|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AB sürecinde AK Parti Hükümeti'nin 10 yılda yapılamayan reformları 10 ayda yapmasından rahatsız olan bazı kesimler, yine "gerilim oyunu" oynayarak demokratikleşme sürecini baltalamaya çalışıyor.
Son gelişmeler 28 Şubat sürecindeki gelişmeleri hatırlatıyor. Ancak bu kez hedefin Türkiye'nin AB'ye girmesini, devletin demokratikleşmesini engellemek ve demokrasi taleplerini baltalamak olduğu belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu'na eşleri başörtülü olan milletvekillerine "eşsiz" davetiye göndermesiyle başlayan gerilim, Türkiye'yi istikrarsızlığa sürüklemek isteyen bazı güçler tarafından farklı alanlara taşınmak suretiyle büyütülmek isteniyor. Hedef AB sürecini baltalamak Hükümetin AB Uyum Yasaları'nı birbiri ardınca çıkarmasıyla başlayan umut sürecinden rahatsız olan kesimlerin suni gerilimler meydana getirerek yeniden siyasal istikrarsızlık üretmeye ve AB sürecini baltalamaya çalıştıkları ifade ediliyor. Hükümetin AB konusundaki kararlı tutumundan ve AB Uyum Yasaları'nı çıkararak demokratik standartları yükseltmesinden rahatsız olan çevrelerin, hükümeti suni sorunlarla uğraştırmak, köşeye sıkıştırmak ve elini kolunu bağlayarak iş yapamaz duruma getirmek istedikleri belirtiliyor. Hortum ve rant lobisi atakta Devlette şeffaflığın sağlanabilmesi için gerekli adımların atıldığı bu süreçte, "açıklıktan" ve "hesap vermekten" çekinen kesimlerin de bu "gerilim oyunu"na destek verdikleri belirtiliyor. Özellikle enflasyonun düşmesi ve ekonominin rayına oturmasıyla, faiz-döviz-borsa üçgeninde yaşanan ve astonomik rakamlara ulaşan "rant oyunları"nı oynayamayan bazı çevreler ile haklarında çeşitli yolsuzluk takibatı yapılan; kamu kurumlarından beslenenlerin de harekete geçtikleri öğrenildi. Bu çevrelerin de, siyasi kriz oluşturarak yeniden yüksek faizli, yüksek enflasyonlu ve kamu kurumlarını hortumlayabilecekleri günlere dönmeyi hedefledikleri belirtiliyor. Hükümet gereğini yapmalı Sivil toplumun demokrasi talebini kısmak, devletin şeffaflaşmasını ve demokratikleşmesini önlemek isteyen güçlerin, rantiye ve enflasyon lobisi ile işbirliğine girerek hükümetin siyasi iradesini zayıflatmaya çalışmasına karşı, hükümete, "halkın verdiği yetkiyi kullanma" çağrısında bulunuldu. 28 Şubat öncesinde de benzer olayların yaşandığına dikkat çeken hukukçu ve sivil toplum örgütü temsilcileri, hükümetin anti-demokratik girişimlere kesinlikle prim vermemesi gerektiğini ifade ediyorlar. Hükümetin milli iradeyi temsil eden TBMM'den çıktığını vurgulayan aynı çevreler, hükümetin, bu tip konuları "tartışma" değil, milletin iradesine uygun olarak "çözme" makamında olduğuna işaret ediyorlar.
Başörtüsü sorunu başta olmak üzere pekçok sorunun çözülme yerinin Meclis ve hükümet olduğu belirtilerek, şikayetle bir sonuca varılamayacağı, bu nedenle hükümetin "icrada" tereddüt etmemesi gerektiği kaydediliyor.
|
|
|
|
|
|
|