AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

D İ Z İ
'Büyük dedem bir Osmanlı subayıydı'

"Genç Müslümanlar Teşkilatı, özgür Bosna'nın temelidir"

 Aliya, bir görüşmemizde gençlik yıllarından ve içinde yeraldığı "Genç Müslümanlar Teşkilatı"ndan anlatıyordu. Tam o sırada cüzdanını açıp içinden küçük resim çıkartı. Siyah-beyaz bu küçük resmin arkasına düşülen notu okuyacağı sırada gözleri doldu. Gözyaşlarını sildikten sonra okumaya başladı: (Müslüman Boşnak gençleri tarafından kurulan Genç Müslümanlar 'Mladi Musilmani' Teşkilatı'na katıldığım yıl, mücadele arkadaşlarımla bir hatıra.. Tarih 14 . 05. 1943) Aliya sonra teşkilata öncülük ettikleri için idam edilen üç şehid arkadaşı ve hayatta olmayan arkadaşları için fatiha okudu.
"Rahmetli dedemin adı da Aliya idi. Adını bana vermişler. Dedem 1. Dünya Savaşı'nda Aziziye Valisi idi. Haziran 1914'te Saraybosna ziyareti sırasında, Avusturya-Macaristan Arşidükü Ferdinand'a suikast düzenlenmesi ve öldürülmesi ardından Aziziye'de 40 Sırp tutuklanmış götürülüyorlardı. Dedem askerlere, "Bu Sırplar suçsuz. Bunları götürmeyin. Onları tutuklarsanız beni de tutuklayın" demişti. Dedemin bu ifadesi üzerine 40 Sırp serbest bırakılmıştı...

Aliya İzzet Begoviç ailesini ve özyaşam öyküsünü şöyle anlatıyor: 'Ailem, 1868'e kadar Belgrad'da yaşadı. O yıllarda Sırplar'ın taşkınlıkları ve gelişen bazı üzücü olaylardan sonra Müslüman aileler yavaş yavaş Belgrad'ı terketmeye başlamıştı. Dedemin büyük dedesi Belgrad'da Osmanlı Ordusu'nda subay imiş.. Tayini üzerine, Belgrad'dan Bosna-Hersek'in Şamac kentine taşınmış ve ailemiz Şamac'da toprak satın alarak yerleşmiş ve Şamac'ın adı da artık, Aziziye olmuştu. Çünkü, zamanın Osmanlı Sultanı Abdulaziz Belgrad'da Sırplar'ın taşkınlıklarından rahatsız olan Müslüman ailelerin Şamac (Aziziye) bölgesine yerleşerek yeni bir kasaba oluşturmaları emrini emrettmişti. Böylece Müslümanlar'dan oluşan yeni bir kasaba oluştuğu gibi, Müslümanlar da korunmaya alınmış oldu. O zamanlar Belgrad'da Müslümanlar rahat değilmiş ve Sırplar sürekli onlara saldırıyor ve faili meçhul cinayetler çoğalıyormuş. Sultan Abdulaziz'in bu girişimiyle Müslümanlar'ın can ve mal güvenliği sağlanmış. Bu kasaba büyümüş ve Yukarı Aziziye ve Aşağı Aziziye diye ik bölüm halinde anılmış...

Vali dedem Sırpları kurtardı

Benim dedemin adı da Aliya idi. Adını bana vermişler. Rahmetli dedem, 1. Dünya Savaşı'nda Aziziye'nin Valisi idi. Bu vesileyle ilgi çekici bir tarihî anekdot aktarayım.. Haziran 1914'te Saraybosna ziyareti sırasında, Avusturya-Macaristan Arşidükü Ferdinand'a suikast düzenlenmesi ve öldürülmesi ardından Avusturya, Bosna-Hersek Başkomutanı emriyle tüm ülkede Sırplar'ın evinde arama yapılma ve süphelilerin gözaltına alınmasını emretmişti. Bu emirle Aziziye'ye de gelmişlerdi. Aziziye'de 40 Sırp tutuklanmış, götürülüyorlardı. Dedem vali olarak müdahale etti ve askerlere "Bu sırplar suçsuz. Bunları götürmeyin. Onları tutuklarsanız, beni de tutuklayın" demişti. Aziziye'deki Avusturya askerlerinin başındaki komutan dedemin bu ifadesi üzerine 40 Sırp'ı serbest bırakmıştı.

Ölümün eşiğinden döndüm

Aziziye, daha sonraki yıllarda Hırvat milliyetçileri (Ustaşa'lar) tarafından işgal edilmiş ve Müslümanlar buradan zorla göç etmişlerdi. Ailem de 1927'de Saraybosna'ya yerleşmişti. O yıllarda Saraybosna'da okuyordum. 1944 yılı Haziran ayı idi. 'Ustaşa'lar, beni hayalî Büyük Hırvatistan Ordusu'na almak istiyorlardı. Onlardan kurtulmak için Müslümanlar'ın yoğunlukta olduğu Gradaçac kasabasına kaçmaya karar verdim. Gradaçac'a varmadan, Sırp milliyetçileri (Çetnikler) tarafından yakalandım. Beni ormanlık bölgedeki karargahlarına götürdüler. Bir sürü işkenceden sonra boğazımı keserek öldürmeye karar verdiler. O sırada karargaha dışarıdan bir grup geldi. Alaylı bir şekilde beni sorguladılar. Hırvatlar'ın Aziziye'yi işgali üzerine Saraybosna'ya taşındık. Hırvatlar beni zorla ordularına almak istedikleri için Gradaçac'a kaçmaya karar verdiğimi söyledim. Çetnikler'in komutanı Albay Keseroviç yüksek bir sesle "Bunu öldürmeyin!" dedi. Gerekçesi ilginçti: "Bunun dedesi Aziziye Valisi iken, Avusturya askerleri tarafından suçsuz yere tutuklanan Sırplar'ı kurtarmıştı. Bunlardan biri de benim. Albayın bu gerçeği dile getirmiş olmasına rağmen gözü dönmüş caniler beni öldürmekte kararlıydı. Ancak Albay ısrar edince beni bıraktılar.

Gençlik yıllarım ve Genç Müslümanlar Teşkilatına katılışım

Gençliğiniz nerelerde ve nasıl geçti?

Ailem 1927'de Saraybosna'ya geldiğinde ben 2 yaşımdaydım. Aziziye'deki günlerimi hatırlayamıyorum. Ancak daha sonraki yıllarda yazları amcalarımın yanına giderdim. Orada hâlâ birçok akrabamız var. Eski Yugoslavya döneminde Saraybosna'da orta öğrenimimi tamamladım. Almanya'nın yardımıyla 1941'de kurulan Bağımsız Hırvat Devleti'nin işgali altında bulunan Saraybosna'da 1943'te liseyi bitirdim. Hırvatlar beni askere almak isteyince Saraybosna'dan kaçtım ve Gradaçac'a gittim. Çünkü o tarihde Bosna Hersek'in büyük bir kısmı Faşist Ante Paveliçíin Almanlar'dan aldığı yardımla kurduğu 'NDH' Bağımsız Hırvat Devleti'nin işgali altındaydı. Kuzeydoğu Bosna'nın bir kısmını Müslüman milisler, diğer bir kısmını Sırp Çetnikler kontrol altında tutuyordu. O zaman Sırplar'ın en büyük düşmanı Hırvatlar olduğu için Sırplar Müslümanlarla iyi geçiniyorlardı. Sırplar, 'Müslümanları zorlarsak Hırvat ordusuna katılırlar' diye korkuyorlardı. ll. Dünya Savaşı'nda Kuzey Bosna'da yanı sıra Breçko, Aziziye (Şamaç) ve Modrica bölgelerinde Sırplar tarafından Müslümanlara yönelik bir katliâm duymadım.

Saraybosna'ya ne zaman döndünüz?

1943'ten 1944'e kadar Gradaçac'da gizlendim. Arasıra Saraybosna'ya gizlice gider gelirdim. 1945'te Partizanlar (Tito'nun ordusu) Saraybosna'ya hakim olunca ben de Saraybosna'ya döndüm. 6 Nisan 1945'te Partizanlar evime geldi. Tifo hastalığına yakalanmıştım, ayağa kalkacak halim yoktu. Beni askere almak için gelmişlerdi fakat yatalak olduğumu görünce "İyileşince askerlik için teslim ol" dediler. Gitmeyince bir hafta sonra tekrara geldiler ve beni askere aldılar. Zor bir askerlik yaptım. Askerliğimin sonuna doğru, 1 Mart 1946'da bir asker olarak tutuklandım. İddianame'de 'Mladi Muslimani' (Genç Müslümanlar Teşkilatı) üyesi olmak, Tito'nun fikirlerini eleştirmek ve onun fikirlerini devletleştirmek isteyen savaşcı önderler kabul edilen Partizanlar'a karşı muhalefet oluşturmak ve Sovyet karşıtı gizli propaganda yapmak gibi iddialar yer almıştı.

Doğru muydu bu iddialar?

İddialar doğruydu. Beni çok iyi tesbit etmişlerdi. Hitler ile işbirliği yapan Hırvat Ustaşa'ları ile Sırp milliyetçiliğini temel esas alan Draja Mihailoviç önderliğindeki çetniklere karşı elde edilen zaferden sonra devletini kuran Josef Broz Tito Yugoslavya toprakları içindeki müslüman nüfusun varlığından korkuyordu.

Müslümanları yeni rejim içinde eritmeyi hedefleyen Tito, bu görüşe engel olan tüm teşkilatları yasaklamış ve üyelerinin mahkum edilmesini emretmişti. İşte ben de bu plan çercevesinde tutuklanıp yargılandım. Başlatılan bu kampanya sonucu cezaevleri müslümanlarla doldu. Mladi Muslimanií (Genç Müslümanlar Teşkilatı) öncüsü çok sayıda kişi ağır cezalara carptırıldı.

İSLAM'IN HOŞGÖRÜSÜNÜ ANLATIYORDUK

Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar Teşkilatı)'nın kuruluşu ve amaçları hakkında bilgi verir misiniz?

Mladi Muslimani ll. Dünya savaşından önce kuruldu. Sadece Yugoslavya'da değil Avrupa kıtasına yayılmış ve çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşamaya mecbur kalmış Boşnak, Arnavut ve çeşitli ırklara mensup Balkan müslümanlarının katılımıyla kurulmuş ise de, teşkilatın öncüleri Boşnak Müslümanları idi. Kısa zamanda tüm Avrupa'da örgütlenmeyi başarmıştı. O zamanlar 16 yaşımdaydım. 1939'da teşkilata karşı başlatılan saldırı, yargı ve yasaklamalar ile teşkilatın lideri olan Mehmed Spaho'nun öldürülmesi ile teşkilat büyük darbe aldı ve başsız kaldı. Bosna Hersek toprakları çoktan paylaşılmıştı. Müslümanlara karşı bir yok etme hareketi başlatılmıştı. Müslümanların malları ellerinden alınmış ve evleri ateşe verilmişti. Bir yanda, Hırvat Ustaşalarının , diğer yandan Sırp Çetniklerinin saldırıları karşısında Müslüman Boşnak halkı, her şeylerini bırakıp belli bölgelere çekilmişti. Müslüman Boşnak halkının varlığını korumak amacıyla 'Mladi Muslimani' kuruldu. Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar Teşkilatı)'nin kurulmasının tarihi sebepleri vardı. Milletçe yaralıydık ve Osmanlı'nın bölgeden çekildiği günden beri hep horlanmaktaydık. Topraklarımız gasp edildi. Bu olaylar karşısında yaralarımızı sarmamız lazımdı. Halkımıza geleceğe ümitle bakabilen canından, malından ve namusundan emin olabilecek bir ortamın sağlanması gerekmekdeydi. Bunun için mutlaka teşkilatmamız gerekmekteydi ve âğabeylerimiz bunu yapmıştı.

Siz kaç yılında teşkilata katıldınız?

Lise ikinci sınıftayken 1940'da teşkilata üye oldum. Belgrad Üniversitesi'ne devam eden ve teşkilatın önde gelenlerinden Tarık Muftiç, Esad Karadozoviç, Nusret Başagiç ve Emin Granov'la tanıştım. Üyelerin büyük bir kısmı Saraybosna Lisesi öğrencileriydi. Beraber olduğum Eşref Çampara ve (daha sonra şehîd olan) Muammer Sadoviç ile faaliyetleri tartışıyor ve fikirlerimi geliştiriyordum.

Teşkilat nasıl çalışıyordu?

Teşkilatta yaptığımız görev dağılımında Liseliler ve Üniversiteliler diye iki ayrı grupa ayrıldık. Aralık 1940'da yaptığımız bir toplantıda ilk defa biraraya geldik. Ocak ve Şubat aylarındaki toplantılarda Boşnak halkının içinde bulunduğu sıkıntılar ve çıkış yolları tartışıldı. İslam'ı daha iyi anlamak için İslam dini dersleri başlatmıştık. Avrupalıların İslam'a bakışı ve Haçlı Seferleri'nin sebepleri ve Müslümanlara karşı başlatılan yok etme kampanyalarının sebepleri, en çok tartışılan konularımızdı. O tarihte İslam ve Müslümanlar aleyhinde büyük bir karalama kampanyası başlatılmıştı. Müslümanım demek suç olmuştu. Aleyhimizdeki bu yoğun kampanyaya karşı kendi başımıza İslam'ı öğrenmek ve İslam'ın hoşgörüsünü tanıtabilmek için yazılar yazmaya çalışıyorduk.

YARIN: HIRVATLAR TEŞKİLATA NASIL BAKIYORLARDI?




 
Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

 Mehmet Koçak
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED