AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kitap bastırmanın, kitap satmanın zorluğu

Ünlü ahlak tarihçisi Mehmet Ali Ayni kitap bastırmak için Ekrem Hakkı Ayverdi'den borç para alır. Esasında damadı oldukça zengin biri olduğu halde kitap bastırmak için Ekrem Bey'den borç alması oldukça manidardır. Borcunu ödeyemeden Hakk'a kavuşur. Samiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi'nin mirasçılarına vazife icabı Mehmet Ali Ayni Bey'in borcunu söylediğini, fakat kendisinden yazılı senet sormaları üzerine ben "ben vazifemi yaptım. Helal olsun" diyerek konuyu kapattığını anlatır bir yazısında.

Başkalarının kitap bastırmak için kendinden borç aldığı Ekrem Hakkı Ayverdi de bir kitap bastırmak için elindeki nadide lale mecmuasını yurt dışına satmak zorunda kalmıştır.

Türkiye'de kitap bastırmak zordur fakat bastırılan kitaptan gelecek para ile idame-i hayat imkansızdır.

Medyatik şöhretlerin incir çekirdeğini doldurmaz kitapları arka arkaya basılırken, isim sahibi olamamış ama gerçekten kalem sahibi olan gençler için kendilerini öncelikle bir derginin sayfalarında tanınır kılmaktan başka ihtimal gözükmüyor.

Kitap bastırmak zordur da, olaya yayınevleri açısından bakacak olursak kitap satmak kolay mıdır? Kitap satmanın zorluğu konusunda geçen hafta ufkumu açan bir makale okudum, Gökkubbe Yayınları arasından çıkan "İlmi Araştırmalar" adlı dergide Yard.Doç.Dr.Şahmurat Arık tarafından kaleme alınmış olan makalede 1938-1951 tarihleri arasında bazı yayınevi ve yazarların CHP'den yardım talepleri konu ediliyor.

Türk Ocakları'nın kapatılmasından sonra ideolojik, sosyal ve kültürel örgütlenmeyi yaymak amacıyla ülke çapında Halkevleri ve halk odaları kurulur. Buralardaki kütüphanelerde okunmak üzere toplu kitap siparişleri verilir. Sayısı 400'ü bulan Halkevleri ve halk odaları için sipariş edilecek kitaplar yayınevleri için ümit kapısı durumundadır. Beni en çok etkileyen mektup Hilmi Kitapevi'nin sahibi İbrahim Hilmi'nin CHP'ye yazdığı mektuplar ve hayat hikayesi oldu. Makaleden öğrendiğimize göre İbrahim Hilmi 1896 yılında Babıali'de Kitaphane-i İslam adını verdiği küçük bir yayınevi açar. "Gerek Osmanlı coğrafyasında gerekse tüm diğer dünya devletlerinde İslami sahada sistemli bir yayıncılığın olmadığını farkeder ve bu yayınevi vasıtasıyla Müslümanlara hitap eden seviyeli kitaplar basmayı hedefler." Birkaç yıl ciddi para sıkıntısıyla karşılaşır İbrahim Hilmi. Bir çay ocağı açarak oradan edindiği geliri yayınevine aktarmaya çalışır.

Cumhuriyet'in ilanından sonra da yayıncılık faliyetlerine devam eder. 1928 harf inkılabı onun için yıkım olur. Maarif Vekaleti'nin teminatıyla basmış olduğu Osmanlıca ders kitapları inkılap sebebiyle elinde kalır. Kitapları basmak için yazarından matbacısına kadar pekçok kişiye borçlanan İbrahim Hilmi, bu krizi aşabilmek için kitapları bu defa tekrar Latin hafleri ile basma yoluna gider. Talihsizlik bir defa daha yakasına yapışır. Çünkü kitapların basım ve dağıtımı Marif Vekaleti'ne tevdi edilmiştir.

İbrahim Hilmi için tek çare CHP'den yardım istemektir. Zaten kendisi de Yeşilköy Halkevi ve odasında idare heyetinde bulunmuş törenlerde "güzel ve etkileyici" konuşmalar yapmıştır. "Kime rey vereyim" adlı risaleyi hem kaleme alacak hem de basıp dağıtacak kadar CHP politikalarına destek olmaya çalışmıştır.

1946 yılından 1951 yılına kadar partiden yardım talebinde bulunan İbrahim Hilmi'nin mektubları Kasım Gülek'in olumsuz cevabıyla nihayetlenir.

Şu günlerde "okuyucunu bul" kitabını basalım kampanyasına dönüşen 100 bin kitap modasını anlamak için kitap basmanın ve satmanın tarihini bilmemiz gerekiyor diye düşündüm. Yanılıyor muyum?


8 Ekim 2004
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED