T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Minareyi düzeltme zamanı

Bilmeyenler 'yolsuzluk' söz konusu edildiğinde Ak Parti çevrelerinde yükselen feverânın samimiliğini anlamakta zorlanabilirler. Oysa yakından izlediğim için biliyorum: Şu sıralarda bazı ağızların çiğnemeye başladığı bu yoldaki iddialar, Ak Parti tabanını, örgütlerini ve Meclis grubunu olağanüstü rahatsız ediyor. Yönetim kademesinde de kulakların iddialara karşı sağır kalacağını sanmıyorum.

İktidarlara yönelik 'yolsuzluk' iddiaları muhaliflerin en kolay kullandıkları silâhtır. İktidarları hedef alanlar 'komplolarını' daha çok yolsuzluk iddiaları üzerine oturturlar. İddiaların her zaman doğruyu yansıtmadığını biliyoruz; DP kadrosunu devirmede kullanılan vahim iddialar, yargı heyeti hiçbir değerle kendini sınırlı görmediği halde, Yassıada'da havada kalıvermişti.

Buna rağmen, toplumda, 'politika' ile 'yolsuzluk' arasında doğrudan ilişki bulunduğu kanaati yaygın. "Bal tutan parmağını yalar" sözünün gerçek olduğuna inanan bir toplum bizimki. Politikacıyı 'rahatını ve huzurunu bozma pahasına halka hizmet eden kişi' olarak görmekte zorlanır insanlarımız. Bu yüzden de, duyduğunu hiçbir süzgeçten geçirmediği gibi asılsız ve temelsiz iddiaların yayılmasına katkıda da bulunur.

Politikacının sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia ediyor değilim; ancak bunca yıllık gözlemci statüsü, bana, politikacılar hakkındaki genellemelerin yanlışlığını öğretti. Politikacıların içinde Beytülmâl'e el uzatacak arsızlıkta, ya da yanlış çıkar ilişkilerine girişecek yüzsüzlükte olanları gerçekten çok azdır.

Sinek küçüktür, ama mide bulandırır; özellikle de konumlarını kişisel güç ve zenginlik için kullandığına inanılan kötü örneklerin varlığı bilinirken... Bu sebeple, Ak Parti'nin ve hükümetin 'yolsuzluk' iddiaları karşısında müthiş duyarlı olmasında yarar var. Bu, yalnızca ülkeyi yönettikleri için değil, yönetime tâlip olduklarında verdikleri bir namus ve şeref sözü olduğu için de gerekli...

Ak Parti'nin iktidara gelişi, kadrosunun dünya çapında tanınmış insanlardan oluşması sayesinde gerçekleşmedi. İnsanlar, oy verirken, çektikleri sıkıntıların birkaç yıl içerisinde sona ereceği, yıllanmış sorunların derhal buharlaşacağı, huzur ve sükunun hemen avdet edeceği beklentileriyle de hareket etmediler. Enflasyonu sıfıra yaklaştırdı iktidar, faizleri muazzam düşürdü. AB ile müzakereyi başlatma başarısını gösterdi. Çevredeki bir savaştan ırak tuttu ülkemizi; uzak coğrafyalarda bile saygın bir ülke oldu Türkiye. Ancak, seçmen, Ak Parti'ye, "İktidar olursa, bunları gerçekleştirir" diye oy vermemişti.

Oyun daha çok hangi sebeple verildiği belli: Yolsuzluklar konusunda duyarlılık... Türkiye'nin değerlerini çarçur etmeyecek, konumlarını kişisel zenginleşme amacıyla kullanmayacak, kendileri harama el atmadıkları gibi etraflarını da yanlıştan uzak tutacak bir kadro olarak görüldü Ak Parti; bu sayede de kuruluşundan 1,5 yıl bile geçmeden iktidara gelecek kadar büyüyebildi.

Seçim öncesinde verilen sözlere sâdık kalındığının bir daha bir daha hatırlatılması gereken bir siyasî ortamdayız. Belli odaklar, hangi amaçla olduğu çok iyi bilinen tezvirâtlarıyla, yıpratma kampanyası açmış bulunuyorlar ve eskiden beri iyi bilinen yöntemleri kullanmaktan çekinmiyorlar. Tezviratların hiçbiri halk üzerinde etki bırakmaz, biri hariç: Yolsuzluk iddiaları... Başka konularda yayılan yalanlardan hareketle 'yolsuzluk' iddiaları da hafife alınırsa, Ak Parti yönetimi, vahim bir hata yapmış olur...

Mimar Sinan'ın her zaman akılda tutulması gereken 'eğri minare' öyküsünün kıssadan hissesi burada da geçerli: Söyleyen çocuk da olsa, söylenen kulağa aptalca da gelse, şâyia haline dönüşmeden iddiaların önünü kesecek tedbirler almakta yarar var...

İktidarın çekineceği bir şey olduğunu sanmıyorum; ama benim sanmamam yetmez, buna herkesi inandırmanın bir yolu bulunmalıdır... Siyaset de budur zaten...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi