AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Millet o çizgiyi çok iyi tanıyor

Yassıada... Ansiklopedi, bütün soğukkanlılığıyla şöyle diyor, Yassıada hakkında: "Adalar'ın üç mil kadar güneyinde, biri sivri, biri yassı görünümlü, birbirine yakın duran iki Hayırsızada'dan yassı olanının adıdır."(İstanbul Ansiklopedisi)

Başka 'ilginç' bilgiler de var.

Musa Çelebi, 1412'de Bizans İmparatoru 2. Manuel ile Yassıada önlerinde bir deniz savaşı yapmış ve kaybetmiş.

İngiltere'nin İstanbul sefiri, 1859'da bu adayı satın almış ve adada, kaleye benzer yapılar inşa ettirmiş. İngiltere'nin buradan İstanbul'u tehdit edeceği yolunda söylentiler çıkınca, sefir, İngiliz gazetelerine adayı satmak için ilan vermiş. Adayı, Mısır Hıdivi İsmail Paşa satın almış.

Elbette, bugün, Yassıada denilince ilk alka gelenler, bu bilgiler değil. Hatta, tam tersine, Yassıada denilince, bunların hiçbiri gelmiyor akla.

Bunlardan önce, çok partili dönemdeki 'darbeler zinciri'nin ilk halkası olan 27 Mayıs'ın olağanüstü mahkemesi ve Demokrat Parti Hükümeti'nin üç üyesi: Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan geliyor.

Üç insanın, 'demokrasi tarihimiz'e silinmez yazılarla işlenen 'trajedi'si geliyor. 'Hukuk'un yaralanan vicdanı geliyor.

'Yassıada, bir faciadır' diyor, Yassıada mahkemelerinde 'Başvekil' Adnan Menderes'i savunan avukat Talat Asal.

Asal, Yassıada hatıralarını, aradan geçen 43 yıldan sonra kitaplaştırdı. Asal'ın, arkadaşımız Abdullah Muradoğlu'na anlattığı duygu ve gözlemlerden, bugün de ibret alınması gerekiyor. Bugün. Yani, Türk medyasında, demokrasi dışı talepler için 'haber üretimi' yapıldığı şu Mayıs günlerinde.

'Olağanüstü ortamlar' ve siyasi çıkarlar

Siyasi geleneğimizde, 'olağanüstü ortam'ları, siyasi menfaatler için birer 'fırsat' olarak gören, menfaat için 'demokrasi saati'nin durdurulmasını isteyen bir çizgi, ne yazık ki var. Bu çizgi, her dönemde, medyada da bir karşılık buluyor. Demokrasinin 'reşit' olamamasında 'aslan payı' bu çizgiye ait. Yakın tarih gösterdi ki, millet, bu çizgiyi çok iyi tanıyor ve söz sırası kendisine geldiğinde söylenmesi gerekeni söylüyor.

Her gün yeni bir Yeni Şafak

'Yeni Şafak daha çok okunacak' demiştik bu sütunlardan. Bu, salt 'gazete tirajı' ile ilgili bir 'beyan' değildi. Yeni Şafak'ın tirajındaki yükseliş trendi, insanların 'yazı'dan uzaklaşmaya başladıkları şu günlerde de devam ediyor. Ancak, 'daha çok okunmak' tiraj hedefinin ötesine, Yeni Şafak'ın gazete olarak daha doyurucu bir içeriğe sahip olması ve ulaştığı evlerde, ulaştığı işyerlerinde daha çok kimse tarafından ilgiyle okunması anlamına da geliyor.

Güncel konuların, farklı kalemler tarafından ele alındığı Düşünce Günlüğü sayfamız, bu doğrultuda bir adımdı. Düşünce Günlüğü'nde, mümkün olduğu kadar çok sayıda imzaya yer vermek istiyoruz. Yazarlarımızın, Düşünce Günlüğü'ne gönderdikleri yazıları 'gazete okurunun ilgisini dağıtmayacak' uzunlukta tutmaları, sayfanın kalitesi açısından önemli görüyoruz.

Çocukların Dünyası bölümümüzün, çocuklar kadar büyüklerin de ilgisini çekiyor. Memurların sorunlarının dile getirildiği, çözüm önerilerinin sunulduğu 657'liler Ailesi ve Anadolu mutfağının tanıtıldığı 'Hem Ziyaret Hem Ziyafet' bölümlerimiz ilgiyle, sevilerek okunuyor.

Yeni Şafak'ın bütün birimleri, Yeni Şafak okurlarına her gün bir öncekinden daha güzel bir gazete sunmak ve seçkin okur kitlesine daha nitelikli bir hizmet sunmak için çalışıyor.

Gazetecilik, daima yeni olmayı gerektiriyor. Yeni Şafak, okurları için yeni sürprizler hazırlıyor.


26 Mayıs 2003
Pazartesi
 
EDİTÖRDEN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED