|
|
ABDULLAH MURADOĞLU
Kuva-yı Milliyeci idi İstanbul'da avukat iken 1914 güzünde askere alınıp, yedeksubay teğmen ve üsteğmen olarak, Ruslar'la savaştı. 1918'de Bitlis ve Kars'ın kurtuluşuna katıldı. Terhis sonrası Kars'ta Milli İslâm Şûrâsı kurucularına fahri hukuk müşavirliği yaptı. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. İzmir işgalini protesto eden öncülerindendi. Erzurum Umumî Kongresi'nde Beyazıt Mümessili seçildi. Erzurum'dan son IV. Osmanlı Meclisi'ne seçilip Millî Misak'ı imzaladı. Sonra Ankara'ya geldi. I. Meclis'te iki defa Meclis Re'is Vekili seçildi. Birinci Meclis'te İkinci Grub'un öncüsü ve hatibi idi. Bu dönemde Kuva-yı Milliyeciler arasında birtakım siyasi fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Meclis herşeyi yapar Birinci Grup tarafından kurulan Müdafaa-i Hukuk Grubu, Meclis'in çoğunluğunu devre dışı bırakmıştı. Devre dışı bırakılanlar "İkinci Grup" olarak anıldı. İkinci Grup'takiler, aynı ilkelere inandıkları halde dışta tutulmalarına tepki gösterdiler. Hüseyin Avni Bey saltanata karşıydı, Meclis'in üzerinde herhangi bir irade ve makam da tanımıyordu. Ona göre yasama, yürütme ve yargı gücüne sahip olan Birinci Meclis'in "gücünün sınır ve sonu" yoktu. İkinci Grup mensupları TBMM'nin, gerçek şûrevî fonksiyonu bulunmazsa, siyâsî saltanatın şekil değişmekle beraber bu kez şahıs, zümre veya parti diktatörlükleri ile özde devam edeceğini savundular. Ulaş, İkinci Grup'tan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey'in esrarengiz şekilde ortadan kaybolması üzerine Meclis'te ateşli konuşmalar yaptı. Akabinde Birinci Meclis feshedilerek seçimler yenilendi. Milletvekilleri adayları merkezden belirlendiği için İkinci Grup'tan kimse İkinci Meclis'e giremedi. Gözler hep üzerindeydi İkinci Grup tasfiye edildikten sonra Hüseyin Avni Ulaş İstanbul'da avukatlığa başladı ve 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" İstanbul İdare Heyeti'nde çalıştı. Bu parti de bir süre sonra kapatıldı. Muhalif kişiliği nedeniyle sürekli izlenen Hüseyin Avni Ulaş'ın ismi 'İzmir Suikastı" zanlıları arasına sokuşturuldu. Ancak Ulaş yargılandığı İstiklal Mahkemesi'nde beraat etti. Uzun süre maddi sıkıntı çeken Ulaş, Başbakan Refik Saydam'ın yardımıyla 7 Temmuz 1939'da İstanbul 5. Noteri olarak tayin edildi ve Kandilli'de 23 Şubat 1948'de rahmetli oldu. Ulaş, ünlü düşünce adamı Nurettin Topçu'nun baba dostu ve kayınpederidir. Çocukluğundan beri Ulaş'ın fikirlerinden etkilenen Nurettin Topçu, Ulaş'ın kızı Fethiye Hanım'la evliydi. Cumhuriyet'in ilk demokratıydı Mehmet Altan, bir yıl önce Sabah'taki yazısında Hüseyin Avni Ulaş'ı şu cümlelerle anıyordu: "Cumhuriyet'in 'demokratik' hale getirilmesi için "hukukun üstünlüğünü" savunan ve Birinci Meclis'te "İkinci Grup'un" önderlerinden olan Cumhuriyet'in ilk demokratı sayılabilecek Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaş'ı 23 Şubat 1948'de kaybetmiştik.. Hüseyin Avni Ulaş sivil ve hukukçu olduğu için "muhalif" konuma düşmüştü. Kanun egemenliğini kurmak.. Hukukun üstünlüğünü savunmak.. Ankara'nın 80 yıldır istemediği ve tehlikeli bulduğu bir öneri. Genç kuşaklara, Hüseyin Avni Ulaş, İkinci Grup filan öğretilmiyor. Ömrünü Türkiye için heba eden Hüseyin Avni Ulaş'ın, memleketi Erzurum'da bir tek büstü bile yok. 'Her parçamız bir krala taç oldu'
Hüseyin Avni Ulaş, ölmeden bir süre önce yakın dostu Asaf Muammer Bey'e şunları söyler: "Bir karış yer kurtardık, bin dönüm yer bıraktık, dede tâcı elimizde parçalandı. Bugün her parçası bir krala taç oldu, bunun sebeplerini gelecek kuşaklar araştırır, cürmü bize sorar, günahı bize yükler. Sanma ki ben cihâdımla, varlığımla iftihar ediyorum. Haşa. Ancak aczimin teseyyübümün hayâsını duymaktayım, yarın geberir gidersem ceddim katına hangi suratla varırım? Ömrüm devâm eder de kalırsam ahfâdıma ne yüzle bakarım diye kaç gündür şu yatakta titriyorum." Gözyaşlarına dayanamadım, tertemiz alnından öptüm. Göğsümden itti. Amir bir edâ ile: "Otur yerine(!) dedi, öpülecek şâyeste arıyorsan git Fâtih'in ayak taşını öp. Asırlarca ecdat mirası ile geçindik. Benim gibi diz çök de vicdanın huzuruna, bir an düşün: "Ceddinden ne devralmıştın ahfadına ne bırakmaktasın?"
|
|
|