AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Neden, nereye gidiliyor?

İlkelerden vazgeçtiğimiz çoktan belli oldu, belki de ilkelerle hiç işimiz olmadı. Peki faydası ne olacak bu asker gönderme işinin?

Yüksek tirajlı gazeteler, bilgisayar oyunlarındaki silahları ve savaşları anlatırcasına, gönderilecek birliklerin silah gücünü, deneyimini övüyorlar. Ama gerçek hayatta savaş ve silah sanal alem oyunlarına benzemez, kuru kahramanlık edebiyatıyla bu işler hiç yürümez...

ABD dışında Türk askerini Irak'ta isteyen yok.

Avrupa'nın basın ajansları, Avrupa kuruluşları daha şimdiden saldırganlık, Osmanlılık temalarını işliyorlar. Türkiye'nin, ABD'nin işgaline verdiği meşruiyetten rahatsız olduklarını ima ediyorlar.

Irak Geçici Yönetimi, tezkerenin oylandığı gün, Türk askerini Irak'ta görmek istemediğine dair bir karar aldı. Dışişleri Bakanı Hoşyar Türk askerine itirazını her fırsatta dile getiriyor.

Kuzey Irak Kürtleri, Kürt liderleri daha ilk tezkereden itibaren Türk askerinin Irak'taki varlığını en önemli siyasi sorun haline getirmiş bulunuyor. Bugün itiraz edemeyecekleri bir durum oluştuğunu dikkate alarak, Türk askerinin Suriye tarafına çöl bölgesine gitmesi için bastırıyorlar.

Sokaktaki Iraklı da Türkleri istemiyor, sokaktaki Kürt ise hiç istemiyor.

Dün AP haber ajansı muhabirine konuşan bir esnaf, "Türkler ülkemizi yok etmeye geliyor. Onları silahla bekleyeceğiz..." diyor, kamuoyunun ruh halini yansıtıyordu.

ABD'nin derdi ortada... Hedefi Türk askerinin en sıkıntılı bölgelere gitmesi...

Bizimkiler ise Musul'un güneyinden Bağdat'ın kuzeyine kadar yayılmak, Türkmenlere kavuşmak istiyorlar... Hedef, Türkmenler üzerinden Kuzey Irak meselesine müdahil olmak, güçlü Kürt birimi oluşumunu engellemek.

Bu, öyle bir hedef ki, Ankara bile bunun ham bir hayal olduğunu biliyor, bu konuda "ne olur ne olmaz" dışında bir stratejisi yok, bu niyetin uluslararası toplulukta ise hiçbir meşruiyeti yok.

Kürtler bölgede ABD'nin en yakın, en güvenilir müttefiki haline geldiler, onlar olmaksızın Irak'ın yeniden inşası kağıt üzerinde bile mümkün görünmüyor. Türkiye'nin Irak Kürtlerine yönelik politikasının hiç dayanağı olmadığı gibi, ifade edildikçe aleyhe çalışan bir mekanizma oluşturuyor, Avrupa'nın ve Batı'nın öfkesini çekiyor.

Peki neden, nereye, nasıl bir mantıkla gidiliyor?

Fayda, çıkar vs açısından bakıldığı zaman elde kalan tek unsur var:

ABD'yle esneyen stratejik ortaklığı pekiştirmek, ABD'nin çizeceği gelecekte onun belirleyeceği payı almak, boşlukta kalmamak...

Üstelik eğer söz konusu olursa ABD tarafından verilecek bu payın Türkiye'nin ulusal çıkar, politika olarak tanımladığı hususlardan uzak olacağını, hatta onların tersine işleyeceği Ankara'nın bile göz ardı etmediği bir gerçek...

Peki geriye ne kalıyor?

Bizce, stratejik körlük, bu körlüğün benimsenmesi, yani başka alternatifler geliştirecek siyasi güç ve görüşten yoksun olmak...

Türkiye 10 yıl sonrasını görmeyi reddediyor, kaderini ABD'deki "neo-con"ların kaderine bağlıyor, öylesine ki Ortadoğu bataklığının ortasına atlamaya razı oluyor.

Değişen dünya dengelerinde iç ve dış politik tutumunuzu rasyonel olarak elden geçirme yeteneğiniz yoksa, böyle bir körlük kaçınılmaz olur.

Verilen kararın sadece bir dış politika kararı olduğu sanılmasın... Sorun sadece AKP'nin yaşama riski taşıdığı meşruiyet sıkıntısıyla da ilgi değildir.

Siyasi iktidar, Kürt sorunundan dış politikaya iktidar olmadığı, bu konularda statükonun devamından başka çıkış bulamadığı için böyle davranmıştır... Oysa bu sorunlar iç politik yollarla çözülmeden ne dış politikada ne stratejik alanda ilerleme kaydedilebilir.

İlerleme kaydedilemezse kaydedilen konumuna düşülür.

Bu statüko, bu acz Türkiye'nin önündeki ciddi tehlikelerden birisidir...


10 Ekim 2003
Cuma
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED