|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çirkin aktörler: İşgalci Amerikalılar ve Peşmergeler... Çok kötü bir oyunun içindeler. Ben, Kuzey Irak'taki bütün Kürtler'in Amerikan işgaline selam durduğu kanaatinde değilim. Nitekim Amerika'nın Irak'ta ilk bombaladığı yerler, yine Kürtler'den oluşan Ensar'ül İslam grubunun meskun bulunduğu yerler oldu ve pekçok insan katledildi. (Onun için Peşmergeler'i işgalcilerle işbirliğinden kaçınmaya çağırdığımda Türkiye'den kimi Kürt vatandaşlarımızın Kürt duyarlılığının harekete geçmesini çok sağlıklı bulmuyorum) İşgale selam duran iki Kürt grup var, Talabani ve Barzani ekibi... Yani Peşmerge topluluğu. İşgalden bu yana Amerika çetin Irak şartlarıyla boğuşuyor. Irak'ta içten içe bir direnç söz konusu. Kolayca tahmin edilebilir ki bir kısım Iraklı, bir kurtuluş savaşı mantığı içinde mücadele sürdürüyor. Buna karşılık iki Kürt grubu, işgal askerleriyle işbirliği içinde Amerika'nın önce Irak'ta sonra da tüm bölgede operasyonlar yapmasına zemin hazırlıyor. Bu yüzden Kuzey Irak, neredeyse en emin Amerikan üssü olmuş durumda. İşin en çirkin yanı, Peşmergeler'in Kuzey Irak'taki Amerikan yığınağını Türkiye'ye karşı kullanıyor olması. Amerika büyük büyük devlet, tamam. Ama hangi saikle bilinmez Kuzey Irak'ta küçük küçük bir grubun inisiyatifinde Türkiye'ye karşı (Evet, hem daha önceki yardım konvoyuna baskını hem bu yeni baskını başka türlü okumak mümkün değil) eylemlere girişiyor. Stratejik ortakmışız! Hadi canım sen de! Dostmuşuz! Hadi canım sen de! Müttefikmişiz! Hadi canım sen de! Amerika'nın dostluğu, müttefikliği, stratejik ortaklığı bu ise, düşmanlığı nedir? Kılavuzu Peşmerge olan bir ülke durumunda Ortadoğu'da şu anda Amerika. Peşmerge de tutuyor burnundan Amerikan askerini, sürekli Türkler'in üzerine sevkediyor. Çirkin bile yetersiz kalıyor bu davranışlar karşısında... Peşmerge de çirkinleşiyor, Amerika da... Anadolu işgalinde Fransız, İngiliz, İtalyan, Yunan işgalciler vardı bir, uzaktan gelen, bir de yerli işbirlikçiler vardı. Maraş'ta yerli işbirlikçilere "Ellik gavuru" denir ve onlara, uzaktan gelen işgalciden daha olumsuz bakılır. Onlar işgalciyi şehrin dışında davul zurna ile karşılar, sonra da şehirde eşrafın, ileri gelenlerin, direniş organize edeceklerin üstüne sürerlerdi. Herhalde, işgalcilerin yerli halkı sindireceğini, ebediyyen orada kalacaklarını ve şehri de kendilerine teslim edeceklerini düşünürlerdi. Onun için Milli Mücadele, işgalcilerle birlikte bu yerli işbirlikçilere karşı da verilmiştir. Peşmerge, şu anda yerli işbirlikçiliğe soyunuyor. Ve bölge ülkeleriyle Amerika'yı vuruşturuyor. Bilerek veya bilmeyerek yaptığı bu. Amerikalılar'ın ve Peşmergeler'in, ikinci defadır Türk askerlerine karşı yaptıkları eylemin, aşağılayıcı boyutuyla, Türk insanında nasıl bir tepki uyandıracağını bilmemeleri mümkün değil. Doğru okumak lazım; bu, Türk askerine "Kuzey Irak'tan çıkın" demekten çok öte bir şey. Bunu söylemek için Washington'un dili yok denemez. Orada Wolfowitz diye biri, çok daha ağır şeyleri söylüyor da "Askerinizi Kuzey Irak'tan çekin" mi diyemeyecek? Herkesin bilgisi dahilinde Kuzey Irak'ta bulunan Türk askerine Peşmerge nezaretinde kelepçe takmanın, Peşmerge'nin şımarıklığı ve bir Amerikalı albayın sergerdeliği içinde Türkiye'nin itibarına saldırmak demek olduğunu görmemek mümkün mü? Bunun ötesi, Amerika'nın savruk, başı sonu belirsiz bir yönetim içinde olduğunu söylemektir. Eğer böyleyse, bu savrukluk içinde, yani peşmerge öncülüğünde koca bir Ortadoğu'yu tanzime kalkışmak, Amerika'nın burnunu pislikten çıkarmayacak demektir. Barzani-Talabani öncülüğü, ne yazık ki, Kürt toplumuna da bölge içinde olumsuz bir imaj yükleyecektir. Onun için yakın zamanda bölgedeki tüm Kürt nüfusunun bir önderlik tartışması başlatacağını düşünmek mümkündür. Ben Ankara'daki toplantının da Irak işgalini kınamasını ve Barzani-Talabani çizgisini tartışılır bir çizgi olarak ilan etmesini Kürt meselesine çözümün sağlıklı ilerleyişi açısından gerekli görürüm. Gelelim hükümetin tepkisine... Olay karşısında hükümetin gerekli enstrümanları harekete geçirdiği kabul edilebilir. Bu enstrümanlar, olayın gerektirdiği aciliyet hatta vahamet içinde çözüm üretebilmiş değildir. Onun için hükümetin jesti halktaki şokun karşılığı olmamıştır. Başbakan Erdoğan'ın sözleri, beylik anlamda bile tatmin edici değildir. Düşük profillidir. Çekingendir. Tutuktur. Hani o, gürül gürül ses yoktur. Diplomasi, falan filan, evet ama, haysiyet savunmasında daha farklı ölçekler devreye girer. Bir süredir Ankara'nın Amerika ile ilişkilerinde genel bir tutukluk içinde olduğunu söylemek lazım. Tezkere gerilimi ile başlayan, Wolfowitz'in zılgıtı ile gelişen ve içerden desteklerle "özür beyanı" noktasına sürüklenen bir halet-i ruhiye söz konusu. Onun için Ankara, Dışişleri Bakanı'nın lütfen kabul buyurulduğu gibi, "Amerika ile ilişkileri nasıl geliştiririz?" gibi bir arayış duygusuna itilmiş durumda. Bu süreçte hava alanı ve limanların gizli bir kararname ile yeniden açıldığı bir süreç yaşanıyor. Olay tam bu noktada meydana geliyor ve Ankara nasıl bir tepki vereceği noktasında şaşırıyor. Tam tam ilişkileri iyileştirmek için adım atmak isterken, suratınıza şaplak yiyorsunuz. Kendinizi toplayıp izzeti nefsinizi düşününceye kadar da zaman geçiyor. Şu anda hükümetin tepkisinde o zaman gecikmesi var. Amerika ve Peşmerge, bu olayda gerekli cevabı almazsa, daha ağır haysiyet zedelenmelerine muhatab kılınabiliriz. Türk askerlerinin kafasına Afganistan'dan, Guantanamo'dan bu yana çok bilinen Amerikan esaret torbası geçirildiğine dair bilgiler yansıdı kimi medya organlarına... Ona dair fotoğraflar Türkiye'de yayınlanırsa, toplum vicdanında kopacak tepkiyi düşünün bir. Bu olayda hükümet yıpranması öyle zam-mam yıpranmasına benzemez. Bizden hatırlatması...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |