AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Pentagon'un gizli dünya haritası: Türkiye bu haritanın neresinde?

Perşembe günü "Pentagon'un gizli dünya haritası" tartışmasından hareketle, ABD'nin küresel işgal haritasına, Afrika, Ortadoğu ve Asya'da hangi ülkelerin tehdit altında olduğuna, nerelerde etnik ve din/mezhep eksenli çatışmaların çıkabileceğine, ABD'nin nasıl bir küresel sistem hedeflediğine, Afganistan ve Irak'ın işgalinin yanısıra hangi ülkeler için yeni istila planları olabileceğine, Darfur ve Nijer Deltası'ndan hareketle etnik gerginliklerin neden bu dönemde arttığına dikkat çekmeye çalıştım. Aslında hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını, haritanın tamamını görenler için hangi bölgelerin yeni kriz alanları olacağını öngörmenin zor olmadığını vurgulamaya çalıştım.

Bugün ise, yeni haritada, daha doğrusu ABD'nin yeni küresel yapılanma stratejisinde Türkiye'ye ne tür misyon biçildiğine dikkat çekmek istiyorum. Cem Küçük'ün çevirisiyle Aralık ayında Prestij Yayınları tarafından Türkiye'de yayınlanacak olan "The Pentagon's New Map: War and Peace in the Twenty-First Century" (Petnagon'un Yeni Dünya Haritası: 21. Yüzyılda Savaş ve Barış) adlı kitabın yazarı Thomas P. M. Barnett, neo-conlarla yakın ilişkisi olan bir isim. Halen Deniz Harp Okulu'nda görev yapıyor. ABD'nin uygulamayı planladığı New Rules Set'in (Yeni Kurallar Dizisi) hazırlayıcısı ve uygulamaya yönelik planlayıcısı. Bu kurallar dizisini hazırlarken kendisine destek veren firma Cantor Fitzgerald firması, Wall Street'in en büyük tahvil satıcısı ve neo-con çevreden. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Yardımcısı Paul Wolfowitz ve Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ile yakın ilişkileri var. Yazar, "Year 2000 International Security Dimension Project"in de hazırlayıcısı.

Kitapta sunulan Pentagon'un Yeni Dünya Haritası'nda dünya üç bölüme ayrılıyor: "Functioning Core" (İşlevsel merkez ya da çekirdek ülkeler), "non-Integrating Gap" (boşlukta ve kontrol dışı olan, hedef alınması gereken ülkeler) ve Seam (eklem ya da bağlantı ülkeleri. Ben bunları "cephe ülkeleri" olarak algılıyorum.)

"Functioning Core" yani çekirdek ülkeler, Amerika liderliğinde küresel sistemi belirleyecek güçlerden oluşuyor ve geleceğin dünyası bu ülkelere göre şekillenecek. Bu ülkeler, küreselleşen ülkeler olarak nitelendiriliyor. Burada Amerika, Avrupa, Kanada, İsrail, İngiltere, Japonya ve Avustralya'nın yanısıra Rusya ve Çin de var. Hatta biraz daha geliştirilerek Gürcistan gibi ülkeler bile bu bölüme alınabilecek.

"Gap" yani kontrol dışı ülke ve bölgeler Kuzey Kafkaslar, Ortadoğu (İsrail hariç), Güney ve Doğu Asya ile Orta Asya olarak belirlenmiş. Yani Latin Amerika'nın endüstrileşmemiş, dolayısıyla ABD'nin küresel sistemi için hala sorun olan ülkeleri ile Afrika'dan başlayıp Doğu Asya'ya kadar uzanan, ağırlıklı olarak Müslüman coğrafyayı içine alan, ABD'nin bu günlerde açık cephelere dönüştürdüğü Orta Kuşak...

Yeniden Cephe Ülkesi ya da savaş alanı

Üçüncü bölümde ise, merkez ülkelerle düşman ülkeler arasındaki ilişki için anlamlı olan, geçiş noktası özelliği taşıyan, daha doğrusu Batı'yı ve çıkarlarını düşman güçlere karşı koruma misyonu yüklenen ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerin en önemli özelliği Batı için "kalkan" işlevi görmeleri. "Seam" olarak nitelenen bölgede, Türkiye, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, Fas, Cezayir, Pakistan, Tayland, Malezya, Filipinler, Yunanistan ve Endonezya var. Aslında bütün Müslüman ülkeler "düşman bölge" olarak görülüyor ancak bu ülkelere "düşman ülkeler"in terbiye edilmesi çerçevesinde görevler yüklenmiş. Bugünlerde çokça tartışılan "İslam kendi içinde çatışacak" tezi ile "medeniyetlerarası çatışma değil medeniyet içi çatışma" tezlerine dikkat çekmek istiyorum. Türkiye dahil, "Seam" listesindeki ülkeler de bir şekilde Batı için potansiyel tehdit. Bu ülkeler her an terörizme kayabilir. Böyle bir durumda, "Gap" yani düşman ülkelerle aynı kategoride görülecekler ve hedef ilan edilecekler.

ABD'nin yeni küresel düzen arayışında Türkiye'ye "merkezi rol" vereceği hayalini kuranlar yanılıyor. Türkiye'nin stratejik önemi aslında Soğuk Savaş döneminden sonra nitelik değişimine uğramadı. O dönemde Endonezya, Pakistan, İran (devrim öncesi) gibi komünizme karşı kalkan olarak kullanılan, cephe ülkesine dönüştürülen Türkiye'ye, 21. yüzyıla dönük tehdit algılamalarına göre de aynı rol öneriliyor: Cephe ülke olmak. O zaman komünizme karşı cepheye sürülen Türkiye, şimdi İslam'a karşı cephe ülke olarak tanımlanıyor. Aslında bu durum, 1990'ların ilk döneminde belirginleşmiş, Türk-İsrail ekseni kurulmuştu.

ABD'nin Türkiye'ye biçtiği rol ile Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yüklediği misyon arasında da aslında nitelik olarak çok da fark yok. Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliğini güvenlik stratejileri çerçevesinde ele almasının nedeni de bu. ABD, "Gap" bölgesindeki ülkeleri sindirmek için Türkiye'ye cephe ülke rolü önerirken AB aynı bölgeden kendisine yönelecek tehditleri önlemek için Türkiye'yi "kalkan ülke" olarak algılıyor. Savaşın sınırını Türkiye'ye kaydırıyor. Çünkü ABD'nin tehdit olarak algıladığı bölge AB'nin tehdit algılamasının da merkezinde yer alıyor. Eğer gerçekten böyle ise, Türkiye için "tam üyelik"ten ziyade "özel ortaklık" formüllerine ağrılık verilmesi muhtemel. Bu iki güç merkezi, Türkiye gibi ülkelerin kendi geleceğini belirleme özgürlüğünü de katı biçimde kontrol altında tutuyor.

1952'den beri Atlantik Ekseni'nin ileri karakolu olan Türkiye, aynı misyonu sürdürmeye kararlı mı? Eğer Türkiye'nin geleceği Washington ve Brüksel'in tanımladığı "stratejik değer"e göre belirlenecekse, bizleri Soğuk Savaş döneminden daha kötü bir dönem bekliyor. Zira yeniden cephe ülkesi olmakla kalmayacak savaş alanına dönüşebileceğiz. Çünkü bu sefer kendimize, İslam'a ve İslam dünyasına karşı konumlandırılıyoruz. Bundan daha büyük tehdit olur mu? Tarih Türkiye'yi kendi yolunu çizmeye zorluyor. Başka hiçbir tercih bize doğru yolu göstermeyecek.


2 Ekim 2004
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED