AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
G Ü N D E M
Boğaziçi'nin kendine özgü lezzetleri vardı

Birbirinden güzel yalıları, sarayları, köyleri, parkları ve mesire yerleri ile anılan Boğaziçi'nin Osmanlı devirlerinden bu yana, bademi, paça çorbası, süt mısırı, Türk kahvesi ve tavşan kanı çayı ile kendine özgü lezzetleri vardı.

Osmanlı devirlerinde İstanbul'un her semti kendine has özellikleri ve lezzetleri ile anılırdı. Ancak son yıllarda ne o lezzetlerden, ne de güzelim Boğaziçi medeniyetini oluşturan o tadların farkına varabilecek insanlardan eser kaldı. Daha kırk yıl öncesine kadar Boğaziçi'ndeki yalıların ve köşklerin bağ ve bahçeleri ile ahalinin gezip eğlenebileceği bir çok semtte mesire yerleri vardı. Boğaziçi'ndeki semtlerin adları ile kendine has lezzetleri ile anılırdı.

Çengelköy'ün bademi, Beykoz'un paçası

Artık nadiren rastlansa da Beykoz'un kazanlarda kaynatılan süt mısırı ve cevizi meşhurdu. Göksu Çayırlarının mesire alanı olduğu yıllarda kazanlarda mısırlar pişirilir ve hafta sonları yüzlerce insan süt mısırı ağız tadı ile afiyetle yerlerdi. Sağlık açısından uzmanların da tavsiye ettiği paça çorbası denildiği zaman ilk akla gelen Beykoz'daki paçacıların soğuk kış akşamlarında İstanbul'un farklı semtlerinden müdavimleri vardı. Boğaziçi'nin eşsiz güzellikteki semtlerinden Sultaniye'nin inciri, Beylerbeyi ile Osmanlı çileklerinin en lezzetlileri Arnavutköy'de yetişirdi. Çiçeği burnunda körpe bademleri Çengelköy'ün unutulmaz lezzetlerindendi.

150 yıllık Sarıyer böreği

Çubuklu sahilindeki eski mesire alanı yıllar içersinde izbelik bir mekana dönüşen geniş alan bugün. Çubuklu Marina adı ile açık ve kapalı alan olmak üzere kebabların yenilebildiği restorantı, bir fincan Türk kahvesi ve bir bardak tavşan kanı çayın içilebildiği, şark odasındaki nargilesi ile meşhur olmuş bir mekan. Sabah kahvaltısı ya da akşamları müzik eşliğinde, kebablarınızı ağız tadı ile boğaz manzarasında yiyebilirsiniz. Sarıyer'de semtin adı ile ünlenmiş yüzelli yıllık böreği, bir sabah kahvaltısında sabah çayı ile afiyet ile yiyebilirsiniz. Eskiden Boğaziçi'nin o güzelim levrek ve lüferlerine az da olsa rastlasanız da, eski tadları bulabilmek zor. İstanbul'da artık ne çavuş üzümü ne de zeytinlikler de kalmadı.

YOĞURT KANLICA'DA YENİR

Boğaziçi'nin en şirin semtlerinden olan ve yoğurdu ile birlikte anılan Kanlıca'dan yolunuz geçerse, kendine has pudra şekerli yoğurdunu yemeden geçmeyiniz. Kanlıca'da iskele yanındaki yaklaşık iki asırlık kahvede, yoğurd ile birlikte, boğaza nazır çay ve kahve içebilir ya da dondurmalarınızı gözleriniz mavi ve yeşilin buluştuğu sakin ve tertemiz bir atmosferde yiyebilirsiniz. Aslında İstanbul'un fethi ile birlikte Türklerin "Boğaziçi Medeniyeti" adını verdikleri mimari yapılanma ve sosyal hayattaki kültür, bugün mevcut değil ama en azından Boğaziçi'nin temizliği ile yalıların korunması, özgün lezzetlerin kalanlarına sahip çıkmak gerektiği görüşünde birleşiyor uzmanlar.

  • ŞAMİL KUCUR / İSTANBUL



  • 8 Ekim 2004
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED