T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 ARALIK 2005 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

'Ökök'

Söze bir yerden başlamak lazım fakat ilk cümleyi yakalamak mesele.

Oysa kayda geçmesi gerektiğini düşündüğüm önemli hususlar var.

* * *

Annesi hayatta olmayana 'öksüz' deniyor da annesi yaşayana 'öklü' denmiyor.

Yetim veya öksüz olduğunu öğrendiğim kişiye karşı sevgim artar.

Hatasını görmezden gelmeye çalışırım.

* * *

Ali Usta bir süre inşaatlarda amelelik yaptıktan sonra dülgerliğe merak salmış.

Genç yaşta duvar ustası olmuş.

Elinde zembil.

Zembilinde mala, çekiç, testere, metre, şakul.

Zihninde oluşturduğu planları kâğıda dökmeden binayı çatar hale gelmiş..

O zamanlar 'proje'nin adı bile yok.

Derken askerlik çağı gelince, "Gel bakalım evlat" diyorlar, "vatan senden hizmet bekliyor".

Osmanlı'nın son dönemi.

Askerlik dediğin bugünkü gibi git gel Konya altı saat değil.

Gidip de dönmemek büyük ihtimal.

Gelince bulamamak da öyle.

* * *

Kısa bir eğitimden sonra cepheye gidiyor genç Ali.

Savaşın şakası yok.

"Nasip olur da sağ salim köyüme döner ve evlenirsem" diye ant içiyor, adakta bulunuyor; "ilk gece sabaha kadar namaz kılacağım."

* * *

Hikmet-i ilahi.

Ali Usta'ya sözünü tutma fırsatı tanınıyor.

Sağ salim köyüne dönünce, arkadaşı Arif'in kardeşi Huriye'yi istiyor.

Huriye zengin kızı, Ali ise fakir.

Babası "Bu çocuk işinin erbabı, kolunda altın bileziği var" deyip kızı veriyor.

Mesleği gerçekten de kolunda altın bilezik, zira Ali Usta artık minare inşa eder olmuş.

Davul zurna ile düğün yapıyorlar.

Zerde pilav ile herkesi doyuruyorlar.

Huriye gelin oluyor, ata biniyor.

Üzerinde bayrak ve ayetler bulunan cibinlik ile oğlan evine götürülüyor.

Atın başını tutan kişi babası.

* * *

Ali Usta askerdeyken kendi kendine verdiği sözü unutmamış.

Gerdek gecesi namaza bir başlıyor ki sormayın.

Ne gece bitiyor, ne namaz.

Her selâmdan sonra tekrar Allahuekber…

Gelinin yüz görümlüğüne ancak sabah namazından sonra sıra gelmiş.

* * *

Dört çocukları olmuş Ali Usta ile Huriye Çavuş'un.

Osmanlı'nın son günlerini, Yunan işgalini, Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyet'in ilanını görmüşler.

Arada iki tane de dünya savaşı var.

Bizim kuşak da daktilodan bilgisayara geçtik, radyodan televizyona ulaştık, telefonu cebimizde taşır hale geldik diye çok şey gördüğümüzü düşünüyor.

Bir de onların gördüklerine bakın.

Ali Usta soyadı olarak kendine "Kurucu"yu seçtikten bir süre sonra vefat etmiş.

Karısı dört çocukla kalmış.

* * *

Büyük kızı Hatice'yi Ademoğlu Halil Bey askerlik dönüşü istemiş.

Kısmetse olur demişler.

Söz kesilmiş, nişan yapılmış, esvap düzülmüş, sıra düğüne gelmiş.

Düğün sırasında gelen bir haberle tören yarım kalmış.

1938 yılının 10 Kasım günü, rahmetli Ali Usta'nın evinde düğün dernek olurken, Atatürk'ün öldüğü duyulmuş.

Halil Bey ile Hatice Hanım'ın da dört çocukları olmuş.

Onların da anlatmakla bitmeyecek uzun hikâyeleri var.

Belki başka zaman.

* * *

Halil Bey on üç yıl evvel vefat etti. Dedemdi.

Anneannem Hatice Hanımı da önceki gün kaybettik.

Gördüğü seksen yedinci sonbahar biteli bir hafta bile olmamıştı.

Allah rahmet eylesin.

Son günlerinde yanında bulunmak nasip oldu.

İki ay öncesine kadar iğne oyası yapan ellerini tuttum, gülümsemesini gördüm.

İlk torunuydum.

Ökök'üm yok artık.

Götürdük, kabrine bıraktık, döndük.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi