AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Akıl-vahiy ilişkisi

Vahye karşı aklı ve bilimi ileri sürmek, bunları dinin yerine koymak, dine bir efsane olarak bakmak yeni değildir; mesela pozitivizmin, rasyonalizmin yaklaşımları böyledir ve bu yaklaşımın tarihi de yüzyılları aşmaktadır. İşte bu "temcit pilavı" (geçmişten artan, kalan, yeni olmayan mânasında) şimdilerde ısıtılıp ısıtılıp sofraya konuyor; sofraya koyanlar da sıradan insanlar değil; YÖK başkanı, bazı komutanlar, devlet başkanı gibi önemli şahıslar. Bunlar içinden YÖK başkanı gibi sınır tanımazlar açıkça "vahyi değil, aklı ve bilimi kılavuz edindiklerini, vahyi de kılavuz edinenlerle uzlaşmayacaklarını" söylüyorlar, diğerleri ise vahyi ağızlarına almadan aklın ve bilimin kılavuzluğundan, hayatta (devlet başkanı hayat demez, yaşam der) tek mürşidin (yol göstericinin) akıl ve bilim olduğundan söz ediyorlar. Kur'an-ı Kerim'in ikinci suresinin hemen başında, Kur'an'da hiçbir şüphe bulunmadığı ve onun, Allah rızasına uygun bir hayat sürdürmek isteyenler için rehber (mürşid, kılavuz, yol gösterici) olduğu ifade buyuruluyor. Buna göre aklı tek yol gösterici olarak sunanlar Kur'an'ın yol göstericiliğini kabul etmiyorlar demektir.

Yalnızca akıl ve bilimi mürşid kabul ederek vahyi reddedenlerle kendi ön kabulleri çerçevesinde bir tartışma yapılsa acaba sonuç alınabilir mi? Denemeye değer.

Önce vahyi bir yol gösterici olarak reddetmeyi ele alalım; bu hüküm akıl ve ilmin zorunlu sonucu ve kesin hükmü müdür? Eğer böyleyse aklın yanında vahyi de mürşid olarak kabul eden milyarlar –ki bunların içinde bazı filozoflar, büyük ödüller almış bilim adamları da vardır- akılsız mı oluyorlar, yanlış yola mı sapmış bulunuyorlar? Hukuk, tıp ve mantık bunların akılsız olduklarını kabul etmediğine göre şu zorunlu sonuç ortaya çıkmıyor mu: "İnsanın her alanda doğruyu bulması için tek başına akıl yeterli değildir"; çünkü milyarlarca insan aklını kullanarak vahye inanmışlar ve onu da hayatlarında kılavuz bilmişler, yine milyarlarca insan akıllarını kullanarak vahyi reddetmişlerdir. Bu iki gurubun isabetlisini tayin etmek için akıldan başka ölçütlere ihtiyaç bulunduğu mantık gereğidir.

Bilimin alanı (matematik bilimleri ile gözlem ve deneye dayanan, kesin hüküm ve kanunların peşinde koşan bilimi kastediyorum; birçok konusu ve hükmü tartışmalı olan, ferdi ve toplumu konu alan insan bilimlerini kastetmiyorum), insanın bilmek, karar vermek, eyleme geçmek istediği şeyler karşısında son derecede dar olduğuna göre insanlar, bilimin cevap veremediği konularda "hükümsüz, kararsız, rehbersiz" kalabilirler mi? Kalmadıklarına ve bu konularda da kanaatleri, hükümleri, kararları, bunlara dayalı eylemleri olduğuna göre bilimden başka yol göstericileri bulunduğu ortaya çıkmıyor mu? Bunun akıl olduğunu söyleyecek olurlarsa, hemen her konuda farklı görüşler, kabuller, inanç ve kanaatler bulunduğuna göre aklın kılavuzluğunun tartışılması gerekmez mi?

Gelelim İslam'ın akıl ve bilimle ilişkisine.

Vahyi redderek akıl ve bilime sarılalım diyenler Türkiye'de konuştuklarına göre İslam vahyini kastediyor olmalılar. Bu baylar ve bayanlar hangi vahyin (âyetin veya sahih hadisin) aklı ve bilimi reddettiğini, akıl ve bilim ile çeliştiğini de açıklamaları gerekmez mi? Biz kesin olarak biliyor ve söylüyoruz ki, İslam vahyi inancın akla dayandırılmasını istiyor; yani Allah, vahyinde (Kitabında) öyle dediği için değil, aklın da aynı sonuca ulaştığı için inanılmasını istiyor. İslam inancında akıl ile çelişen hiçbir alan yoktur. Tabii hemen ilave etmek gerekir ki, akıl ile çelişmek başkadır; bir konunun, aklın bilme alanına girmesi başkadır. Mesela insanın, ölümden sonra da devam edecek olan bir ruhunun bulunduğuna inanmak akıl ile çelişmez, aklın kesin hükümlerine aykırı değildir, ama akıl, yapısı gereği bunu tek başına bilemez, idrak edemez. Bir mümin ruha inandığı zaman aklı ile ters düşmez, onun yeterli olamadığı bir alanda başka bir kaynaktan bilgi edinmiş ve buna inanmış olur.

Konuya devam edeceğim.


2 Kasım 2003
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED