. İngilizce konuşulan coğrafyada yaşayanlar, Türkiye ile ilgili doğruya en yakın yazıları, yıllardır Impact sayfalarında okuyorlar. Eminim bir Nijeryalı, bir Cezayirli, bir Özbek de, "Bizim ülkemizle ilgili de…" diyeceklerdir. Dünyanın her tarafındaki tandıklarını harekete geçirir, binbir rica ile yazıları yazdırır, baskıya göndermeden bilgileri başka kaynaklardan doğrulatmayı da ihmal etmez Faruqi. "Bu kadar zahmetli bir işe bir insan tek başına neden katlanır ki?" Impact'i bugüne kadar ayakta tutan irade bu sorunun cevabında gizli. Bir defa daha yayınını tatil etmişti, ama galiba bu defa ciddi. 150 bin Sterlin (225 bin dolar) bulunamazsa İslâm Dünyası en ciddi haber kaynağından mahrum kalacak. Tek taraflı haber ve bilgi sağanağı altında kalınacak ve doğrularla yanlışlar birbirine geçecek. Böyle bir iletişim ortamında, o sağanağın muhataplarının, daha edilgen ve daha mazlum hale düşmeleri kaçınılmaz. "BBC, BBC" diye hergün adını duyduğumuz haber kuruluşu, aslında İngiliz dışişleri bakanlığının sağladığı kaynakla görev ifa ediyor. Bu yıl, İngiliz dışişleri bütçesinden BBC'ye tam 181 milyon Sterlin (250 milyon dolar) ayrıldı. ABD, Voice of America ve diğer haber kanallarını milyonlarca dolar kaynak aktararak ayakta tutuyor. Almanlar'ın Deutsche Welle'si de devlet destekli bir kanal. Bunlar, dünyadaki 'haber tekeli' içinden kanallar, ama destekçileri, tekele farklı renkler katabilmek için para esirgemiyorlar. Sonuçta, haberleri hangisinden izlerseniz izleyin, BBC, DW, VOA, fark etmiyor… Impact ise 'farklı' bir mecra. Onun bakış açısı yaygın haber dergilerinden çok değişik. Bir yönüyle 'biricik' olma özelliği var ve İslâm Dünyası yılda sadece 225 bin dolara ihtiyacı bulunan bir aylık dergiyi, hem de 11 Eylül sonrasının sisli ortamında, ayakta tutmayı beceremiyor. Olacak şey değil… Impact, kepenk kapatmadan önce son bir hamleye girişti; eski ve yeni okurlarının kendisini desteklemelerini bekliyor. Geniş bilgiyi derginin kendisinden elde edebilirsiniz, yeter ki ilgilenin… (Faks: 0044-202-272-8934 ve e-mail adresi: ed.impact@ntlworld.com). Amerikan başkentinde, cuma namazını Capitol'de kılmak benim gözümü biraz daha açtı; hep sığıntı durumunda kalmak istemiyorsak kendi değerlerimizi ayakta tutmayı bilmek zorundayız. Bu kadar İngilizce bilen, okumaya meraklı insanımız var; bir Impact'i yaşatmak o kadar zor mu?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |