|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Irak, Filistin ve Türkiye
Arap gazeteciler, güvertede oluşturulmuş şark köşesinde Arap dünyasının sorunlarını tartışıyorlar. Türkiye'nin Irak'a girip girmeyeceğini çok merak ediyorlar
Umman'daki Meclis açılışını, çok uluslu bir gazeteci topluluğu izliyor. Avrupa ülkelerinden, Amerika'dan, hatta Çin'den bile gazeteciler var. Ancak, doğal olarak, ağırlık merkezi, Arap dünyası. Yabancı basına, Umman Enformasyon Bakanlığı rehberlik ediyor. Rehberimiz Salih Hilal el-Halili, Meclis'in açılış töreninden sonra, Umman Denizi'nde bir tekne gezisi yapılacağını, isteyenlerin bu geziye katılabileceğini söylüyor. Bu güleryüzlü adamın davetine icabet ediyoruz. TÜRKİYE'NİN TUTUMUNA OLUMLU NOT VERİYORLAR Denize, Maskat yakınlarındaki tertemiz ve çok muntazam bir marinadan açılıyoruz. Teknemiz ahşap, sanki orta çağlardan kalma. Deniz sakin, hafif rüzgarlı. Marina'ya ulaşıncaya kadar, Maskat'ı boydan boya geçiyoruz. Deniz gezisi davetine 15-20 gazeteci icabet ediyor benim dışımdakilerin tamamı Arap. Burada, özellikle Arap gazeteciler arasında en çok konuşulan konu, Filistin ve Irak'ın işgali. Umman Denizi'nin ortasında, güvertede oluşturulmuş 'şark köşesi'nde, Filistin'deki çıldırtıcı ortamı, Arap dünyasının, buna bağlı olarak İslam dünyasının bu durum karşısındaki acizliğini bütün yönleriyle tartışıyorlar. Sonunda, bütün bu sorunları, Arap âleminin ittifak edememesine bağlıyorlar. Bana, Arap dünyası hakkındaki görüşümü de soruyorlar tabii. Ama, Türkiye'nin Irak konusundaki tutumunu daha çok soruyorlar. ABD'nin, Türk askerinin Irak'a girmesini istediği sırada tezkerenin reddedilmiş olmasına önem veriyorlar. Tezkerenin kabulünden sonra, siyasi durumun Türk askerinin Irak'a girmesine elvermemesi de hoşlarına gidiyor. Bütün bu konuşmalar, otel lobisinde, diğer gezintilerde devam ediyor. Ve, tezkerenin kabul edilmesine rağmen, Türk hükümetinin tutumunu genellikle olumlu buluyorlar. Umman Denizi'nin içi kıpır kıpır. Balıklar, çok kalabalık oldukları yerlerde, sanki denize sığmıyorlar, kıpır kıpır suyun yüzüne çıkıyorlar. Gezimiz 4-5 saat sürüyor. Maskat'ın çok iyi aydınlatılmış kalelerini, Sultan Kabus'un görkemli sarayını, hemen hepsi mimari bir özenle inşa edilmiş camilerini açıktan seyrediyoruz. TEMİZ VE BAKIMLI BİR ÜLKE Umman, temiz bir ülke. Caddeleri, sokakları, otoyolları bakımlı. Camileri, çarşıları temiz. Sokaklarda kayda değer bir 'sefalet' görüntüsüyle karşılaşmıyoruz. Rehberlerimizden öğrendiğim bir başka şey de Umman'da eğitimin ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu. Kadınların araç kullanıp kullanamadıklarını soruyorum, "Evet" diyorlar, "Kadınlar, bizim ülkemizde her şey olabilir. Kadın doktorlarımız, kadın yöneticilerimiz var." Umman'da dikkatimi çeken bir şey de güvenlik. Fotoğraf makinamın bulunduğu çantayı arabada bırakmak istemiyorum. "Çalınabilir" diyorum. "Umman, güvenlidir, hiçbir şey olmaz" diyorlar. Bizim, buralarda aynı şeyi söyleyemememiz elbette üzücü bir şey. KİŞİ BAŞINA YILLIK GELİR 6.250 DOLAR Umman, tipik 'petrol zengini' ülkelerden biri değil. Ancak, ürettiği (2001 rakamlarına göre) yıllık yaklaşık 350 milyon varil petrol, 2,5 milyon civarındaki nüfusu için refahı yaygınlaştırıcı bir fonksiyon icra ediyor. Umman, ayrıca zengin doğalgaz rezervlerine sahip. Ülkede kişi başına düşen milli gelir 2.500 riyal (Yaklaşık 6,250 dolar). Petrolün bir gün biteceğini onlar da hesaba katıyor ve ekonominin petrole bağımlılığını asgariye indirmeye çalışıyorlar. Turizm, iddialı oldukları alanlardan biri. Bu sebeple, ülkenin tarihi dokusunu ve doğal zenginliklerini özenle koruyorlar. Tarım, hayvancılık ve sanayide istikrarlı bir gelişme görülüyor. Umman'ın 2002 bütçesi, yaklaşık 3 milyar Umman Riyali (7,5 milyar dolar) olarak öngörülmüş. Bütçeden en büyük pay, sosyal hizmetlere ve eğitime ayrılıyor. Ev sahibi olma oranını, tipik bir gösterge olarak sayabiliriz. İstatistiklere göre, Ummanlılar'ın yüzde 86'sı kendi evinde, yüzde 11'i kirada oturuyor.
SÜPERMARKETTE BİR TANIDIK
Çok uluslu şirketler, dünyanın bu uzak köşesindeki ülkeyi ihmal etmemişler. Mc Donalds, King Burger gibi 'sembol' ürünler Pepsi, Coca Cola, buralarda da en azından Türkiye'deki kadar yaygın.
Umman'ın hurması meşhur. Suriyeli, Lübnanlı, Mısırlı gazeteciler bile, "Ramazan geliyor, hurma lazım" deyip, Umman'dan hurma alıyorlar. Biz de hurma almak için bir süpermarkete giriyoruz. Alışveriş ortamını incelerken, bir tanıdıkla karşılaşıyoruz. İşte, Ülker. Kolası ve yağ, peynir gibi gıda ürünleri yok ama çikolataların, bisküilerin hepsi burada. Kola Turka reklamlarını ve Türkiye'deki kola rekabetini konuşuyoruz gazetecilerle. Haberleri var ve yerli bir kolanın rağbet görmesinden memnun görünüyorlar. Buralarda, Zemzem Kola varmış. Ama Zemzem Kola, Ülker'in Türkiye'de sağladığı başarının çok gerisinde. Merak ettiğim halde, Umman'da Zemzem Kola satan bir yer görmedim.
Karpuzun 8 kilosu 1 riyal
Umman'da insanların günlük hayatıyla ilgili sorular yöneltiyorum insanlara. Umman'da bir milletvekilinin 1000 riyal (2 bin 500 ABD Doları) maaş aldığını söylüyorlar. Üniversiteyi yeni bitirmiş bir memur, 500 riyal civarında bir ücret alıyor. İşe yeni başlamış bir şoförün aylığı 150 riyal. İşçinin kıdemi arttıkça, doğal olarak maaşı da artıyor. Bir şoför, kendisinin 400 riyal maaş aldığını söylüyor. Bize refakat eden memurlardan birinin maaşı da 600 riyal.
Ancak, Umman'da hayat, Türkiye'dekine oranla biraz daha pahalı. Ülkedeki gelir ortalamasına göre, fiyatlar normal sayılabilir. Rehberimiz Süleyman (Sağda) 8 kilosu 1 riyal olan karpuzu çok ucuz buluyor ve hemen tezgaha koşuyor. Bu fiyata göre karpuzun kilosu 480 bin TL'ye geliyor.
|
|
Yusuf Ziya Cömert
|
|
|
|
|