T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Piyasa

Piyasa kelimesi dilimize İtalyanca'dan girmiş. MEB'nın "Örnekleriyle Türkçe Sözlük" (2000) adlı lügatında kelimeye şu karşılıklar veriliyor: 1. Satıcıların mal satmak için biraraya geldikleri yer, pazar. 2. Alış-veriş fiyatı. Geçerli fiyat, rayiç. 3. Bir yol üzerinde gidip-gelmek, gezinmek. Lügatte bu mânaya örnek olsun diye Orhan Veli'nin meşhur şiiri veriliyor:

Aldırma söz olur diye
Tak takıştır
Sür sürüştür
İnadına gel
Piyasa vakti
Muhallebiciye

O devirde sevgililerin buluşma mahalleri "muhallebici"lerdi. Şimdi kalmadı. Hatta ben şimdi "su muhallebisi" nedir, yediniz mi hiç, diye sorsam çoğu okur haberdar olmadığını söyler. Bilhassa gençler.

"Bir yol üzerinde gidip-gelerek gezinmek" ne zaman moda olmuştur? Sanıyorum bu bize Tanzimat'tan sonra sayıları artan yabancı elçilik mensuplarının hatıra bıraktıkları bir alışkanlıktır.

Bu elçilikler bilhassa Boğaz'ın Rumeli yakasında kendi mimarî üslupları ile güzel binalar yaptılar, geniş araziler edindiler. İkindi üzeri elçilik mensupları atlı, arabalı veya yaya olarak kadın-erkek Büyükdere Caddesi'ne çıkar, bir aşağı, bir yukarı gezinirlermiş. Zamanla bizim elçilik mensuplarına yakın duran bürokratlarımız da bunlara karışmış. Bu gezintiler sırasında muaşaka mevzuu önde geliyormuş. Ki daha sonraları caddenin adı "Piyasa Caddesi" olmuştur, sanırım bugün hâlâ öyledir.

Kelimenin 4. mânası "Arz ve talebin karşılaştığı yer". Şimdi bunu yukarıya aldığımız sahne ile birleştirin. Ortaya nasıl bir tablo çıkıyor göreceksiniz.

Eh, ne diyelim alan razı, satan razı. Yani bir yerde piyasa oluşmuş ise söylenecek fazla bir şey yok. Yok çünkü kelime ile iktisadî mânada pek çok şey ifade ediliyor. Birincisi:

Piyasa ekonomisi: Üretimin bir plana göre değil, isteğe göre yapıldığı (Halkın isteği mi acaba), fiyatların arz ve talebe göre tesbit edildiği ekonomi. Eğer böyle bir ekonomik düzenden yana iseniz, bunu tatbik etmeye çalışıyorsanız, gereklerini yerine getirmek zorundasınız.

Piyasaya çıkmak: 1. Gezintiye çıkmak (Yukarıda izah edilen mânası ile). 2. Satışa sunulmak, pazara gelmek. (Kitap ve benzeri kültür ürünleri dahil).

Piyasaya düşmek: 1. Çok bulunur olmak. Bu sebeple değeri düşmek. 2. (Kadın için) Kötü yola düşmek (Bakın burada olumsuz bir mâna barınıyor; tüm piyasa ekonomisinden yana olanlara duyurulur).

Piyasa müziği: Sanat değeri olmayan, sırf para kazanmak için yapılan müzik. Bakın "piyasa" kelimesi bir kalite eksikliğini, sıradanlığı, hatta işe yaramazlığı da barındırıyor.

Piyasaya sürmek: Bir malı satışa sunmak, piyasaya (pazara) çıkarmak.

Son yıllarda ülkemizde kültür ürünlerinin "popüler olan" (çok satılan demek herhalde) çerçevesinde piyasayı belirlemesi üzerine "has edebiyat, has kültür" taraftarları homurdanmaya başladı. "Edebiyatımı geri istiyorum" adlı kitap bile yazıldı. Kültür ve edebiyatı "yüce" mânası ile benimseyenler bu ucuzlamanın, kalite düşüklüğünün, niceliğin egemen oluşunun karşısında karamsarlığa kapıldılar.

Bir yanda takıp takıştırıp, sürüp sürüştürüp piyasaya çıkmak var, bir yanda olup bitenlere uzaktan bakmak. Öyle ya ne diyordu tarifimiz: Piyasa ekonomisi arz ile talebe göre oluşur. Hem bunu kabul etmek hem de mızıkçılık çıkarmak yakışık almaz. Bir mücadele gerekiyorsa bu önce piyasa ekonomisine-kapitalizme karşı verilmelidir.

Aklımda kalan tek Farsça beyit ile kendi tercihimi açıklayayım:

Be derya der menafi bî-şumarest

Eğer hâhı selâmet der kenarest

(Okyanusta çok fayda vardır. Ama asıl fayda kenarda durmaktır).

Eğer yanlış yazdım, yanlış açıkladıysam, dil bilenler beni affetsin.

Cemil Meriç'in "Kültürden İrfana" adlı bir eseri vardır. Bizim için "irfanî" olan esastır. Ötesi lâf u güzaf.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi