|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün berat günü. Allah cümlemize beratını eline alan kullardan olmak nasip eylesin. Beratı eline alanlardan olmak için zamanımızı nasıl geçirdiğimiz önemli. Zamana dair bir sohbette, bugün İmam Hanbel'in misafiri olalım. İmam Hanbel bilindiği gibi Hanbeli mezhebinin kurucusu. Zamanında bilgide, ahlakta ve ilim meclisindeki öğreticiliği ile müstesna bir kişi olarak tanınır. Fakat düşüncelerinden dolayı yaşadığı zamanın halifeleri tarafından hapsedilir. Takibe uğrar. Halife Mütevekkil zamanında itibarı artar. İmam Hanbel, dostlarıyla birlikte otururken zamanın çabuk geçmesine gelir konu. Herkes sıra ile zaman hakkındaki görüşlerini beyan eder. "Kahırlı zamanımız geçmek bilmez, oysaki saatler aynidir." "Gençlik bir bahar rüyası gibi geçiyor, kocalık kış gibi çöküyor. İnsan kışlığını yazdan hazırlarsa kışı da tatlı geçirir." "Büyüklerin yaşadığı zaman, halk için de ayrı bir değer kazanır. Zira halk, hayatını baştaki örneklere göre değerlendirir. Onun için Hz. Peygamberin zamanına Asrı Saadet denilmiştir." "İnsan zamanını torbaya koyup sakladıkları gibi saklayamayacağını bilseydi, torbaya sakladıklarını da yerinde harcamasını bilirdi." Herkes sırayla zamana dair görüşünü bildirirken İmam Hanbel'in misafirlerinin olduğu haber verilir. Gelenler kendilerini alim olarak tanıtır. Hepsi de bekar olduklarını söyler. İçlerinden birisi yanındaki genç kızı göstererek "Bu benim kızım" der. "Benim geride hiç kimsem olmadığı için onu da yanımda taşıyorum." Gezerek ve halka vaaz vererek geçimlerini sağladıkları için, İmam Hanbel hazretlerinden kendilerini daha geniş bir muhite tanıtması konusunda yardım istemektedirler. İmam Hanbel hazretleri nereden geldiklerini sorar. Umra'dan cevabını alır. "Umra'dan buraya yürüyerek mi geldiniz?" "Hayır öküz arabası ile geliyorduk. Yolda yağmura tutulduk. Arabamız çamura saplandı. Kölemizi öküzlerden birinin üstüne bindirip en yakın köye gönderdik. Köle iki kişi ile birlikte geldi. Az bir para karşılığında arabayı arkadan ittiler. Öküzler önden çekti. Sonunda kurtulduk ve arabamızla Bağdat'a vasıl olduk." İmam Hanbel "Arabada kaç saat kaldınız?" diye sorar. Adamlar düşünürler bir cevap veremezler. İçlerinden birisi "Bizler bilgin kişileriz öyle bir ilmi sohbete dalmışız ki kaç saat geçtiğini hiç anlamadık" der. Bu sırada yanlarındaki genç kız söze karışır. "Ben" der, "gergef işlerim. Evde, saatte bir gül işliyordum. Arabada üç gül işlemişim. Demek ki arabada üç saat kalmışız." İmam Hanbel tebessüm eder, "İşte" der, "zamanın en iyi ölçüsü budur. Saatler yaşadığımız işlere göre değerlenir. Arkamıza dönerek ne işler yaptığımıza bakarak, ne kadar yaşadığımızı anlarız. Boşu boşuna geçen yüzyıl bir anlık rüyaya döner. İnsanların hayrına geçen bir saat yüzyıl ile ölçülemez. Onun için Hz. Peygamber "Bilginlerin ömrü uzun olur" buyurmuştur. Her şeyi çeneye dökenler bilginler değil, kendisini bilgin zannedenlerdir. Bilgi lafta kalınca çamura batık araba gibi olur. Halbuki dördünüz bir olup arabayı çamurdan çıkarabilirdiniz. Her şeyi çenesinde kalan bir kişiden, gergefe iğne ile gül işleyen bir genç kızın elleri daha yücedir." Gelenler lafta kalan bilginin kendilerine yük olup hareketsiz hale getirdiğini anlayarak, başkalarına vaaz etmeden önce söylediklerinin kalplerine uğrayıp harekete geçirmesi için, geri dönerler. "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım" buyuruyor Hz. Peygamber. Çünkü faydası olmayan ilim insanın zamanını ve zihni kapasitesini işgal etmektedir. İbn el vakt olmak kişinin kendisini her türlü işgale karşı koruma altına almasıdır. Beratını eline alanlardan olmak için ibn vakt olmak şart.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |