|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Dün henüz raporun tümü elimize ulaşmadığı bir sırada İlerleme Raporu'nun ilk değerlendirmesi yapmak durumundayken, Verheugen'in "mükazekereler açık uçlu olmayacaktır" sözü, bu ibarenin raporda da bulunduğu varsayımına kapılmamıza neden olmuş ve bizi yanıltmış. Yazıya bu hatayı düzelterek başlayalım... Bununla birlikte rapor incelendiğinde bu yanılgının genel tabloda büyük bir değişiklik yapmadığı anlaşılıyor. Müzakerelerin açık uçlu olması Türkiye'ye koyulan, "reformlarda süreklilik", "uygulama safhası" gibi koşullarla iç içe görünüyor. AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda Türkiye'yle müzakerelere başlanmasının tavsiye edilmesi bugün tüm siyasetçilerin, tüm basının tavrından da anlaşılabileceği gibi Türkiye'nin elde ettiği çok büyük bir başarı... Resme son fırça darbesini elbette 17 Aralık'ta yapılacak liderler zirvesi koyacak... 17 Aralık'tan sonra ise üçüncü etap başlayacak. İkinci ve üçüncü etabın çok kolay geçmeyeceği, yolların mayınlarla dolu olduğu ortada. Fransızların mırıldanmaya başladıkları, "yeni katılımcıları referanduma sunmak fikri" bu mayınların en tehlikelisi ve ikili görüşmelerle bertaraf edilmesi gereken en önemlisi... Bu noktada Türkiye'nin birbirine paralel iki seferberliğe girişmesi gerekiyor. Bunlardan ilki üye ülkelere yönelik "diplomatik seferberlik"tir. İkincisi ise 17 Aralık'tan önce İlerleme Raporu'ndaki yasa eksikleri, kimi uygulama eksikliklerini giderecek "demokratik seferberlik"tir. CMUK, Adli Kolluk Teşkilatı, İstinaf Yargısı ve Ceza İnfaz Yasaları'nın TBMM'den geçirilmeleri bu ikinci seferberlikte ilk elden yapılması gereken işler. Diğer yandan çıkarılmış yasalara ilişkin uygulamaların harekete geçirilmesi, bunları çerçeveleyen yönetmelik ve pratiklerin demokratikleştirilmesi kurulacak "takip komisyonları"yla hızlandırılabilecek gelişmeler... Bu tür adımlar 17 Aralık'ta Türkiye'nin elini demokratik ve psikolojik olarak daha da güçlendirecektir. Kaldı ki, bu çerçevede AB'ye yönelik her adım Türkiye'nin toplumsal ve siyasal sistemiyle olgunlaşmasına, demokrasi kalitesinin artmasına yönelik adım olacaktır. Nitekim son iki yıl, "toplumun, bürokrasinin gerisindeki siyaset mekanizması, bu nedenle zorunlu devletçilik, hatta militarizm tezleri"ni çöpe atmıştır. "Siyasi iktidar ve TBMM radikal bir değişimin taşıyıcılığı ve sorumluluğunu üstlenmiş, askeri bürokrasi tarafından engellenmediği ölçüde ne denli olgun olabileceğini, olgunlaşabileceğini göstermiştir." Bu yol Türkiye için ışıklı bir yoldur... Şu satırlar İlerleme Raporu'nun tavsiye kararından: "Özellikle 2002 seçimleri sonrasında, Türkiye'de Avrupa standartlarına yaklaşmak açısından önemli yasal ve kurumsal değişimler yaşandı. Sivil-asker ilişkileri, Avrupa standartları doğrultusunda değişiyor. Hukuk sisteminde, DGM'lerin kaldırılması da dahil, önemli değişikler yapıldı. İnsan hakları konusunda Türkiye uluslararası hukuk ve Avrupa hukukunun üstünlüğünü tanıyor; kendisini uluslararası anlaşmalar ve kararlarla büyük oranda bağlı sayıyor. İdam cezasının tamamen kaldırılması ve şiddet içermeyen düşüncelerini ifade ettikleri için cezalandırılan insanların serbest bırakılması bunlara örnek. Türk vatandaşlarının yararlandığı temel özgürlüklerin (sözgelimi ifade ve toplanma özgürlüğü) çerçevesi hatırı sayılır ölçüde genişletildi. Sivil toplum güçlendi. Kürt azınlığın ve diğer azınlıkların kültürel hakları tanınmaya başlandı. Olağanüstü hal tamamen kaldırıldı; Güneydoğu'da normalleşme süreci başladı. Son olarak, güçlendirilen siyasi diyalog vasıtasıyla Türkiye'nin dış politikası bölgesel istikrara olumlu yönde katkı yapıyor. ..." Yeni Türkiye bu hatta ilerlemelidir... İlerledikçe AB üyeliği de kaçınılmaz olacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |