AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
"Dini özgürlükler"

-Gayrı müslimlerin özgürlük alanı genişlesin, müslümanların özgürlük alanı daralsın. Acaba AB'nin Türkiye'deki dini özgürlüklere bakışını böyle özetlemek, AB'ye karşı olumsuz bir peşin hükmün uzantısı sayılabilir mi? Yoksa bir gerçeğin ifadesi midir?

Şunu biliyoruz:

AB Türkiye'nin Müslümanlığını ancak belirli bir standartta kabul edilebilir buluyor. Bu yönüyle Türkiye'deki hakim sistemle paralel bir çizgide bulunduğu söylenebilir. Bu yaklaşım tarzı, yerel hakim sistemi islami alanı düzenlemeye, bunun uzantısı olarak da toplumun İslam telakkisini değiştirmeye yöneltmiştir. Şimdi bu misyon, AB ile elele yürütülecek gibi görünüyor. Yerel hakim sistemin bu misyonunu üstlenen çevrelerde, AB'nin "İslam alanının düzenlenmesi ve toplumun İslam telakkisinin terbiye edilmesi" taleplerinden büyük heyecan duyduğu gözleniyor.

Ama acaba o çevreler, AB'nin, "dini özgürlükler" adına, gayrı müslimlerin statü yükseltme taleplerine nasıl bakıyorlar? Dünkü Yeni Şafak'ta manşetti; Reform İzleme Grubu toplanmış ve "dini özgürlükler" konusunu görüşmüştü. Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanları'nın katıldığı toplantıda AB'nin talepleri doğrultusunda Bahailer'in, Asompsiyon rahiplerinin sorunlarının çözülmesi için gerekli kararlar alınmış, Cemaat vakıflarının mallarının iadesini öngören düzenlemenin TBMM'ye sevki öngörülmüş, Türkiye'de açılan ve restore edilen kiliselerin sayım dökümü yapılmış, bu arada gayrı müslim ruhanilerin protokoldeki yerleri bile gündem konusu olmuştu.

Doğrusu, "Müslümanlar özgürlüklerden yararlanmıyor, onlar da yararlanmasın" şeklinde bir tavır içinde değilim. Türkiye'de yaşayan herkesin, özgürlükleri doya doya yaşamasından yanayım. Ama "Neden müslümanlar özgürlük problemi yaşıyor?" sorusunu da sormadan edemiyorum.

Müslümanların, AB ile ilişkiler çerçevesinde yapılan düzenlemelerden beklentisi şu:

-Türkiye AB zoru ile gayrı Müslimlerin, etnik grupların veya solun inanç - düşünce özgürlüğü için adım atarsa, sonuçlarından Müslümanlar da yararlanır.

Muhtemelen iktidar kadroları da böyle düşünüyordur.

Oysa öyle olmuyor. AB, adeta "herkese özgürlük, müslümanlar müstesna" gibi bir tavır geliştiriyor.

AB'nin bu tavrı, içerde İslam'a karşı tavır alanlar için de referans oluyor.

İslam "sakıncalı alan, gözaltında bulunması gerekli alan, sağı solu budanması gereken alan, terbiye edilmesi gerekli alan vs..."

İslam bağlı, geriye kalan her şey serbest.

Psikolojik bir kuşatma, terör...

Katıldığımız bir tv programında, solculuktan liberalliğe intikal eden bir yazar "Benim İslam'la ilgili bir kaygım yok" diyordu. Ben de "Nasıl olmaz, dedim, Türkiye'de bile İslam'la ilişkiler sorunlardan kurtarılamamışken ayrı bir kültür - medeniyet dünyası ile ilişkilerde ortaya çıkacak sorunlar nasıl görmezden gelinir?"

Evet, bir kesimin hiç kaygısı yok, bir kesim AB'nin getireceği muhtemel "İslam kuşatması"ndan "bu defa İslam meselesini halledeceğiz" beklentisi içinde mutlu...

Soruyu tekrarlıyorum:

"Acaba o çevreler, AB'nin, "dini özgürlükler" adına, gayrı müslimlerin statüsünü yükseltme taleplerine nasıl bakıyorlar?"

Ve şu değerlendirme o çevreler için ne değer ifade ediyor?

-AB'nin İslam'ı azaltma politikası ile gayrı müslim ve dini - etnik azınlık yönelişleri çoğaltma projesinin birbiri ile alakası olabilir ve bu uzun vadeli bir "Türkiye politikası"nın ön adımları olarak değerlendirilebilir.

Bu değerlendirmelerin hemen yanında "Türkiye'nin güvenliği ile İslam'ın nasıl bir alakası vardır?" sorusu üzerinde düşünmek de gerekiyor. "İslam'ı azaltmanın güvenlik boyutu var mıdır, azınlık yönelişleri çoğaltmanın güvenlik boyutu var mıdır?" soruları da önemli.

Ben İslam'ın Türkiye'nin varlık sorunu ile birebir alakalı ve "İslam'ı azaltma"nın doğrudan doğruya Türkiye'nin güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu düşünüyorum.

İçerde "İslam'ı azaltma" yolunda yaptıklarımız, kendi ayağımıza kurşun sıkma anlamı taşıyordu, AB ile birlikte yapacaklarımız ise, tarihi bir hesaplaşmada, karşı renkler adına rol üstlenme anlamı taşıyor.

İslam'ı azaltmayı hedefleyen hiçbir projenin türkiye'nin hayrına olacağına inanmıyorum. Türkiye'yi Müslüman kimliği içinde güçlenme yoluna sevketmeyen hiçbir oluşumda iyi niyet bulunduğunu düşünmüyorum.

Bir gün, burada benim söylediklerimi, benim sorduklarımı, Türkiye'nin güvenliğini önemseyenlerin seslendirdiğini - sorduduğunu görürsem hiç şaşırmayacağım. Bunu bir "akıl uyanması" olarak değerlendireceğim.

-Neden İslam azaltılıyor, neden azınlık yönelişleri güçlendiriliyor?


2 Ekim 2004
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED