T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tayyip Erdoğan, sizi neden böyle korkutuyor?

Canlarım benim... Bülent Ecevit'in Washington gezisini "eşsiz zafer" falan gibi sunanlar, Tayyip Erdoğan'ın Washington gezisini "işte gördünüz mü" havası içinde, ne güzel aktarıyorlar..

Adam bir parti kurmuş..

Bu partiye (AK Parti), Türk seçmenleri de, yüzde 20'lerin üzerinde ilgi duyuyor..

Ayrıca, Tayyip Erdoğan, New York'taki Davos'a davet edilmesini fırsat bilip, Washington'da kendisini anlatmaya çalışıyor..

-Referansımız din değil, diyor..

-Biz İslamcı değil muhafazakarız, diyor.

Daha ötesi, Siyasal İslam'ın dış politikadaki geleneksel söylemini kırmış..

Mesela "Suudi Rejimi"ni eleştiriyor.

-Demokrasi olmazsa olmaz, diyor..

Ama karar vermişler bir kere..

Tayyip Erdoğan devre dışı kalmalı..

Haberleri, "gazeteci" gibi değil "savcı" veya "hasım" gibi yazmakta kararlılar..

Diyoruz ki..

Tamam.. Oy vermeyin.. Desteklemeyin de..

Zaten Tayyip Erdoğan'ın dünya görüşüne karşı olan kesimin, ona oy vermeyeceği kesin..

O da bunu bildiği için, AK Parti'nin kadrosunu dar tuttu.. "Muhafazakar-Mukaddesatçı" bilinen isimler dışındaki dünyaya açılmadı..

Yani partisini kurarken, dar bir yelpazede kalmayı göze aldı..

Demek ki onun tercihi bu..

Bu durumda, Tayyip Erdoğan'ı beğenmeyen ve AK Parti'ye oy vermeyecek kesimlerin, bu partiyi değiştirmeleri mümkün değil..

Bu kesimlere düşen akılcı tutum, kendi dünya görüşlerine uygun lider ve partileri değiştirmeye, etkilemeye çalışmaları değil midir?

Tayyip Erdoğan'ın AK Partisi'ne seçmenin ilgi göstermesi, bir "başarılı icraat" veya "vizyon getiren etkileyici bir program" var olduğu için değil ki..

Ecevit'in DSP'si, Mesut Yılmaz'ın ANAP'ı o kadar başarısız ki..

Öcalan'ın yakalanmasına sevinen merkez-sağ kesimlerin coşkusu ile iktidara ortak olan MHP de, seçmenini hayal kırıklığına uğratmadı mı?

İşte bu yüzden de Tayyip Erdoğan ve AK Parti, en büyük seçmen desteğine sahip..

Ama bakın aynı kamuoyu yoklamalarına..

Temel felsefe olarak Tayyip Erdoğan'la taban-tabana zıt konumda bulunan "laik"çi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i de, seçmen (veya halk) çok tutuyor..

Yani diyoruz ki..

Bırakın Tayyip Erdoğan'la uğraşmayı..

Kendi tuttuğunuz partilerin sefil ve perişan görünümlerini düzeltmeye uğraşın..

Mesela DSP'de Ecevit gitse ve gelecek seçime Kemal Derviş liderliğinde girse bu parti, kesinlikle yine iktidara aday olur..

ANAP'ta Mesut Yılmaz değil de, Lütfullah Kayalar veya İlhan Kesici ya da Erkan Mumcu lider olsa, bu parti de makûs talihini değiştirebilir..

Yani ülkeyi ekonomik krize Tayyip Erdoğan sokmadı ki.. Önce Saddamcı, sonra Bushçu olan Tayyip Erdoğan değil ki.. Benzine, gaza, emlak vergisine ve herşeye zammı Tayyip Erdoğan mı yaptı? İç ve dış borçları beşe katlayan Tayyip Erdoğan mı? Hortumculara bankaları Tayyip Erdoğan mı verdi?

Kendi tuttuğunuz partileri ve liderleri, Tayyip Erdoğan'ı eleştirdiğiniz gibi eleştirseniz, AK Parti küçülebilirdi..

ŞAKA

Bir ihtimal!..

TBMM Başkanı İzgi, "Satanizm" konusunda Meclis Araştırması yapılması istemine destek veriyormuş..

Bakarsınız bundan sonra "Afferizm", "Hortumizm", "Despotizm", "Faşizm", "Militarizm" gibi "izm"ler konusuna da, TBMM girer..

GÖZYAŞI

Turgut Göle de yok artık!..

Cumhuriyet Halk Partisi denilince akla gelen isimlerden biriydi Turgut Göle.. (1913-2002)

Rahmetli İsmet İnönü'nün en güvendiği politikacılar arasındaydı..

İstanbul Liseliydi.. Babamdan 10 yaş küçüktü. Lisedeki ağabeylik, politikadaki beraberliklerinde de sürdü..

Geçen yaz Nilüfer Göle, beni ve eşimi, Turgut Göle'yle bir pazar günü geçirmemiz için, Kaynarca'ya davet etti..

Sanki 1920'li veya 1950'li yılları yaşıyormuşçasına, "Cemil Ağabey" diye babamı anlattı Turgut Göle..

Arkasından sıra İsmet İnönü ile anılara geldi.. Atatürk'e dayandı derken konu.. Her gece okuduğu, "Nutuk"un 1927 Leipzig baskılı olanını getirdi yatak odasından..

Bir Doğu Beyefendisiydi.. 'Kars'lıydı..

Prof. Nilüfer Göle ve Prof. Celal Göle gibi iki evlat yetiştirmenin huzuru içinde, aramızdan ayrıldı..

Hep, "şimdi sıra, bizim evde sizi ağırlamamıza geldi" diyerek ayrılmıştık o pazar günü..

Galiba, geleceğe dönük plan yapmak, genelde anlamsız oluyor..


1 Şubat 2002
Cuma
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED