T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 ARALIK 2005 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet OCAKTAN

Muhalefetten iktidara lojistik destek...

Türkiye'de siyaset, üzerinde en çok oynanan, zaman zaman da "siyaset dışı" organizasyonlarla zemini tahribata uğrayan bir kurum oldu. Ancak her seferinde "millet iradesi" işe sandıkta el koyarak, normalizasyonu sağlamış oldu. Bilindiği gibi, 28 Şubat sonrasındaki yaklaşık 7 yıl boyunca Türkiye'de siyasetin şirazesi bozuldu ve kelimenin tam anlamıyla bir kaos dönemi yaşandı.

"Siyasi irade"nin "varlık" anlamında hayatiyetini yitirdiği, ekonomik ve toplumsal anlamda ülkenin duvara tosladığı bir "fetret devri"nin ardından gelen 2003 seçimlerinde "millet iradesi" adeta siyasette bir "saha temizliği" yaparak yeni bir dönemin başlangıcına imza attı. İşte bu yeni dönemin siyasi tercümesi, AK Parti iktidarıdır. Bugün itibariyle, yapılacak bütün değerlendirmeler, şu anda üç yılını doldurmuş olan AK Parti iktidarı veri alınarak yapılmak durumundadır.

Geçen üç yılı tarafsız ve de insaflı bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde, en azından genel görüntü itibariyle işlerin hiç de kötü gitmediğini söylemek mümkün. Herhalde, dibe vurmuş bir ülke üç yılda bundan daha iyi de yönetilemezdi. Geçmişteki "kaos" dönemlerinin aksine, ülkede işlerin "siyasi irade"nin kontrolünde gidiyor olması bile başlı başına bir başarı olarak değerlendirilmelidir.

Ancak burası Türkiye ve siyaseten rahat bırakılmayacak bir ülkedir. Nitekim, iktidarın dördüncü yılına girdiği şu günlerde bir bakıma dayatılan zoraki gündemler, siyaset açısından sıkıntılı bir duruma işaret ediyor. Bu yeni durum, bazı siyaset yorumcuları ve kanaat önderleri tarafından, "AK Parti iktidarı Avrupa Birliği konjonktüründe rahattı, ancak şimdi yeni şartlara uygun siyaset üretemediği için bazı zaaf görüntüleri oluşmaya başladı" şeklinde yorumlanmaya başladı. Bu yorumlar biraz erken olmakla birlikte, her zaman böyle bir tehlikenin varolduğu da bir gerçek...

Çevresel ve global şartlar AK Parti iktidarı için hala bir imkan olmakla birlikte, eğer değişen şartlar doğru okunamazsa, demokratik ortamdan pek de mutlu olmayan çevreler oluşabilecek en küçük zaafı bile kullanmakta gecikmeyeceklerdir.

Son günlerde, "içki yasağı", "cami tartışmaları" ve "alt kimlik-üst kimlik" bağlamında Türkiye gündemine dayatılmaya çalışılanlar, "demokrasi karşıtı" çevrelerin marifetiyle kotarılmaya çalışılmaktadır. 'AK Parti biraz daha hassas davransaydı, bu çevrelere fırsat verilmezdi' diyebilirsiniz. Ama emin olun ki, bunlar olmasaydı da başka sorunlar icat edilir ve bu "yapay" gündemler yine oluşturulurdu. Ama her şeye rağmen AK Parti iktidarı, geçmişteki acı tecrübeleri dikkate alarak, "demokrasiye yan bakanlar"a fırsat oluşturabilecek bir siyaset boşluğu bırakmamalıdır.

Şu anda oluşturulmaya çalışılan "yapay gündemler"e rağmen, AK Parti'nin belki de en büyük şansı, parlamentodaki ana muhalefet partisi CHP'nin ve dışarıdaki "aykırı sesler"in "millet gündemi"yle barışık olmayan muhalefet etme tarzlarıdır. Hiçbir şartta, bu muhalefet anlayışıyla AK Parti iktiranı yıpratmak mümkün değildir. Çünkü bu muhalefet tarzı, daha çok "maraza" çıkarmaya ve milleti huzursuz etmeye yönelik bir muhalefet anlayışıdır.

Açıkçası şu anda, milletin cami yapıp yapmama ya da 'içki yasağı' gibi bir gündemi yok. Memlekette hala "aş-iş" problemi devam ederken, derdi üzüm yemek değil, bağcı dövmek olan bazı çevrelerin ısrarla "ideolojik" gündemler oluşturmaya çalışması, bir bakıma AK Parti iktidarına lojistik destek sağlamak gibi bir şeydir...

Mesela, iktidara eleştiri yapmak için tonla konu varken CHP'nin genel başkanı dahil bütün vekillerinin işi gücü bırakıp "içki yasağı" ve "cami yapımı" gibi konular üzerinden AK Parti eleştirisi yapmaları CHP adına bir talihsizliktir. Bu da yetmiyormuş gibi, CHP lideri Deniz Baykal'ın "yolsuzluk iddiası"yla cezaevinde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitei Rektörü Yücel Aşkın için Van'a koşması anlaşılır gibi değildir.

Gördüğünüz gibi, AK Parti iktidarı gerçekten şanslı bir iktidar. Her iktidara böyle muhalefet nasip olmaz...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi