|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
![]() | ||
| Y A Z A R L A R | 7 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Her toplumda aile ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın merkezinde yer alır. İnsan ailenin, aile de toplumun temel taşıdır. İnsansız aile, ailesiz toplum olmaz. Toplumun gücü, aileler arasındaki yardımlaşma ve dayanışmadan kaynaklanır. Ailesi sağlam olan toplumların, kültürel dokularıyla birlikte ekonomik yapıları da sağlam olur. Bunun için, ailenin korunması ve varlığını sürdürmesi, tarihin her döneminde bütün toplumların ana sorunu olmuştur. Aileler, siyasal tercihleriyle çoğulcu demokratik yapıyı, üretim ve tüketim kararlarıyla da pazar ekonomisini yönlendiren güçlerin başında gelirler. Aile üyeleri arasındaki hoşgörü ve birlikte çalışmanın doğurduğu sinerji, toplumun bütün kesimlerine yansır. Bu yüzden, bütün kültürlerde aileyi ayakta tutan değerlerin korunmasına ayrı bir önem verilir. Ailenin korunmadığı bir toplumda, hiçbir kurum ve kuruluş korunamaz. Geçen hafta sonunda, yıllardan beri düzenlediği bilimsel toplantılarla Anadolu insanının düşünce ve eylem dünyasına yeni boyutlar kazandıran İSAV'ın öncülüğünde "Uluslararası Aile Sempozyumu" düzenlendi. Koordinatörlüğünü Prof. Dr. Ömer Çaha'nın yüklendiği, baştan sona ilgiyle izlenen toplantının, benim başkanlığını yaptığım oturumunda, Prof. Dr. Vehbe Zühayli, Prof. Dr. Zailan Murris, Prof. Dr. Enis Ahmed, Prof. Dr. İclal Hilmi ve Dr. Mey Sultan, Suriye, Pakistan, Mısır ve Malezya'da "Çağdaş Aile ve Sorunları"nı ele aldılar. Ailenin gücü eşler, çocuklar ve yakınlarının sevgi ve saygı içinde oluşturdukları güven ortamından kaynaklanır. Ailede değişik kültürlerden gelen insanların bir arada yaşamasının doğurduğu canlılık, katlanarak topluma yansır. İnsanların tutum ve davranışları koyunlar gibi, birbirinin aynı olsaydı, sürekli hareket halinde olan kültür ve ekonomi yeni boyutlara ulaşamazdı. Farklılıklara katlanma eğitimi ailede başlar, toplumda derinlik kazanır. Paylaşma kültürünün zenginleşmesinin doğal bir sonucu olarak, her alanda işbölümünün hız ve yoğunluğu artar. Paylaşılmayan zenginlik çoğalmadığı gibi, paylaşılmayan kültür de zenginleşmez. Toplumların zenginleşmesinin odak noktasında paylaşma ve dayanışmaya dayanan ev ve işyeri vardır. Toplumlar eşini ve işini bulan misyonunun bilincindeki insanlarla ayakta durur. Ev hayatın kültürel, iş de ekonomik yüzünü oluşturur. Aile eve, ekonomi de ortaklığa dayanır. Evsiz aile, şirketsiz de ekonomi olmaz. Ev ailenin, şirket de ekonominin koruyucusudur. Aile ekonomiyi, ekonomi de toplumu güçlü kılar. Bu yüzden, aile tarih içindeki en eski ve en köklü kurumlardan biridir. İlk örneğini bütün insanlığın atası Adem ile Havva vermiştir. Ailenin korunması, inançların ve bilimlerin ana konusudur. Dürüstlük ailenin olduğu kadar toplumun da en büyük ve en etkili sermayesidir. Hiçbir kültürde insan aileden, ekonomi de ortaklıktan bağımsız olarak gelişmez. Aileler insanları, ortaklıklar da ekonomileri yaşatır. Ekonomik yapı ve kültürel dokuyu sağlamlaştırmak, her ortaklığın başta gelen görevidir. Ekonomik ve toplumsal sorunlar, ortaklık dünyasında, yardımlaşma ve dayanışma kültürünün zayıflamasından kaynaklanmaktadır. Ailesi güçlü olmayan bir toplumun, hiçbir kurum ve kuruluşu güçlü olmaz. Ortaklık kültürü ailede zenginleşir.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |