|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şu "salak" suratlı heriften neden bu kadar nefret ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum ve de bu beni çok mutlu ediyor. Altıncı hissim beni yine yanıltmadı. Bir insanı ilk gördüğüm anda aldığım pozitif ya da negatif elektrik, onunla ilgili kanaatlerimin oluşmasında hep belirleyici olmuştur. IQ fukarası Bush'u daha ilk gördüğümde, içimden bir ses bu adamın "sağlam ayakkabı" olmadığını, hatta o "kıt" aklında katil virüsler taşıdığını söylemişti. Nitekim, Afganistan ve Irak işgalleri Bush ve avanesinin "katıksız" bir "katliam şebekesi" olduğunu çok açık şekilde kanıtlamış bulunuyor. Gerçi geçmişteki Amerikan yönetimlerinin sicili de o kadar temiz değil. Mesela Hiroşima ve Nagazaki'deki Amerikan vahşeti hala insanlığın yüreğinde kanamaya devam ediyor. Irak'ta "biyolojik ve nükleer silahlar var" yalanıyla bütün dünyayı kandıran Amerika ve İngiltere'nin kanlı geçmişindeki örnekler öylesine dehşet verici ki, bir insan olarak utanç duymamak mümkün değil. Mesela 1945'te suların bile kaynama noktasına geldiği Tokyo bombardımanında çoluk çocuk 84 bin masum insan katlediliyor. Yine 1945'te askeri hedef olmayan Dresten'de bir gecede kadın, çocuk, yaşlı tam 500 bin insan yanarak can veriyor. İşte şimdi bu Amerika, tam bir "haydutluk" örneği sergileyerek Kuzey Irak'ta 11 Türk askerini gözaltına alıyor. Belli ki, Amerika için Irak'taki "bataklık" derinleştikçe "şahinler çetesi" de yeni çılgınlıklar yapmakta kararlı. Bu "müsadere" olayı sıradan bir gözaltı olayından çok, derin bir krizin habercisi gibi gözüküyor. Anlaşılan o ki, "Şahinler çetesi" bu olayla hem "tezkere" intikamını almayı, hem de Türkiye-İran ve Suriye arasındaki yakınlaşmayı dinamitlemeyi amaçlıyorlar. Çünkü, Irak'ta her gün Amerikan askerlerini tek tek öldürerek genişleyen direniş güçlenip bir kurtuluş mücadelesine dönüşürse, ABD'nin planları altüst olabilir. Ve de Şahinler'in ipliği pazara çıkabilir. Dolayısıyla Şahinler, Amerika'nın bölgesel tasarruflarının önünde hala en büyük engel olarak duran "Türkiye-İran- Suriye" yakınlaşmasını engellemek için her türlü çılgınlığı yapabilirler. Böyle bir süreçte AK Parti iktidarının işi de tezkere döneminden daha zor. Zira uzun süredir, bozulan Türk-Amerikan ilişkilerini düzeltmek için çaba sarfeden hükümet, şimdi hem ikili ilişkileri geliştirmek hem de Türkiye'nin çıkarlarını korumak durumunda. Bu sanıldığı kadar kolay bir iş değil, 'haydutla dansetmek' gibi bir şey yani... Çünkü halen Amerika'yı yönetenlerin kafası, insani duyarlıklara göre değil, "güç" ve "işgal" mantığına göre çalışıyor. Türk subaylarının, Kürt liderler Barzani ve Talabani ile yapılan anlaşmalar gereği Kuzey Irak'ta bulundukları bilindiği halde, Amerikalılar tarafından "aptalca" bir hareketle müsadere edilmeleri gösterdi ki, Amerika, Türkiye için asla "dürüst" bir müttefik değildir. Bu arada, Irak işgali öncesi Amerikan saldırganlığına alkış tutanların, son olayla birlikte Amerika'ya "kızıyormuş gibi" davranmalarına da fena halde gıcık oluyorum. Başka işiniz yok mu sizin?.. Size, diliniz bir karış dışarıda Amerikan "şlapçılığı" yapmak yakışır...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |